Son 60-70 yılın önde gelen Marksist kuramcısı Mısırlı iktisatçı Samir Amin 12 Ağustos günü 87 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Bu 60-70 yıl hem sosyalizmin ikinci dalgasının özellikle Çin Devrimi ile birlikte dünyalılaştığı, hem de 1990 sonrası Sovyetler Birliği’nin ve Sosyalist Blok’un çözülmesiyle birlikte gelen neo-liberal saldırının yaşandığı zaman kesitini kapsıyor. Birbirine zıt süreçler içeren bu iki dönemde de kapsamlı kapitalizm eleştirileri yapan ve sosyalizm stratejileri/modelleri geliştiren çok önemli bir Marksist teorisyendi Samir Amin.
***
Amin 1931 yılında Mısırlı bir babanın ve Fransız bir annenin çocuğu olarak Kahire’de doğdu. Yüksek öğrenimini Paris’te tamamladı. Burada üç derece aldı: Siyasal bilimler (1954), istatistik (1955) ve iktisat doktorası (1957).
Amin, Mısır’ın İngiliz işbirlikçisi iktidarı bağımsızlığı ve bağlantısızlığı savunan Cemal Abdülnasır ve Hür Subaylar önderliğinde devrildiğinde Paris’te doktora öğrencisiydi. Doktorasını aldıktan sonra Mısır’a dönerek 1957-1960 arasında Kahire Planlama Örgütü’nde görev yaptı. 1960-1963 arasında Mali Hükümeti nezdinde (Mali’de o sırada “Marksist” olduğunu açıkça ilan eden bir iktidar bulunuyordu) planlama danışmanı olarak çalışan Amin, 1963’te ekonomi profesörü olarak Paris ve Dakar (Senegal) üniversitelerinde çalışmak üzere akademik hayata döndü. 1970-1980 arasında Dakar’da Birleşmiş Milletlere bağlı Afrika Ekonomik Kalkınma ve Planlama Enstitüsü’nü yönetti. 1980’den ölümüne dek Üçüncü Dünya Forumu’nun yöneticiliğini üstlenmişti.
Arapça, Fransızca ve İngilizce yayımlanan çok sayıda eseri bulunan Samir Amin’in birçok önemli kitabı Türkçeye de kazandırılmıştır. Bunlar arasında, Emperyalizm ve Eşitsiz Gelişme, Avrupamerkezcilik, Mısır’da Sosyalizm, Avrupa ve Arap Dünyası, Modernite Demokrasi ve Din: Kültüralizmlerin Eleştirisi, Liberal Virüs, Kapitalizmden Uygarlığa, Maoizmin Geleceği, Kapitalizmin Hayaleti, Kaos İmparatorluğu, Küreselleşme Çağında Kapitalizm, Entelektüel Yolculuğum adlı kitaplar sayılabilir.
***
Samir Amin’in ülkemizde pek bilinmeyen ilk çalışmalarının konularına göz atıldığında onun genç yaşlardan itibaren oluşan entelektüel formasyonu ve yaşamı boyunca taviz vermediği ideolojik-politik duruşunun ardındaki birikim net olarak anlaşılabilir.
Doktora tezinin başlığı şöyledir: “Kapitalizm öncesi ekonomilerin uluslararası bütünleşmelerinin yapısal etkileri: Azgelişmiş denen ekonomileri yaratan mekanizma üzerine teorik bir inceleme.” Amin’in bu çalışmayla alternatif bir teorinin unsurlarını formüle etmeye başladığı söylenir.
Samir Amin, 1960-70 arasında 20 kadar Afrika ülkesinin yapılarını çeşitli açılardan incelediği 8 kitap ve çok sayıda makale yazdı. Bu çalışmalar, Amin’in daha sonra gelecek büyük yapıtlarının temelini oluşturdu.
Bunlardan sonra Samir Amin’in asıl teorik eserleri başlayacaktır. Başta 1970 yayım tarihli “Accumulation on a World Scale” (Dünya Ölçeğinde Birikim) ve 1973’te yayımlanan “Unequal Development” (Eşitsiz Gelişme). Daha sonra da sırasıyla “Tarihte Sınıf ve Ulus ve Çağımızın Bunalımı” (1976), “Emperyalizm ve Eşitsiz Gelişme” (1976), “Bağlantıyı Kesmek” (1985), “Avrupamerkezcilik” (1988)...
***
Fazla uzatmadan, Samir Amin’i daha yakından tanımak isteyen okurlara ön-not olması amacıyla birkaç noktayı vurgulamak istiyorum:
- Samir Amin, 19. yüzyıl Marksizmi ile 20. yüzyıl Marksizmi arasındaki farkı çok iyi tespit etti. Bu, Marksizmin yeni atılımının da asıl kaynağının tespitidir. Amin’e göre çağımızın temel sorunu emperyalizmdi. Marksizmin yeniden doğuşunun kaynağı da anti-emperyalizmin radikalleşmesi ve emekçi mücadelesiyle buluşmasıydı. Amin’in kuramsal çalışmalarına yön veren konumlanışı buydu. Dünyaya ezilen dünyadan baktı ve ona göre bir devrim ve sosyalizm modeli geliştirdi. Önerdiği yol haritasının başlangıç noktası ezilen ülkelerdeki anti-emperyalist mücadelelerdi.
- Amin, bu noktadan yola çıkıp evrensele ulaşmaya çalıştı. Böylece Avrupa-merkezci olmayan bir tarih okuması (ve giderek devrim ve sosyalizm modeli) geliştirdi. “Eşitsiz Gelişim” ve “Avrupamerkezcilik” eserleri bu çabanın ürünleridir. Çok daha bütünsel ve kapsayıcı bir tarih tezi geliştirdi. Çünkü 20. yüzyılda “tarihsiz” denen halklar da tarihe girmeye başlamıştı. Bu halklar ve toplumlar da tarihe ve siyaset sahnesine girince dünyaya salt Avrupa’dan bakmayan, daha evrensel bir tarih anlayışının ve Marksist kuramın da zemini doğdu. Amin, bunu en iyi yapan kuramcılardan biridir.
- Amin’in bu tezleri geliştirirken, ezilen dünya kapitalizmiyle ve Marksist tartışmalar açısından daha önemlisi Sovyet deneyiyle hesaplaşması da can alıcı bir katkıdır. Çin pratiği ve Mao’nun fikirleri onun için çok önemli bir esin kaynağı oluşturdu.
- Amin’in, sosyalizmin ikinci dalgası (20. yüzyıl sosyalizmi) geri çekildikten ve Sosyalist Blok çözüldükten sonra başlayan neo-liberal saldırıya karşı tutumu da önemli. Yine aynı perspektifle (radikal anti-emperyalizm) neo-liberalizmle ve post-modernizmle hesaplaştı. Bu noktada Modernite analizi ve yeni temalarla (ekoloji vb.) yaptığı kapitalizm eleştirileri ufuk açıcıydı. Modernite Demokrasi ve Din: Kültüralizmlerin Eleştirisi, Liberal Virüs, Kapitalizmden Uygarlığa, Kapitalizmin Hayaleti, Kaos İmparatorluğu, Küreselleşme Çağında Kapitalizm gibi eserleri bu dönemde kaleme aldı.
Sonuç olarak Amin, yaptığı kuramsal çalışmalarla geleceğe uzanmamız için bize çok önemli bir külliyat bıraktı.
Teşekkür ederiz Samir Amin.