Yanlış hesap Bağdattan döner

Dr.Noyan Umruk

 Şu haritaya bir bakın hele…

*18 milyona ulaştığı söylenen nüfusu ile dünyanın birkaç megakentinden biri İstanbul,

*Ankara, İzmir gibi metropoller,

*Adana, Diyarbakır, Antalya, Mersin, Eskişehir, Aydın, Van, Hatay, Muğla Manisa, Edirne, Tekirdağ gibi büyükşehirler…

Bu kentler ülke gayrisafi milli hasılasının (GSMH) nın, entellektüel kapasitesinin, vasıflı işgücünün, reel üretimin, turizm ve hizmetler sektörünün, tasarruf ve tüketim gücünün %70-80ini oluşturuyor.

Nitekim, gelir vergisinin % 80i Hayır diyen kentlerden toplanmış. Yüzde 20si Evet oyu çıkmış illerden. Kurumlar vergisinin ise %85i Hayır diyen şehirlerden toplanmış. %15i Evet oyu veren şehirlerden. Toplamda % 84ü Hayır diyen illerden %16sı, Evet diyen illerden. 

Ortalama olarak Türkiye Nüfusunun %60ından fazlasının yaşadığı 33 kentte Hayır %57, Evet %43 alırken; Nüfusun % 40 kadarının yaşadığı 48 kentte Evet % 64, Hayır %36 aldı 

Tarihin akışı, son tahlilde, ülkelerin gününü, geleceğini ve dengelerini uluslar arası konjonktür çerçevesinde daima emek-sermaye gücünün belirlediğini defalarca kanıtlamıştır…

Referandum, bu gerçekliği gösterme yanında;

*Ülkenin bekası, demokrasi ve hukuk devleti asgari müştereklerinde beş benzemezi bir araya getirmesi ile,

*İlk kez oy veren genç nüfusun hayır oyu oranının %58 olması, kırılmaya başlayan umutları yakın geleceğe yönelik olarak tazelemiştir.

Evet, ülkenin siyasi tarihine kapkara bir leke düşüren YSK ve alelacele ilan ettiği hileli sonuçlara rağmen durum budur.

MAĞLUP SAYILIR BU YOLDA GALİP...

Görece daha aklı başında olanların gemiyi çoktan terk ettiği partisi suskun, şaşkın ve korku içinde temizlik operasyonunu beklerken ülkenin istikbali ile ilgili olarak siyasi tarihimizin bu en kritik dönemecini maçı 1-0 kazanmakla açıklayan zat, aslında bir sürü hesabın önüne getirileceği hazin sonuna doğru hızlı yaklaşmaktadır.

Neden mi?

Kendi ifadelerine göre Trump Yapacak çok işimiz var demiş kendilerine…

Peki ne olabilir bu işler?

İlk akla gelenleri sıralayabilmek için fazla zorlanmaya gerek yok. Perşembenin gelişi çarşambadan belli…

*Memetçiğin ilk aşamada ABDnin izin verdiği bölgelerde özellikle Suriyede başta İŞİD olmak üzere yine ABDnin belirlediği kafa kesen terörist örgütlere müteakiben elverişli şartlar oluştuğunda İrana  karşı sahaya sürülmesi,

*Kurbağayı ılık suda yavaş yavaş haşlayarak Eyalet-Özerklik-Federasyon-Bağımsızlık süreci ile bölünmeyi başlatmak,

* Doğu Akdenize açılacak enerji koridoruna ABD çıkarları doğrultusunda tavır alınması,

*Kıbrısta küresel çıkarlar uyarınca KKTCe rahmet okunması,

*Böylece Doğu Akdenizde İsrail-Mısır-Kıbrıs Rum tarafı-Çok uluslu petrol şirketlerinden oluşan konsorsiyuma çatlak ses çıkarılmaması,

*Rusya-İran-Çin bloğuna karşı mesafeli durulması ve giderek ABD-Türkiye-İsrail –S.Arabistan-Katar bloğunun oluşturulması    

Peki kimden talep edilecek bütün bunlar?

 Zaten baştan sona adaletsiz ve hileli bir referandum süreci sonunda kendini galip ilan eden, uluslar arası hukuk, siyaset ve kişisel açılardan son derece sorunlu, büyük kentlerin ve toplumun en donanımlı en az %50sinin kararlı biçimde karşısında olduğu bir tek adamdan…

Bu konuma karşın, bunca ağır talep çuvalı ezer adamı… Köşeye sıkıştırılan kedi can havliyle saldırır en yakınındakilere...

Saldırı, baskı arttıkça yandaş, bandaş(başdanışman) çemberi iyice daralır, muhalif çember genişledikçe genişler hayatın doğal akışı trendine göre… Henüz tam idrak edemediğimiz, çevremizi ya da bizleri iyice boğdukça idrak edebileceğimiz vahşi baskı süreci, çoook zor günler…

HAYIR BİRLİKTELİĞİ HAREKETİ

*Bir kez bu birlikteliğin beka-hukuk devleti-demokrasi ekseninde sivil insiyatiflerle güçlendirilerek sürdürülmesi hem ülkenin geleceğine yönelik bir görev, hem de birlikteliğin tarafları için vazgeçilmez nitelikte…

* Kısaca, Türkiyede demokratik güçlerce, İtalyanın, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki en uzun ömürlü ikinci hükümeti olan, zor bir dönemin aşılmasını sağlayan, sol güçlerce oluşturulan Zeytin Dalı ittifakını örnek alan bir birlikteliğin Türkiyede demokratik güçlerce oluşturulması,

*Ancak bu birlikteliğin, artık, kitleleri peşinden sürükleyebilecek karizmatik, dinamik, genç, kifayetli muhteris, gerektiğinde sokağın, halkın dilini konuşabilen, bu birlikteliği omuzlayabilecek lider ya da liderlere ihtiyacı var…

*Aslında dikkatle bakılırsa önleri açılırsa, destek verilirse bu potansiyel zaten var… Mevcut liderlerin, devlet adamlığı feraseti ile bu potansiyelin önünü açması artık kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmiştir…

Sonuç:

Bu günden itibaren net biçimde iktidara yürümeyi öngörmesi gereken bu birlikteliğin, 15 yıldır çökertilen Cumhuriyet yapı, kurumlarını geçmişin hata deneyimlerden de ders alıp, yararlanarak tıpkı II. Savaş sonrası Almanyası gibi,  şu anda kenara itilmiş yetenekli insan gücü ve bilgi birikimi ile çağın koşullarına göre yenileyerek örgütlemesi ve kurması mümkündür. Bu umut tüm canlılığı ile gündemdedir…  

Dileriz; yanlış hesap YSK ve AYMi falan geçiniz ama AİHMden döner, aksi takdirde her zaman olduğu gibi Bağdattan geri dönecektir…