Bu tarihten 100 yıl önce 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması gündemdeydi. Böylece şunu söyleyebiliriz. Ulusal Kurtuluş hareketi Sevr Antlaşmasından sonra hayata geçirildi.
Sevr uyanış hareketidir. Bunu anlamayanlar tarihe sekter bakanlardır.
Biz bir yurdu sokakta bulmadık...
Sokak goygoyculuğuyla olan yok... yok olanı var ya da tersi göstermezsiniz. Bu tarihe ihanet olur.
Bizler, elde kılıç, küffera saldıran..
Tuna boylarında at koşturan Lehistan’da at sulayan..yağmurda selde, çamurda ilerleyen bir kuşağın torunları değil miyiz.
Bunu kim ne hakla inkar edebilir.. Ne hakla buna izin verilir.
Tarihe sekter bakanlara gelince.
En başta şurda anlaşalım.Kurtuluş savaşı niye karşı savaştır.
Savaş denince ne anlamlı... Bu kavramın kapsamı ve içeriği ne olabilir.
Bu savaş kendi kendine mi verildi..
Bu savaşın itici gücü neydi..
Bu sorularla şu noktaya ilerleriz. Sevr Antlaşması olmasaydı acaba Kurtuluş savaşı olur muydu, ya da olabilir miydi..
Baştan beri titizlikle yürüttüğümüz mantık, bize şunu göstermiştir. Sevr Antlaşması, Kurtuluş savaşını doğurmuştur.
Sevr Antlaşması olmasaydı, neyin kurtuluşunu yapacaktık. Sekter davranışlar işte insanı böyle boşluğa iter. İnsanın gerçeği görmesini engeldir.
Lehistan’da at kuşturan atalarımızın mirasıdır bu.