Bölgede ve ülkede tablo netleşiyor

Ender Helvacıoğlu

Arazide olmadığımız için zaman zaman kafamız karışabiliyor, ortalık bulanıklaşabiliyor. Hele dünyadaki bütün güç odaklarının çullandığı, ittifakların ve düşmanlıkların hızla değişebildiği Ortadoğu coğrafyasında ve artık Ortadoğunun her anlamda bir parçası haline gelmiş ülkemizde.

Ama artık tablo netleşiyor. Saflar belirginleşiyor. Bunun nedeni Suriye (Esat) yönetiminin emperyalistler ve taşeronları tarafından desteklenen cihatçı terörist gruplara karşı art arda kazandığı başarılar.

Arazide anti-emperyalist bir cephe var: Vatan savaşı veren Esat yönetimi ve onu destekleyen Lübnan Hizbullahı, Rusya, İran, Irak yönetimi. Çin Halk Cumhuriyeti de cephe gerisinden destek veriyor.

Karşılarında emperyalist cephe var: ABD, NATO, AKP Türkiyesi, Suudi Arabistan, İsrail ve cihatçı terörist örgütler (IŞİD, Nusra vs).

Başlarda ABD destekli Suriye muhalefetinin başarısına oynayan ve ABDnin kara gücü pozisyonunu seçen Kürt örgütleri, Rusyanın araziye girmesi, Esat yönetiminin başarıları ve ABDnin gerilemesi sonucunda, savaşın gidişatı içinde daha ortada bir pozisyona geçtiler. Bugün ara güç konumundalar. Dikkat edilirse Esat ve Rusya da bunlara ara güç muamelesi yapıyor.

Anti-emperyalist cephenin kararlı direnişi ve ilerleyişi, emperyalist cephe içinde gedikler açıyor ve kararsızlıklar yaratıyor. ABD ve NATO kesin zaferden şimdilik vazgeçmiş durumda ve pat durumunu korumaya çalışıyor. Bölge dışında bulunması ve bir süper güç olması dolayısıyla bu manevra kabiliyetine sahip.

Arazide en yalnızlaşmış, köşeye sıkışmış ve manevra alanı en fazla daralmış odak AKP Türkiyesi. PYD bile daha geniş bir manevra alanına sahip.

5 yıl önce çok yakın zamanda Şamdaki Emevi camisinde namaz kılacağız diyerek Yeni Osmanlı hayalleriyle bölgeye bodoslama giren Tayyip yönetimi, bugün sınırdan burnunu çıkaramaz durumda. Ya PYD ya ben türünden komik politikalarla emperyalist müttefiklerine yakarıyor. Müttefiklerinden aldığı yanıtla ise komiklikten de öte zavallı duruma düşüyor.

Acemi provokasyonlarla aklı sıra NATO ile Rusyayı çatıştırmaya çalışıyor. Ayağını denk al, ben karışmam yanıtını veren ABD ise Rusya ile uzlaşma masasına oturuyor.

Dahası, inanılmaz ölçüde suça batmış olan AKP iktidarı, izlediği politikalarla Türkiyeyi de bir savaş alanına çevirmiştir. Böyle giderse ülkemiz daha da fazla savaş alanı haline gelecek. Anti-emperyalist cephenin başarıları, cihatçı teröristleri Türkiyeye doğru sürüyor. AKP iktidarının yıkılması daha fazla gecikirse, IŞİD, Nusra türü yılan-çıyan güruhuyla gelecekte esas Türkiye uğraşmak zorunda kalacak.

Bölgede tablo artık bu kadar net.

AKP iktidarından kurtulmak, sadece Türkiye halkı açısından değil, bölgenin anti-emperyalist güçleri ve bölge halkları açısından da gündemin birinci maddesidir.

Bugün Türkiyede halkçı, devrimci, yurtsever güçlerin izlemesi gereken politikalar son derece nettir (ve acildir).

- AKP iktidarını yıkmak ve AKP döneminde işlenen bütün ulusal-uluslararası suçların hesabını sormak.

- İncirlik Mutabakatını çöpe atmak. Bölgedeki anti-emperyalist cephe ile bütünleşmek. Bu cephe ile birlikte cihatçı teröristlerin tepesine çökmek.

- Kürt halkıyla barışmak. Kürt sorununa şiddeti dışlayan, barışçı, eşitlikçi bir çözüm üretmek.

- Dinci gericiliği ve yobazlığı her alanda tasfiyeye dönük cumhuriyetçi, laik ve aydınlanmacı bir çizgi izlemek.

Bakın bu noktada, soruna sosyalistlik/kapitalistlik açısından bakmayı dayatmıyorum. O şimdilik daha bize ait ve rafine bir konu.

Emperyalizm/anti-emperyalizm kalın hattıyla yaklaşalım konuya; böylece hem safımız son derece berraklaşacaktır hem de sosyalizme açılacak yol belirginleşecektir. .

Milliyetçi-devletçi bir perspektifle araziye bakanlar ise iyice şaşırmışlardır ve kendilerini olmadık mevzilerde buluyorlar.

Milliyetçilik ile anti-emperyalizm arasındaki fark, arazi sıcaklaştıkça nasıl da ortaya çıkıyor.

Tabloyu hâlâ fazla bulanık ve anlaşılmaz buluyorsak, biraz geri çekilelim, uzaklaşalım (bazen uzaktan bakmak daha iyidir), araziye Artvinden bakalım. Cephe nasıl görünüyor?