Köftecide Komünist propaganda

Cengiz Gündoğdu

Hıfzı Topuz Orhan Kemal’in mektuplarını yayınladı. (Cumhuriyet, 24/2/2020)

Bu mektuplarda Orhan Kemal’in neler çektiğini, nasıl zor koşullarda yaşadığını öğreniyoruz.

Aslında kendisi de söylemiştir, “Her gün çalışmak, her gün yazmak, her gün boğuşmak gerekli ekmek için (…) halktan yana olduğum için de”. Sistem onu rahat bırakmadı.

Hıfzı Topuz’a yazdığı mektupta, bakın ne diyor, “Sinema, tiyatro, ne bileyim sanatla ilgili galalar, şu, bu bana adeta yasak. Bu yasak ne idari ne de polisçe. Ben bir dolap beygiriyim. Bana hasta olmak, tembellik, keyfince yaşamak, aşık olmak yasak. Boyuna habire çalışmak, çabuk çabuk geliveren ev kiralarına, göz açıp kapayıncaya kadar bitiveren çay, peynir, tereyağ, Vita yağı, mercimek, bulgur, odun, kömür vesaire ikmale memur bir insan.

Orhan Kemal direniyor. Sıkıntı bitmiyor ama.

Ne diyor bakın, “Mesela şu satırları gece yarısı saat 1.30’da yazıyorum. Ödenmeyen iki aylık kira, yüz galon gaz bedeli, bakkala, kasaba borç ‘sıkıntım’ içimden kabarıp taşıyor.

Orhan Kemal, bu koşullarda yaşarken sistem daha da bastırıyor halktan yana Orhan Kemal’e…

N’e mi yapıyor.

Orhan Kemal’in yaptığı şu. Köftecide kurduğu hücreyle Komünist propaganda yapıyor.

Gazetelerde (Yıl 1966) çıkan haber şöyle, “Yazar Orhan Kemal ile TİP Fatih İlçe Başkanı Mehmet Şahin ve Mustafa Kutlu, hücre çalışması ve komünün propagandası yaptıkları gerekçesiyle tutuklandılar.

Sistemin saldırılarına göğüs geren yiğit Orhan Kemal, köklü bir yazınsal yapıt veremedim diye üzülüyor…

Orhan Kemal açıkça söyler. “Halkın, işçi sınıfının yazarıyım” der… Ancak halk, bu yiğit yazarını koruyup kollamadı.

Orhan Kemal’in mektuplarından halkın estetik düzeyinin toplum için… insan için ne kadar önemli olduğu görülüyor. Halkın… özellikle işçi sınıfının estetik bilinci gelişmemişse işçi sınıfı, güzel bir gelecek için değil, bugün ücret savaşımı veriyor.

Lenin’den anımsatma, bir kopek için mücadele gelecek mücadelesi değildir.

Burjuva sınıfı yazarını ballı börekle beslerken, işçi sınıfının yazarının ev kirası diye inim inim inlemesi utandırıcı bir durumdur.

Bu utandırıcı durum nasıl aşılabilir… Yayın koşulları Orhan Kemal’in dönemine göre daha zorlu… Kitap bastırmak daha zor. Basılan kitabın dağıtımı basımından da zor.

Emekten yana yazarın önü, tekel yayınevleriyle kesilmiştir.

Şu bilinmeli. Yayıncılık eş dost işi değildir. Yayıncılık aydınlanma savaşımının bir sürecidir. Bu bilinçle hareket etmek zorunludur… değilse dağılır gider onca emek.