Evetçiler Erdoğancıdır, Hayırcılar ise Türkiyeci

Ender Helvacıoğlu

Karamsarlığa kapılmayalım ve enseyi karartmayalım. Etkili bir mücadele verilirse başkanlık sistemini Türkiye toplumuna onaylatmaları kolay değil. Neden?

2010 Anayasa değişikliği referandumu sırasında AKP iktidarı yükselen bir güçtü ve geniş ittifakları vardı. O dönemde inisiyatif evet cephesindeydi. Evetçiler saldırıda, hayırcılar ise savunmadaydı. Hayırcılar kendilerini anlatmaya çalışıyorlar, zorlanıyorlar ve saflarındaki gedikleri kapatmaya çalışıyorlardı. Evetçiler netti, hayırcı saflarda ise kafa bulanıklığı vardı. 2010da evetçiler, hayırcıları bölmüş ve bir parça koparmışlardı (Yetmez Ama Evetçiler).

Bugün ise durum tam tersidir. İnisiyatif hayır cephesindedir. Evetçiler savunmada ve kafaları karışık, hayırcılar ise net. Hayırcıların evetçilerden parça koparma olanakları var. Erdoğanı destekleyen ve AKPye oy veren ama başkanlık sistemine karşı çıkan ciddi bir kesim var. MHP, hatta AKP içinde ve tabanında başkanlık dayatmasına karşı çıkan geniş bir kitle mevcut. Bu kesim, Mecliste 330un bulunmasını engelleyebileceği gibi, eğer engellenemez ve referanduma gidilirse hayır oyu verebilir veya en azından oy vermeye gitmeyebilir.

Hayır cephesinde ise şu anda bir çatlak görünmüyor. Soldan Erdoğana ve AKPye yaklaşan bir kesim yine var ama başkanlık sistemini desteklemiyorlar.

2010da küresel sermaye ve Batı emperyalizminin AKP iktidarına tam desteği vardı. Bugün böyle bir destek gözükmüyor. Başkanlık dayatmasına herhangi bir dış destek de gözükmüyor. Bu, özellikle Türkiye sermaye sınıfının tavrı açısından belirleyici.

Kısacası AKP ve Erdoğan, 2010a göre daha zayıf ve ivmesinin düşüşte olduğu bir noktada savaşa girmek zorunda kalmıştır.

***

Başkanlık sistemi bir çare olarak önerilmiyor, tam tersine çaresizliğin ürünü.

Başkanlık sistemi savunucularının, bu sistemin ülkenin içinde bulunduğu karanlık tablodan çıkışın yolu, çaresi olduğuna ilişkin bir argümanları bulunmuyor. Oysa bu sistemin, bir kliğin, hatta sadece tek bir kişinin, Erdoğanın sıkışmışlığına bir çare olarak gündeme getirildiğine ilişkin argüman son derece güçlü ve gerçeği de yansıtıyor.

Yani başkanlık sistemi Erdoğanın çaresidir, Türkiyenin değil. Erdoğan ile Türkiye arasındaki bu çelişki, süreç içinde daha da derinleşecektir ve hayır cephesi bu noktayı ısrarla vurgulamalı.

Başkanlık savunucularının tek argümanı fiili bir durumun bulunduğu ve bunun adının koyulması gerektiği. Ama bu fiili durum argümanı onların başını yakabilir, hayır cephesinin bir argümanına dönüştürülebilir.

Sorulmalı: Peki, bu fiili durum Türkiyenin içine yuvarlandığı yönetim ve güvenlik krizine çare olabildi mi? Tam tersine ülkeyi bu hale bu fiili durum getirmedi mi? Şimdi bunun adını koyarak ve resmileştirerek, çaresizliği ve çözümsüzlüğü resmileştirmiş olmuyor musunuz?

Erdoğan kliği bu fiili durumun devamından yana olabilir, ama Türkiyenin derdi tam da bu fiili duruma bir son vermektir.

Başkanlık sistemi bir toplum sözleşmesi önerisi değil. Tam tersine bir savaş ilanı. Çelişkileri derinleştiriyor, halkı bölüyor, toplumu kutuplaştırıyor. Bölücüdür ve provokatiftir.

Başkanlık dayatması AKPnin tezleri (milli birlik, milli seferberlik) açısından dahi açıklanabilir değil; hatta o tezlere ters bir girişim olarak görünüyor.

Yani çare olmak bir yana, çaresizliğin derinleştirilmesi anlamına gelmektedir başkanlık sistemi.

Başkanlık dayatması, AKPnin (daha doğrusu Erdoğanın) oynamak zorunda olduğu bir kumardır.

Erdoğan kumar masasına Türkiyeyi koymuştur. Türkiyenin çıkış yolu ise o kumar masasının devrilmesinden geçiyor.

Evetçiler Erdoğancıdır, hayırcılar ise Türkiyeci. Bu gerçek döne döne vurgulanmalıdır.

***

Başkanlık dayatması Türkiyenin başını daha da belaya sokacaktır. Sadece iç kutuplaşmayı derinleştirmesi açısından değil, dış müdahalelere zemin hazırlaması açısından da. Türkiyenin zayıf karnıdır başkanlık dayatması, tıpkı Erdoğan kliği gibi. 

Başkanlık sistemi dayatması, sadece demokrasiye ve özgürlüğe aykırı değil, güvenliğe de aykırı. Demokratik olmadığı gibi, güvenli de değil! Yani sadece özgürlük ve demokrasi talebinde bulunanlar değil, güvenlik talebinde bulunanlar, güvenlik adına demokrasiden vazgeçme eğiliminde olanlar da başkanlık dayatmasına karşı çıkmak durumunda.

Bu dayatma Türkiyeyi zayıflatıyor ve halk bunu seziyor. Bu sezgiyi bilince çıkartmalıyız.

Başkanlık sistemi mücadelesiyle Türkiyenin ilericilerinin ve aydınlık birikiminin eline bir fırsat geçmiştir. Özgürlük ile güvenliği birleştirme şansı. Bu bir iktidar şansı demektir aynı zamanda.

Başkanlık dayatmasına karşı mücadele verilirken bir acil önlemler paketi de hazırlanmalı. Özgürlükçü, demokratik ve aynı zamanda güvenli bir önlemler paketi.

Bu da bir başka yazının konusu olsun.