Twitter analizciliği her babayiğidin harcı değil.
Bir kere analizini 140 karaktere sığdıracaksın. Her birinin sonuna + ekleyip art arda on tane tweet atmak pek makbul değil bildiğim kadarıyla.
Yani en fazla iki cümlede ne diyeceksen diyeceksin. Bunun ne kadar zor bir iş olduğunu her habere, her makaleye çarpıcı bir başlık bulmak zorunda olan yayıncılar bilir.
İkincisi, en karmaşık olayda dahi, analizini en kısa zamanda, herkesten önce yapacaksın (bu konuda twitter analizcileri arasında müthiş bir yarış olduğu söyleniyor).
Örneğin, TSK Suriyeye mi girdi… Bu harekatın nedenlerini, nelerle karşılaşılabileceğini, neleri tetikleyeceğini, kimin ne gibi tavırlar alacağını, ne gibi sonuçları olacağını, tak tak tak yazacaksın. Hele bir de politik bir kişiliksen, kendi tutumunu da alacaksın. Tabii bunu daha ilk obüs ateşlendiğinde, ilk tank sınırı geçtiğinde yapman gerekiyor!
Veya Kılıçdaroğlunun konvoyu mu vuruldu… Kimin vurduğunu, ne amaçla vurduğunu, ne gibi sonuçlar vereceğini, kimin ne tavır alacağını (kendi tavrınla birlikte), olay duyulur duyulmaz, henüz eylemi yapan örgütün merkezi bile durumu anlamadan, şıp diye yazman gerekiyor.
Üçüncüsü, yaptığın analiz doğru olacak. Twitter kurtlar sofrası. Twitter analizcisi, tökezlemesini bekleyen acımasız düşmanları (diğer twitter analizcileri) olduğunu, her an tefe konulabileceğini, twitter linçine uğrayabileceğini bilecek. Bu nedenle doğru analiz yapmanın yolunu bir şekilde bulacak.
Dördüncüsü ve belki de analizin doğru olup olmamasından bile önemlisi, en fazla beğeni alıp en çok paylaşılan tweeti atmayı becereceksin. Tweetin başarı ölçütü budur.
Beşincisi, bütün bunları sürekli yapacaksın. Sürekli cin fikir bulman gerek; günde en az 10 tane, hem de farklı konularda... Einstein bile hayatı boyunca ancak iki tane dişe dokunur fikir (biri özel, biri de genel) bulabildiğini söylediğine göre, twitter analizcisi olmanın güçlüğünü düşünün.
Kısacası, en kısa zamanda, en doğru analizi, en fazla beğeni ve paylaşımı alacak biçimde son derece sınırlı bir alanda formüle edebilmek ve bunu sürekli yapabilmek… Peki, bu derece zor bir iş nasıl becerilebilir/becerilebiliyor? Bazı noktalarda ustalaşarak…
YANLIŞ OLMAYAN ANALİZ BECERİSİ
Twitter analizcisinin doğru analiz yapmaya çalışması gerekmez. Eğer bunun peşinde koşarsa, analizci olabilir belki ama, twitter analizcisi olamaz. Twitter analizcisi, yanlış olmayan analiz yapmayı becermelidir, bu konuda ustalaşmalıdır. Bu ikisi farklı şeyler.
Doğru (veya doğruya yakın) analiz yapmanın yöntemleri belli: Olgulara bakacaksın, sadece anı değil süreci kavramaya çalışacaksın vb. Yani bilimsel düşüncenin bildik yöntemleri. Fakat bunlar emek ister, zaman ister; twitterın yapısına uygun değil.
Twitter analizcisi doğrunun değil, yanlışın peşinde koşmalıdır; bu nispeten daha kolay. Doğrulanması gerekmez, yanlışlanmamalıdır (sağ olasın Popper!). Yanlış olmayan analiz yapmanın da -ara tonları bulunmakla birlikte- kabaca iki yolu var:
1) Mevcut paradigma çerçevesinde en genel şeyi söylemek. Şöyle örnekleyelim. Soru: 2 kere 2 kaçtır? Yanıt: Tam sayıdır. Yanlış mı? Veya daha ince bir analiz. Soru: 2 kere 2 kaçtır? Yanıt: Çift sayıdır. Yanlış mı?
2) İkinci yol ise belli bir paradigma sahibi olmayanlar için: Her şeyi söylemek. Şöyle: Soru: 2 kere 2 kaçtır? Yanıt: 1,2,3,4,5,6,7,8 veya 9dur. Yanlış mı? Bu da doğru!
(Bu ikinci yolun ek bir getirisi de var. Bir tane doğrunun yanında çok sayıda yanlışı da sokuşturmuş olursunuz! Buna doğruyu yanlışların lokomotifi yapma yöntemi denir. Ayrı bir yazıyı gerektirecek kadar önemli bir politik yöntemdir bu, o nedenle parantez içine aldım.)
Bu yollardan birincisinde doğru size çarpar. İkincisinde ise siz doğruya çarparsınız. Mesele hallolur!
Ama iki yol da ciddi bir modern matematik ve kümeler kuramı bilgisi gerektirir.
AĞIRLIK MERKEZİ TESPİTİ
Twitter analizcisi alabildiğine keskin, ama aynı zamanda ortalamacı olmayı becermelidir. Eşit uzaklık ustası olmalıdır. Sürekli olarak ele aldığı konunun ağırlık merkezini hesaplamak zorundadır.
Bir cismin moleküllerine etki eden yerçekimi kuvvetlerinin bileşkesinin uygulama noktasına ağırlık merkezi denir. Fazla soyut kaçtı, örneklerle açıklayalım.
İki boyutlu uzayda düzgün bir geometrik şeklin, örneğin bir kare veya dairenin ağırlık merkezini bulmak çok kolaydır, ortaokul bilgisi yeterlidir. Dairede merkez nokta, karede köşegenlerin kesişim noktası ağırlık merkezidir.
Bu neye benzer? Örneğin Meclis Başkanı saçmalar, Cheye bulaşır. Bu konuda doğru tutum almak, karenin ağırlık merkezini bulmak kadar kolaydır.
Büyük fırsattır, tweet üstüne tweet atabilirsiniz, hepsi doğru olacaktır. Ne kadar beğeni veya paylaşım alacağınız kaleminizin gücüne veya cin fikir yeteneğinize kalmış; ama en azından kendi rekorunuzu kıracağınız garantidir.
Fakat düzgün değil de karmaşık geometrik şekillerde ağırlık merkezi nasıl bulunacak? Burada yüksek matematik gerekir; ciddi bir diferansiyel ve integral hesap bilginiz olmalıdır. Gerçek twitter analizciliğine geliyoruz…
Diyelim ki solcusunuz. Bu alana (veya en azından bu alanın bir parçası olan takipçilerinize) etki eden birçok güç odağı bulunur. CHP, Kürt hareketi, liberaller, cumhuriyetçiler, komünistler… Hiçbirinden yana olmadan hiçbirini küstürmemenin yolunu bulmanız gerekir. Ayrıca hepsine eşik uzaklıkta (veya yakınlıkta) kalacaksınız. Tam bir ağırlık merkezi tespiti çalışması. Dahası, süreç devam ettiği ve değişken olduğu için ağırlık merkezini sürekli yeniden hesaplayacaksınız.
Yüksek bir politik-matematik bilgisi gerektirir bu. Sadece matematik de yetmez. Güç odaklarının kimyaları, yapılarında oluşan fiziksel değişimler ve birbirlerine göre konumları da sürekli takip edilmeli ve analiz unsuru olarak değerlendirilmelidir.
Başarılı ağırlık merkezi tespiti, aynı zamanda bulaşmadan ulaşma ustalığı anlamına gelir. Gerçek dünyada bulaşmadan ulaşmaya olanak yoktur ama öte dünya ile sanal dünyada sanırım bu olanaklı. En azından usta twitter analizcileri bunu becerebiliyor.
Fakat sürekli ağırlık merkezi bulma zorunluluğunun bir yan etkisi vardır: Twitter analizcisinin giderek takipçilerinin takipçisi haline gelmesi.
Öte yandan, iki değil, üç (hatta dört) boyutlu bir evrende yaşadığımız düşünülürse, sadece ağırlık merkezi tespitinin yetmeyeceği, atalet/eylemsizlik momenti hesabı da gerekeceği anlaşılır ki, bunu hakkıyla ancak az sayıda twitter analizcisi başarabilir. Bu atalet/eylemsizlik momenti hesabı ayrı bir yazıyı gerektirecek kadar tatlı bir konu, çünkü dönme eylemi ile oldukça ilişkili. Şimdilik erteleyelim.
AKTİF DİNLENME
İzlanda veya Norveçte değil, Türkiyede yaşıyoruz. Yani sorunumuz sadece balinalar değil. Henüz darbe girişimini kimin yaptığını anlamadan OHAL ile karşılaşıyoruz. Daha Antepteki patlamanın sarsıntıları sürerken Suriye harekatına uyanıyoruz, araya bir de CHP liderine suikast girişimi sıkışıyor.
Hiçbir beyin, ne kadar üstün olursa olsun, böylesi bir yoğunluğa dayanamaz. Fakat takipçiler de canavar gibidir, sizden sürekli analiz beklemektedir. Twitter analizcisinin şikayet hakkı yoktur, çünkü bu canavarların Dr. Frankeştaynı kendisidir.
Twitter analizcisi devam etmelidir, duramaz. Ne demiş Einstein: Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengenizi korumak için sürmeye devam etmelisiniz. Sürekliliği sağlamanın da bazı ustalıklı yolları vardır. Aktif dinlenme başlığı altında toplanabilecek bu yolların birkaçı şöyle sıralanabilir:
- Tepki tweetleri: Hedeflenen kümenin bütün elemanlarının ortak tepki verdiği, kümenin homojenleştiği, dolayısıyla bir ağırlık merkezi tespitinin gerekmediği fırsat anları çok iyi değerlendirilmeli ve ardı ardına tweet atılmalıdır. Ülkemizde bu fırsatı verecek çok sayıda dangalak bulunur. Yukarıda değindiğim Che tweetleri buna güzel bir örnektir.
- Hamaset tweetleri: Olumsuz bir durumla karşılaşıldığı ama yapacak fazla bir şeyin de bulunmadığı durumlarda, hesabı sorulacak, susmayacağız, geri adım atmayacağız, hoş geldi sefa geldi, güçlüyüz kazanacağız, kanı yerde kalmayacak, haydin yoldaşlar türü tweetler, mağdur takipçilerine bir şey önermek zorunda olan twitter analizcisinin imdadına yetişir.
- Vicdanist tweetler: Tepki tweetleri ile hamaset tweetlerinin karışımı olan bir tweet türü. Vicdan, takipçilerin aşil topuğudur. Twitter analizcisi buradan vurup yürüdüğünde, hem zaman kazanacak, hem takipçileri istim üstünde tutacak, hem de hiç risk almadan politik analiz yapıyormuş gibi gözükebilecektir. Örnek: son dönemlerdeki Sıla ve Aslı tweetleri.
- Mistik tweetler: Analizde zorlanılıyorsa mistik analiz yapılabilir. Mistik analiz, kimsenin bilmediğini biliyor imajı sağlar. Veya, aslında her şeyi biliyor ama şimdilik ipuçlarını vermekle yetiniyor imajı... İçinde bol bol enteresan, tuhaf, manidar, ilginç gibi sözcüklerin geçtiği tweetlerdir. Twitter analizcisine zaman kazandırır. Kuantum kuramındaki Heisenbergin belirsizlik ilkesi ve Schrödingerin kedisi gibi konuların bilinmesi mistik analize kalite katar.
- Günah keçisi tweetleri: Özellikle bir tökezleme durumunda, okların hedefi olmaktan kurtulmaya ve durumu toparlamaya yarayacak tweetler. Her kümenin ortak günah keçileri bulunur. Tökezleme durumunda bu günah keçilerine sövülür (ilişkiyi bir biçimde kurmak twitter analizcisinin yeteneğine kalmış), eleştiri getirenler günah keçisiyle aynı safa düşmekle suçlanır, böylece takipçiler yeniden hizaya sokulur, zedelenen imaj tazelenir.
-Son tahlilde tweetleri: Konu oldukça karmaşıksa, somut bilgi gerektiriyorsa, dolayısıyla analiz yapmakta zorlanılıyorsa, ara aşamalar atlanıp son tahlil yazılır. Böylece, sanki herkesin kafa patlattığı bütün ayrıntılar tahlil edilmiş de sonuca gelinmiş imajı yaratılabilir. Örneğin AKP-Cemaat çatışmasının nedenlerini mi analiz edeceksiniz, bu son tahlilde farklı sermaye grupları arasındaki çatışmanın ürünüdür dersiniz, işin içinden çıkıverirsiniz.
- Ben demiştim tweetleri: Twitter analizcisi müthiş bir hazineye sahiptir: daha önce attığı on binlerce tweet. Daha önce yazdığı ve haklı çıktığı bir tweete atıf, twitter analizcisine yeni bir emek harcamadan ek bir prestij getirecektir. Yanlış çıkanlar önemli değil (!), mutlaka bir yanlış olmayan tweet bulunacaktır.
Daha pek çok örnek verilebilir, çok şey yazılabilir, ama uzattık. Artık bitirelim.
***
Peki, bu yazıyı niye yazdım? Neden olacak, aylık dergi çıkarmakta ve haftada bir köşe yazmakta bile zorlanan bir kişi olarak, kıskançlığımdan…