Nobelli reklam yıldızımız da oldu

Ender Helvacıoğlu

Nobel ödüllü bilimci Aziz Sancarın nükleer santral reklamında boy göstermesini nasıl açıklamak gerek?

Ün ve şan peşinde koşmakla mı? Ama daha ne kadar ünlü olacak? Bilim Nobeli alan tek Türk kökenli bilim insanı olmak zaten Türkiyede yeteri kadar ün kazandırdı Sancara. Reklamlarda oynayıp televizyonlara çıkmaya ihtiyacı olmasa gerek.

Alacağı büyük miktarlarda para mı gözünü boyamıştır Aziz Beyin? Bu paraya ihtiyacı olduğunu da hiç sanmıyorum.

İktidara yakın politik görüşleri dolayısıyla mı kabul etmiştir bu reklamda oynamayı? Politik düzey açısından Türkiye ortalamasının (hatta düşüklüğüyle meşhur ABD ortalamasının da) epey altında olduğunu; hadi söyleyelim, tıntın olduğunu daha önceki bazı gaflarından biliyoruz. Zaman zaman Saray yakınlarında boy gösteren Erdoğan yalakası bazı ünlüler gibi iktidara yakın olmaktan çıkar umduğunu (veya böyle bir ihtiyacı olduğunu) da sanmıyorum Amerikan vatandaşı Sancarın...

O halde neden?

Geriye tek bir şık kalıyor: Aptallık! (Şapşallık da diyebilirsiniz)

Nobel Ödülü almış bir bilimciye aptal dememi yakışıksız bulanlar olacaktır. Ama duruma en uygun sıfatın bu olduğunu düşünüyorum. Bakın, geri zekâlı demiyorum; üst düzey bilimsel çalışmalar yapmış ve sonuç almış birinin zekâsını tartışmak haddime değil.

Nice üstün zekâlılar vardır ki, bazı konulardaki saflıklarına ve aptallıklarına şaşarsınız. O ana dek hakkında düşünmedikleri, fazla birikimlerinin bulunmadığı konularda (hele bir de öne çıkar/çıkartılırlarsa) şaşkına dönebilirler. Genellikle uzman olup da entelektüel olamayanlarda, bilimci olup da felsefesi bulunmayanlarda, beyin omurgaları zayıf olanlarda veya hayat yoksunu olanlarda rastlanır. Nice zekilerin düştükleri bir tuzaktır; herkesin başına gelebilir.

Örneğin anlı şanlı prof. vb olmuşsundur, uyanık bir tüysüz delikanlı seni saadet zincirine ekleyiverir. Bu da böyle bir durum…

Belli ki vatan millet edebiyatıyla kandırmışlar Sancarı. Ex-vatanıma hiç olmazsa böyle yararım dokunsun diye de düşünmüş olabilir. ABD hesabına yazılan Nobelden bir nebze pay çıkarayım eski vatanıma saflığıyla hareket etmiş de olabilir.

Vicdan azabı insanın yumuşak karnıdır, kör noktasını oluşturur. Vicdanından yakaladınız mı bir kişiyi, kedinin fareyle oynadığı gibi oynarsınız.

Belli ki kuyruğu kaptırmıştır Aziz dostumuz… İktidarın oyuncağı olmuştur. Reklam arkadaşı hanımefendi (o da bir bilimci) ise Aziz Hocayla aynı reklâmda oynamaktan onur duymuşmuş… Onunki de katmerli… neyse söylemeyeyim. Hem Bilge Hanımın ilk artistliği de değilmiş bu.

İnsan böyle durumlarda yakınlarındaki bir bilene danışmalı. Keşke Aziz Sancar da reklam yıldızı olmadan önce arkadaşı Orhan Bursalıya danışsaydı. Eminim Bursalı onu aptal konumuna düşmekten kurtarırdı; en azından uyarırdı.

Neyse, olan oldu. Nur topu gibi Nobelli bir reklam yıldızımız oldu. Aziz Sancar, Orhan Pamuk gibi hin oğlu hin değil ki; yazık oldu, bir çırpıda kendini bitiriverdi.

***

Bilimin toplum üzerinde ciddi bir otoritesi bulunduğu için bilim insanlarına da üstün değerler biçilir. Sanılır ki her şeyi bilirler, her şeyden anlarlar, yüksek etik değerlere sahiptirler. Gerçek böyle değil. Toplumun ortalaması neyse bilimcilerin ortalaması da odur; Türkiyede de, ABDde de…

Apolitik, felsefesiz (yani omurgasız) bilimci, ne kadar ünlüyse o kadar oyuncak olur egemenlerin elinde. Nobeli bile bir metaya dönüştürülüverir. Farkında bile olmadan egemen politikaya eklemlendiriliverir. Onuru, utanca dönüşüverir.

Aziz Sancarlara kızmamak gerek. Yaşam alanları laboratuarlarından ibaret. Orada yaptıkları için kendilerine teşekkür borçluyuz. Ama oradan çıktıklarında sudan çıkmış balığa dönüyorlar. Fakat insan kendini bilmeli, dışarı adım atarken biraz düşünmeli, dikkatli olmalı. Bunu beceremezse, Nobelli reklam yıldızı ibaresi yapışıverir alnına ömür boyu.

Aziz Sancarlar için hüzünlenebiliriz ve yazıklanabiliriz ancak…