AKP-MHP tarafından seçimlerin 24 Hazirana çekilmesi ne anlama geliyor? Öncelikle iktidar açısından ne anlama geldiğine bakalım.
Birincisi bu karar, iktidarın sistemi ve toplumu yönetemediğinin ve giderek daha da yönetemez hale geleceğinin farkında olduğunun itirafıdır. AKP-MHP iktidarı giderek güç kaybettiğinin, eğik düzlemde olduğunun bilincindedir. Bir yıl sonra şimdikinden daha kötü durumda olacağını bildiklerinden can havliyle bu riskli kararı almak zorunda kalmışlardır.
İkincisi, AKP-MHP yönetimi bu kararla, iktidarı bırakmamak için her şeyi göze aldığını ve her yola başvurabileceğini ilan etmiş bulunuyor. Aslında bunu 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo karşısında ve 16 Nisan 2017 Referandumu sırasında da ilan etmişlerdi ama düzen içi muhalefet anlamazlıktan gelmişti. Şimdi bunu bir kez daha gözlere sokmaktadırlar.
Erdoğan ve çevresi açısından (artık buna Bahçeli ve çevresini de katmak gerek) muhalefet diye bir seçenek yoktur. İktidarsalar vardırlar, iktidardan düştükleri an yokturlar. Erdoğan için Erdoğan sonrası diye bir kavram yoktur. Bu nedenle ölüm-kalım savaşı veriyorlar ve buna uygun politikalar izliyorlar.
İkincinin bir türevi olarak üçüncüsü, Erdoğan iktidarı bu kararla, parlamentodan sonra seçimleri de tanımadığını, gereksiz bir yük olarak gördüğünü ilan etmiştir. Seçimler, eğer Erdoğan kazanacaksa anlamlıdır, yoksa bir gereği yoktur.
OHAL şartlarında, tamamen iktidardan yana yontan bir seçim sistemiyle, iktidarın her türlü müdahalesine açık bir seçim yönetmeliğiyle, üstelik korsan seçim anlamına gelen bir tarihte seçime gidiyoruz. Bunlar da yetmezse, önümüzdeki iki aylık süreçte iktidar tarafından her türlü yasadışı girişim uygulamaya sokulabilir. Öyle anlaşılıyor ki, hesaplar ilk turda kazanmak üzerine yapılmıştır. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalırsa, alabileceği tek bir ek oyun bulunmadığının, hatta ilk turda aldığından da fire vereceğinin bilincindedir.
Bu nedenle işi ilk turda bitirmek için her şeyi yapacaklardır. Buna, eğer kalırsa, ikinci turun iptal edilmesi de dahildir.
Bu bölümü kısaca toparlarsak: Seçimlerin 24 Haziranda yapılma kararı, resmen bir darbedir. Meşruiyeti tükenmiş bir iktidarın topluma karşı savaş ilanıdır!
***
Muhalif güçler bu durumun bilincinde olarak stratejilerini ve taktiklerini oluşturmalı, tedbirlerini almalıdırlar. Normal bir süreç yaşamıyoruz; normal bir seçime gitmiyoruz. Sert bir mücadele dönemi açılıyor. Devrilmemek için her şeyi yapmaya kararlı bir iktidarı devirme mücadelesi…
24 Haziran günü, bir sonul tarih olarak değil, bu mücadele sürecinin önemli bir momenti olarak ele alınmalı. Bu aşamada boykot son derece büyük bir hata olur; gayrı meşru iktidardan kurtulmaktan vazgeçmek ve boyun eğmek anlamına gelir.
Bu iktidarı devireceğiz ve toplumun önünü açacağız. 24 Haziran öncesinde veya 24 Haziranda veya 24 Haziran sonrasında…
Toplumsal muhalefetin mücadele yöntemini iktidarın tutumu belirler. İktidar ne ekerse onu biçer.