Bilesiniz…Yakarım…Romayı da yakarım…

Dr.Noyan Umruk

Neron, beşinci ve son Roma İmparatoru… M.S. 54-68 seneleri arasındaki 14 senelik! imparatorluğu boyunca Neron Claudius, Caesar olarak anılıyor.

Babası M.S.40 senesinde ölünce, annesi Aggrippina, amcası ve aynı zamanda imparator olan Claudius ile evlendi. Claudiusun meşrû vârisi oğlu Britlanicustu. Ancak Aggrippina İmparatoru ikna ederek, tahtın vârisinin kendi oğlu Neron olmasını sağladı. Britlanicus taraftarlarını işbaşından uzaklaştırdı.

Claudius, Aggrippina tarafından zehirlenerek öldürüldü. 17 yaşındaki Neron hükümdar oldu. Annesi ve Neronun yakınlarından olan Burrus ve filozof Senaka, uzun süre imparatorluğun en etkili kişileri oldular.

Neronun ilk beş hükümdarlık senesi, imparatorluğun altın yılları oldu. Yardımcılarının tavsiyeleri doğrultusunda, vaatlerini tuttu, vergileri azalttı, halk yararına mali reformlara girişti, iç barışı ve sınır emniyetini tesis etti.

Ancak bu beş yılın ardından kadim iktidar yorgunluğu ya da şımarıklığı hastalığına kapılarak  zevk ve sefahate dalmaya başladı.

Sefahat âlemlerinde 2.200.000 sestier (Roma parası) sarf ettiği söylendi. Annesi, danışmanları Burrus ve filozof Seneka bu duruma müdahale edince, onları öldürttü. Öldürttüklerinin arasında karısı, senatörler ve de çok sayıda önemli kişi de vardı.

Neron, M.S 64 yılında hayatının en büyük saplantısı olan Romayı keyfine göre yeniden inşa etmek, Yeni Romayı kurmak için! başlattığı Büyük Roma Yangınını sarayından zevkle seyrederken Romanın tamamına yakını kül oldu. Suçu, Hıristiyan ve Yahudilerin üzerine atarak binlerce kişiyi katletti. Bundan sonra halkın önünde şarkı söylemeye, çalgı çalmaya başlayan Neron, nüfuzunu iyice kaybetti.

Senato, halk ve ordu, kendisini kundakçılık, katillik ve uygunsuz davranışlarda bulunmakla suçlayarak, başkaldırdı. Kendisine bağlı olanlar Romayı kan gölü hâline getirerek ayaklanmayı bastırdılar.

67 senesinde, şarkıcılık, müzik, şiir ve binicilik! alanlarındaki kabiliyetlerini ispatlamak üzere Yunanistana gitti. Bu davranışı, diğer davranışlarıyla birlikte, onun ruh hastası olduğu şüphelerini iyice kuvvetlendirdi.

Bu sırada Britanya, Filistin, Mısır, Afrikadaki sömürge ve koloniler başkaldırınca Romaya geri döndü. Ancak, bu sırada ortaya çıkan Galya ve İspanya ayaklanmalarına engel olamadı. Ülkesinde senato ve halk tarafından vatan haini ilan edildi.

Tarihçi Suetoniusa göre, Neron yakın arkadaşlarıyla beraber Roma varoşlarındaki Via Salariaya kaçtı;[ muhafızlar onu tutuklamaya geldiklerinde o çoktan sekreteri Epaphroditosun yardımıyla kendisini hançerlemişti…

ROMA YENİDEN YANIYOR…

2000 yıl sonra Yenisini kurmak için, koccaman günah kamburunu gözlerden kaçırmak için Roma yeniden yakılıyor…

Nasıl mı yakılıyor?

Yeni Osmanlı ham hayalleriyle ülke Ortadoğu bataklığında yakıldı, yakılıyor...

Yağma ekonomisiyle dereleri kuruturken, ülkenin ormanları, zeytinlikleri kentleri yakılıyor…

Arş-ı alaya varmış yolsuzlukları, hukuksuzluklar, 17-25 Aralık kepazeliği ortalığa dökülmesin diye yakılıyor…

Açlık sınırıyla yoksulluk sınırı arasında gidip gelen millet, uçan kuşa, gazoza bile haraç öderken, daha işin başında 2003 yılında Nereden buldun??? yasası rafa kaldırılarak, Deniz Feneri, Reza, Malta, Man olayları üzerine gidilmeyerek, vicdanlar üzerine benzin dökülerek yakılıyor…

Vakti zamanında dokunmayın denilen terörle,  kıyımlardan oy devşirilerek yakıldı, yakılıyor…

Toplama kampı haline getirilen ülkeyi şimdi de mülteci kampına, Avrupanın tampon bölgesine dönüştürerek yakılıyor…

Velhasıl yangının söndürülmesi bile becerilemeyerek, yönetilemeyerek yakılıyor…

İşte böyle; benden sonrası tufan denilerek Roma cayır cayır yakılıyor…

Çünkü yangın mevcudiyetin esbabı mucibesi…

Bu amansız yangını hangi itfaiye, nasıl söndürür?

Üç vakte kadar yine sandık başındayız… Yangına körükle giden kundakçının belki de son hesaplaşması…

Kamuoyu araştırmalarına göre ne garp cephesinde, ne de şark cephesinde yeni bir şey yok…

Çok yavaşça aşağıya doğru inen dışında… Roma Halkı yine en azından %40 civarlarında bir yerlerde kilitlenecek mi bilinmez…

Ancak artık bu da yetmeyecek… Artık %34oy oranı ile meclisin neredeyse anayasayı değiştırecek çoğunluğunu oluşturabilecek günler çoook gerilerde kaldı… Artık top oyların %50+1ini alacak tek adamda… Niyeti varsa yangını söndürecek itfaiye o ve ekibi olacak…

En hayırlı itfaiye olarak, sandığın başında, halkın omuz omuza bir zincir oluşturarak elden ele geçireceği kovalarla yangını söndürmesi… Hayırlı bir tercih, böyle bir hayıra karşı olan toplum kesimleri de dahil bütün millet için de çoook Hayırlı olmayacak mı? Ne dersiniz? …

Bir yorum daha var: İyi saatte olsunların, yaşadığı hayal kırıklıklarından duyduğu bıkkınlıkla, Arap Baharlarını öngördüğü şekilde yaşayamayan bazı ülkelere benzer şekilde ipi çekivermesi… Kısacası her zaman yaptıkları gibi getirdikleri gibi götürmek…

Yazık olur… Ülkenin onurlu yakın tarihine karşı büyük milli bir ayıp, milli bir utanç  olur bu… Yüce önderin huzurunda utanç içinde rezil oluruz...

Yüce önderin şu umdeleri akıldan hiiiiç ama hiç çıkarılmamalıdır…

Yabancılardan insaf ve iyilik dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türk ilinin gelecek çocukları bunu bir an olsun akıllarından çıkarmamalıdır.

Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir.