Ufukta hükümet göründü

Aslı Kayabal

Türkiye, 24 haziran seçimlerine odaklandı. Ülkenin AKP karanlığından çıkıp çıkamayacağı tartışılıyor. Cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkacak mı Türkler? Ya sonrası? Karanlık güçler devreye girecek olursa laik ve demokrasiden yana bir siyasetin hayata geçirilmesi mümkün olacak mı?

KORKU SİYASETİ

İtalyada komünist partinin (PCİ) çok güçlü ve yönetime gelmek üzere olduğu 1970lerin sonunda karanlık güçlerin nasıl devreye girdiğini anımsayalım. Gladiodan mafya örgütlerine, Mason localarından terörist gruplara uzanan nice grup, solun iktidara gelmesine ramak kala korku siyaseti başlatmıştı. Arka planda Natonun yönetimindeki Gladio ve bu örgütle organik bağlantı içindeki gruplar, şehir merkezleri, tren istasyonları ve meydanlarda düzenlenen terör saldırıları ve bombalamalarla halkı korkutmaya çalışmıştı. Amaç kargaşa ortamı yaratarak, Komünistler iktidara geliyor, sakının! mesajı vermekti. Bir dönem Avrupanın en güçlü komünist partisine sahip İtalyada gündelik yaşam karanlığa gömülmüştü.

İtalyanın yıllar sonra içine düştüğü siyasi krize bakarsanız bu uzun soluklu korku politikasının halkı ne denli pasif kıldığını görürsünüz. Türkiye 24 haziran seçimleri ve sonrasında ülkenin geleceğiyle ilgili hesaplar yaparken, İtalya, 4 mart seçimlerinden bu yana hükümetsiz yola devam ediyor. Ülkedeki seçim sisteminin koşulları da gözetildiği zaman kimin, nasıl, kiminle ve ne koşullarda bir hükümet kurabileceği sorusuna yanıt verilemedi.

Şu an Türkiyenin geleceğine odaklanmış olsanız da İtalyada süre gelen siyasi gelişmeleri de göz ardı etmemek gerek. Bu sabah bir son dakika haberi, Kuzey Ligi (Lega) ile 5 Yıldız Hareketinin (Movimento 5 Stelle) olası bir hükümet konusunda anlaşabileceklerini duyuruyor. Matteo Salvini ile Luigi di Maionun varacakları anlaşmanın ayrıntılarını bilmiyoruz.

Şu aşamada kimin başbakan olacağı (Lega parlamenteri Giancarlo Giorgettinin adı geçiyor), bakanlıkların nasıl dağıtılacağı henüz belirsiz.. Merkez sağın perde arkasındaki baş aktörü olma rolünü ilerleyen yaşına karşın sürdüren Berlusconi, siyasi moderatörlük bir yana adaylar konusunda yönlendirici olmaya devam ediyor.

Anlaşma sağlanamazsa birkaç ay içinde herkes tatildeyken erken seçime gidilmesine ülkenin çıkarları gözetildiğinde siyasetçiler sıcak bakmıyor.

TARAFSUZ HÜKÜMET KABUSU

Hükümet krizi derinleşince Cumhurbaşkanı Sergio Mattarellanın, teknokrat Mario Monti hükümetini anımsatan, teknik bir hükümet önermesi bekleniyordu. İtalyanların teknik hükümetlere sıcak bakmadığını bilen Mattarella, teknik yerine nötr özetle tarafsız hükümet demeyi yeğledi. Ama İtalyada yaşayan herkesin bildiği gibi bir siyasetçi, bilim insanı ya da bir ekonomiste emanet edilen bu türden hükümetler, ABnin verdiği emirleri (ekonomik reçeteler, özelleştirme politikaları, dış borç takvimi, kültürel mirasın satışa çıkarılması vs..) hiç zaman kaybetmeden acı reçetelerle yerine getiren siyasi komiserler.

Sözün kısası Salvini ve Di Maio anlaşamazlarsa ABden gelen emirleri Yunanistandaki gibi hemen hayata geçirmekte sakınca görmeyen teknik bir hükümet, İtalyayı felaketin kıyısına sürükleyebilir. İçişleri Bakanlığı için düşünülen Matteo Salvini ile Luigi di Maio nun nasıl bir rota izleyeceklerini birlikte göreceğiz. Ne Salviniye ne de Di Maioya güvenim olmasa da dümende teknik bir hükümet yerine bu siyasetçilerin olmasını tercih ediyorum. Ya sol muhalefet? Şimdilik çıt çıkmıyor.

Fotoğraflar


Matteo Salvini ve Luigi di Maio