Allahum, sen goniyi eyi piluysun… aamin!

Dr.Noyan Umruk

Hikaye bilinen hikayedir… Ben sadece günümüzün zaman-zemin-mekân boyutlarına uygun biçimde düzenleyivermiş oldum…

Bir banka soygunu…  Soyguncuların başı bankadakilere bağırır:  Yere yatın ve kımıldamayın. Para bankanındır, ama hayatınız sizin...

Herkes sessizce yatar. Bu, operasyonun zihin değiştirme evresidir. Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek…

Bu arada soygunculardan biri, bir hanıma sırnaşmaya çalışmaktadır. Soyguncuların başı bağırır: Edebini takın. Bu bir soygun, yılışıklığın lüzumu yok!

Bunun adı profesyonelliktir. İşin neyse onun üzerinde yoğunlaş!

Soyguncular paraları yüklenip, eve kapağı atmışlardır. Okumuş, genç olanı daha yaşlı olanına heyecanlı heyecanlı: Abi, hadi şu paraları sayalım, der. Daha yaşlı olanın cevabı: a benim gerzek oğlum, bu kadar para oturup sayılır mı? Sabret  bu akşam TV haberlerinde zaten kaç para çaldığımızı öğreneceğiz.

Buna tecrübe derler! Günümüzde tecrübe  diplomadan çok daha önemli…

Soyguncular bankadan ustalıkla sıvışınca şube müdürü heyecanla şube şefine hemen polisi aramasını söyler.

Şef : Durun hele müdürüm. Alacaklarını zaten aldılar.  Biz de bir 40 milyon tokatlayıp, daha önce iç ettiğimiz 40 milyon dolara ekleyelim, ne dersiniz?

Buna dalgayı yakalamak diyorlar. Berbat bir durumu kendi lehine çevirmek…

Müdürün yanıtı Yahu, arada bir soygun oluyor. İyi oluyor… Hem heyecanlanıyoruz, adrenalinimiz yükseliyor, hem durumu düzeltiyoruz, hem de büyüklerimizi bir şekilde, usulünce memnun edebiliyoruz!

Buna ise Sıkıntılardan kurtulmak, ilişkileri düzenlemek ve düzeltmek diyorlar. Grup mutluluğu… Alan memnun, veren memnun...

Akşam, TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklamıştır!

Çaldıkları paranın çok daha az olduğunu bilen soyguncular derhal oturup parayı sayıyorlar. Tekrar tekrar sayıyorlar… Bakıyorlar; alayı 20 milyon! Dehşetli kızıp sinirleniyorlar: Biz hayatımızı tehlikeye atıp, bunca riske girip 20 milyon götürebildik. Bunlar bir tutanak, iki imzayla 80 milyon götürdü.

Buna soygun hiyerarşisi diyorlar. Herkes haddini bilmeli; herkesin bir seviyesi ve buna uygun bir kontenjanı var.

Banka Müdürü çok mutludur. Özellikle bir süre önce faiz, borsa, döviz üçgeninde kaybettiklerini fazlasıyla karşılayabildiği için.

Buna fırsatlardan yararlanmak diyorlar.                   

Şef, müdürüm diyor. Borsanın, faizin, dövizin cılkı çıktı. Parayı çarçur etmeyelim bir sürü köprü, otoyol falan yapılıyor; bunların civarında arazi falan kapatalım…

Buna da vizyon deniliyor.

Bu arada soygunculardan genç, okumuş olanı: tokatçı banka personeli 80 milyondan komisyonunu aldıktan sonra, geri kalanı da siyasi manipülasyonlara gider diyor. Kırıntılıları da kömür,makarna, bulgur, un, yağ, şeker vs. garibana… 

Bunun adı da siyaseti bilmektir.

Bir kez ok yaydan çıktıktan sonra,  bir kez ar namus damarı çatladıktan sonra, bir kez alın teri ile kazanmanın erdemi, onuru anlamsız kılındıktan sonra, insanı insan, toplulukları toplum yapan etik değerler bir kez çökertildikten sonra, yargı denetimi, mali denetim, ihale usulleri vb. kurum ve yapılar organize işlere uygun biçimde düzenlendikten ya da iyice etkisiz hale getirildikten sonra, bu organize işler imam-cemaat meselesi, bizim başımız kel mi? mantığı ile eyice bir tabana yayılıverir, vulgerleşir, lümpenleşir…

Örnek mi? Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür… Hatırlatalım hiyerarşik sırayla Kombassanlar, Deniz Feneri, Reza-Meza meselesi, Man dolapları, FETÖ borsaları ve de gerektiğinde dinsel motifleri de kullanarak bu trafikten payını almaya çabalayan Çiftlik Bank, Anadolu Farm, Süt Bank, Aysun Bank vb.hokkabazlar ve maalesef mağdurları…

Manzara bu: Ahlaki çöküş bir başladı mı arkası çorap söküğü gibi geliyor…

Sonra da bu manzarayı görünce zevahiri kurtarmak için Garip gurabayı unuttuk, metal yorgunluğu… falan gibi bir şeyler söylersiniz…  

Neyse; bu bir soygun hikâyesi işte… Hikayeyi haraç mezat özelleştirmeler, arazi spekülasyon ve vurgunları,  kent dönüşüm projeleri, oy hırsızlıkları, seçim yolsuzlukları vb bir sürü gıllı gıçlı işler için yazabilirsiniz…

Tüm bunları nihayet anlayan Temel de soluğu camide alır. Beddua kısadır: Allahum, sen koniyi eyi piluysun… Amin!