Seçimler geldi, çattı yine… Bu kez Cumhuriyet Türkiyesi için hayati bir seçim… Köprüden önce son çıkış…
Birileri için ise sırtlarındaki ağır mı ağır günah heybesini şimdilik tarihin derinliklerine atmak için son fırsat… İşte bu nedenle seçimler sonrası halkın burnundan fitil fitil getirilecek envai çeşit havuçlar ortalıkta uçuşuyor…
15 senedir akla gelmeyen emekliye ikramiye, esnafa nefes kredisi, kısmi mali aflar, şirket kredilerinin yeniden yapılandırılması, imar affı vs…vs…
Ammaaa bunlardan bir tanesi var ki; anaların, babaların vicdanlarında derin yaralar açıyor, gençlerin ülkeye, adalete inancını derinden sarsıyor, Mehmetçiğin asıl gücü olan moralini iyice zayıflatıyor…
Evet, yine bedelli askerlik için zemin yoklanmaya başlandı…
Olayın aslında Osmanlıya kadar uzanan tarihsel ve tepkisel yanıtları var… Bakınız neler neler diyor Osmanlı mebusu Ohannes Efendi:
Meclis-i Mebusanda Yüzyıl önceki Bedelli Askerlik Tartışması(1)
Yer: Meclis-i Mebusan
Konu: Mükellefiyet-i Askeriye Kanunu Layihası
Tarih: 17 Teşrinievvel 1327 (30 Ekim 1911)
Toplantı (İçtima): 8
Oturum (Celse): 1
OHANNES VARTEKS EFENDİ (ERZURUM)
- Efendiler, herkesin malumu olduğu üzere, ulema ve ruhaniler, mütefekkir ve alimler nihayet herkes askerlik vazifesinin mukaddes olduğuna bar bar bağırıyorlar.
Maatteessüf bu bar bar bağıranlar kitaplara yazanlar, kürsülerde vaız edenlerden hiçbirisi bu hizmet-i askeriyenin mukaddes olduğunu şahsen ve fiilen göstermemişlerdir.
Şimdi zengin 50 lira verip kaçıyor.
O halde muharebeye kim gidecek?
Fukara, değil mi?
Ne için zenginlere, alimlere bu mukaddes hizmetten kaçmak için fırsat veriyorsunuz?
Ne için onlara bu mukaddes vazifeden bir hisse vermiyorsunuz?
Bu mukaddes vazifeyi yalnız fukaraya veriyorsunuz.
Bu nasıl adalettir, bu nasıl müsavattır?
Gelelim yaşadığımız günlere…
Ergenekon, Balyoz vb. davalarla kimyasıyla oynanmak sureti ile kendilerine ikbal yolu açılan yıllarca devşirilmişlerin FETÖ kalkışmasının silahlı gücünü oluşturması TSK. Moral açıdan bir hayli sarsarak Yaralı Aslan haline getirdiği zaten herkesin malumları…
Bu yetmezmiş gibi görünen odur ki: bu yaralı aslanın her 15 Temmuzda bilboardlarla daha da aşağılanmasının küresel bir proje olduğu, işbirlikçilerin de bu işlevi bihakkın yerine getirdiği…
Ancak, insan kaynağı açısından ülke güvenliği ve TSK için çok daha tehlikeli olanı, ordunun bedelli askerlik kaldıracı ya da uyanıklığıyla tamamen profesyonelleştırilerek Halk Ordusu olmaktan çıkartılması, milletiyle gönül bağının kopartılması…
Teknolojik donanımın gerekli kıldığı teknik bilgiye haiz ya da özel muharebe yöntemleri için yetenekli personel istihdamı dışında küçülerek profesyonelleşme sürecine girilmesi gerektiğini ileri süren fikri olmadan bilenler çoğalıyor.
Öte yandan, toplum vicdanını derinden yaralayan bedelli askerlik uygulamaları sık sık yinelenerek yaygınlaştırılıp, paralı askerlik gerekli kılınmak isteniyor.
TEHDİT ALGISI
Orduların küçülmesi ve askerliğin paralı hale getirilmesinde en önemli faktör elbette ki tehdit algısıdır.
Soğuk savaş sonrası ABnin genişlemesiyle tehdidin merkez ülkelerin küresel çıkarlarının çevre ülkelerde, Ortadoğu, K. Afrika ve Asya coğrafyasında zedelenmesi şekline dönüştürülmesi üzerine, A.B.nin küçülen profesyonel ordularla yardımcı güç rolünü benimseyerek, güvenlik yükünü NATO ve A.B.D.ye terk etmesi mali açıdan anlaşılabilir bir şeydir.
Anlaşılamayanı, jeostratejik açıdan Vatan savunması endişesi taşıyan, ekonomik, ulusal ve yapısal dokuları çok farklı olan, E.Genkur II. Bşk. Ergin Saygunun Türk Ordusuna Balyoz kitabında vurguladığı üzere NATOnun yumruk mesafesinde tuttuğu bir ülkenin bu modeli örnek almaya çalışmasıdır.
Mehmetçik ruhunun ülke savunması için vazgeçilmez anlamı
E. Genkur. Bşk.larından Işık Koşaner "TSKde Mehmetçiğin alternatifi yok" diyerek profesyonel ordu tartışmalarına son noktayı koymak istemişti.
Bu önemli sözcüklerin anlamı şudur: Cumhuriyet Ordusu Kurtuluş Savaşı geleneğinden bu yana Vatan Savunması idraki içinde asıl gücünü, ruhunu ve etkinliğini Mehmetçikten alır.
Atatürkün vurguladığı gibi Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği senin kadar temiz bir askere rastlanmamıştır. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir… Gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime en aziz bir borç bilirim. (1921-Atatürkün T.T.B.IV, s. 414). Türk Ordusu için teknoloji, araç, gereç, silah, teçhizat daima Mehmetçikten çok sonra gelmiştir.
Aslında, cumhuriyet Türkiyesinde toplumun çok geniş bir kesimi için askerliğin zorunlu olmaktan çok, evladını ellerine kına yakarak, davul, zurna ile Gönüllüolarak askere uğurluyan bir halk olarak ne kutsal bir anlam ve içerik taşıdığı bilinmektedir.
Randa göre; Gönüllü bir ordu, özgür bir ülkeyi savunmanın tek doğru, ahlaki, pratik ve etkin yoludur. Özgür bir ülke bir saldırıya karşı asla gönüllü eksikliği duymamıştır..(2)
Duyarlı ve hayati bir konu…
Türk Ordusunun temelini oluşturan bu anlamlı Gönüllülük ruhunu zedelememek için, vatani hizmet sürecinde toplumsal adalet ve eşitlik sağlamakta duyarlılık göstermek, toplumun dokusunu oluşturan değerlerin incitilmemesi ilgili tüm kurumların hayati görevidir.
Öte yandan konuya ilişkin toplumsal eğilimleri gösteren ciddi ve yeterli araştırma ya da anketler bulunamamıştır. Ancak, bulunabilen dar kapsamlı bir anket konuya bir ölçüde ışık tutabilmektedir.
Türkiye profesyonel askerlik sistemine gecmeli mi?
Görüldüğü gibi profesyonel orduya geçiş konusunda tereddütsüz tercih oranı %22dir.
Derhal profesyonel askerliğe geçişe karşı olanların oranı ise %78dir.
Türkiye Milli geleneğini kesinlikle sürdürmeli diyerek profesyonel askerliğe tamamen karşı çıkanların oranı ise %36+5=41 (Çünkü alternatif düşüncesi olan %5 genellikle ciddi uzmanlık gerektiren görevler için profesyonel uzman istihdamını önerirken, mevcut askerlik sistemine karşı çıkmamaktadır.)
Bu durum da göstermektedir ki; MASKın (Milli Askeri Stratejik Konsept), paralı, bedelli askerlik, Memetçiğin aşağılanması özellikle dış tehdidin derece ve önceliklerinin, sosyo-psikolojik, kültürel, ekonomik ve hukuksal yapı ve moral değerlerin ciddiyetle değerlendirilmesi ülke bekası için hayati önemdedir. Bu başta TBMM ve Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere tüm kurumları, sivil toplum örgütlerini, tüm vatandaşları çok yakından ilgilendiren gereken bir konudur.
Sonuç
Şu sorunun yanıtı hayati önemdedir. Türk Ordusunun başat görevi uluslararası misyonlara katılarak terörizmle savaşmak; her iki operasyon türü, büyük miktarlarda kötü eğitimli piyadeyi değil, küçük, esnek, profesyonel ve yetenekli birimleri gerektiriyor. (3) ahkamını keserek TSKyı antiterör polis gücüne indirgeyen Lagendijk ya da Türkiyenin en önemli ihraç ürünü askeridir... diyen Soros mu kaale alınacak?
Yoksa Ülke fiili bir saldırıya uğramadıkça, savaş bir cinayettir umdesi ile ülkeyi, topyekun vatan savunmasını gençlerimize emanet eden yüce Atatürkün çok anlamlı vasiyetini mi?
Ezcümle her şeyimizi borçlu olduğumuz, minnet ve şükran duymamız, üzerine titrememiz gereken Mehmetçikle oynamak ateşle oynamaktır. Osmanlı Mebusu Ohannes Efendinin toprağı bol, ruhu şad olsun…
[1] Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, İçtima Senesi 3, cilt 2, sayfa 175-76
(2) Ayn Rand, Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal( The Unknown Ideal), Çev.: Nejdet Kandemir, Plato Yayınları, İstanbul, 2004, s.296-299
(3) J. Lagendijk, Zorunlu Askerliğin Sonu Görünüyor, Radikal Gazetesi, 28.04.2010