Vezneciler ve Ovacık bombacıları halk düşmanıdır

Ender Helvacıoğlu

Pazartesi günü Tunceli-Ovacıkta Adliye lojmanları önünde gerçekleşen ve 9 kişinin yaralandığı patlamayı duyduğumda aklıma ilk gelen bunun ya bir devlet provokasyonu ya da bir IŞİD eylemi olabileceğiydi.

Ovacık ülkemizin komünist bir belediye başkanına sahip tek ilçesi ve halkı da sol eğilimli. Böyle bir yere başka kim saldırabilirdi ki?

Bütün sol/sosyalist/komünist örgütlerin bu saldırıya hemen tepki göstermelerini, kınamalarını, yapanları lanetlemelerini ve Ovacık halkı ve belediyesiyle dayanışma mesajları yayınlamalarını bekledim. Fakat birkaç tane aklı başında örgüt (takip edebildiğim kadarıyla TKH ve KP) dışında tıs yoktu!

Artık biliyoruz: Böyle bir eyleme karşı soldan gelen tepkiler bu kadar cılız kalıyorsa, bu ya bir PKK (veya TAK) eylemidir, ya da kendisine sosyalist, devrimci vb diyen bir örgütün tasarrufu. Örneğin IŞİD eylemi olsaydı -beklediğim- sert tepkiler gelecekti.

Gerçekten de bir gün sonra kendisine Halkların Birleşik Devrimci Cephesi (HBDC) adını veren örgüt eylemi üstlendi. Bunlar bir süre önce Kandilde, kuruluşu PKK tarafından alkışlarla ilan edilen bir örgüt.

Solun PKKnın kuyruğuna takılmış bölümü, açıktan olmasa da sosyal medyada eylemi savundu. TAKın üstlendiği Vezneciler bombasından sonra da sol adına benzer yorumlara rastlanmıştı. Kürtlere yapılan saldırılara tepki göstermeyen Türk halkı bunu hak etmişmiş… Bir savaş yaşanıyormuş, olurmuş böyle şeyler…

Hayır, olmaz! Bu tür eylemler devrimcilik ve sosyalistlik adına yapılamaz ve savunulamaz. Devrimci savaş, gerilla savaşı, halk savaşı vermiş dünyadaki bütün devrimci örgütlerin pratiklerine, yazdıkları metinlere bakın, sivillerin bulunduğu yerlere yönelik kör terör eylemlerini savunan tek bir satır bulamazsınız. Pratikte olduysa da mahkum edilmiş ve sorumluları cezalandırılmıştır.

Bu tür saldırılara karşı-devrimci yapıların, faşist örgütlerin, gerici devletlerin yasadışı silahlı yapılarının eylemlerinde rastlanır. Onlar bunun teorisini de yapmışlardır (kontrgerilla yöntemleri) ve özellikle böyle eylemleri gerçekleştirirler. Amaçları halkı sindirmek, bastırmak ve devrimcilere destek vermelerini bu yolla engellemektir.

Devrimciler ise tam tersine, düzenledikleri eylemlerde -politik eğilimleri ne olursa olsun- halkın ve sivillerin zarar görmemesine, can ve mal kaybına uğramamasına azami dikkat gösterirler. Çünkü devrimciler -faşistlerin ve kontrgerillacıların tersine- halkı yanlarına çekmeye, saflarına katılmaya ikna etmeye çalışırlar. Bu amaç farklılığı, eylem biçiminde de kendini gösterir, göstermelidir.

İkincisi, insanlık binlerce yıldır yaşanan savaşların ve boğazlaşmaların yarattığı acı birikimin sonucunda savaşları bile bazı kurallara bağlamış ve savaş hukuku denen bir hukuk alanı ortaya çıkmıştır. Sivillere zarar vermemek, kadın ve çocukları özellikle esirgemek, esirlere kötü davranmamak, gereksiz acı ve ıstırap verici davranışlardan kaçınmak, işkencenin yasaklanmasıve insanlık suçu kabul edilmesi, kimyasal, biyolojik ve kitle imha silahlarının yasaklanması gibi…

Bu kurallara ve sözleşmelere savaşanlar ne kadar uyuyor, ayrı bir konu. Ama kendilerini devrimci ve sosyalist diye tanımlayanlar, yani yeryüzünden tüm savaşları silmek gibi büyük bir hedefin savunucuları olanlar uymak zorundadırlar. Çünkü bunlar insanlığın demokratik birikiminin bir parçasıdır.

Bizzat bu birikime karşı savaşan gerici, faşist devlet ve örgütler bu kurallara uymayabilir, uymuyorlar. Ama onlar zaten bir de bu yüzden gerici ve faşisttirler.

Üçüncüsü, 12 Eylül öncesinde ve 90lı yıllarda Güneydoğuda sıkça rastlandığı gibi, bu tür eylemler bizzat -devrimci örgütlerin içine sızmış- devlet ve kontrgerilla güçleri tarafından yapılıyor ve devrimcilerin üzerine atılıyordu. Böyle eylemler, sonrasında devletin halka ve devrimcilere karşı gerçekleştireceği saldırıların gerekçesi yapılıyordu. Türkiye sosyalist hareketinin bu konuda engin bir deneyimi vardır.

Böylesi provokasyonlara göğüs gerebilmenin ve tekrarını önlemenin yolu, doğru bir eylem çizgisine sahip olmak, bu tür eylemleri anında mahkum etmek ve yapanları tespit edip hemen hizaya çekmekten geçer.

Kısacası, İstanbul-Vezneciler ve Tunceli-Ovacıktaki kör terör eylemlerini gerçekleştirenlerin devrimcilikle ve sosyalistlikle hiçbir ilgilerinin olamayacağı gibi, insanlığın demokratik birikiminden de kopmuşlardır. Bunlar provokatif ve halk düşmanı eylemlerdir. Açıkça mahkum edilmelidirler. Eylemleri IŞİDin eylemleriyle karıştırılabilenler için başka ne söylenebilir ki?

***

Solun bir bölümü ise olayı kınayamadı, görmezden geldi. Bir de fiili kınayıp faili kınayamayanlar var. Vezneciler patlamasından sonra da aynı tutumla karşılaşmıştık. Bunlara AKP zemin hazırladı diyorlar, teröre karşıyız diyorlar, ama faillerin adını bir türlü zikredemiyorlar. Faillerle aralarındaki sınırı kapkalın bir biçimde çekemiyorlar.

Açıkça yazalım: Bu durum, solun bir bölümünün içine düştüğü ve bir türlü sıyrılamadığı zavallılık halidir.

Halka, devrime, sosyalizme zarar veren böylesi eylemlere açıkça tavır alamayanlardan, bu tür eylemleri düzenleyenlerle ve savunanlarla her türlü ilişkisini kesemeyenlerden ne köy olur ne de kasaba…

***

Yazımızı Dersimli bir sosyalist olan Hüseyin Aygünün Ovacık eyleminden sonra yazdığı notla sonlandıralım. Çoğu okurum ulaşmıştır bu nota, ama buradan da yansıtalım, okumayan kalmasın.

Dersimden merhaba,
2 gündür Dersimdeyim, kısa bazı gözlemler:
Pazartesi günü Ovacıkta yaşanan bombalı saldırıda 9 sivil yaralandı. Mesut Toprak (34) gözünü kaybetme riskiyle karşı karşıya. Bir yaşlı kadının bacağında 5 ayrı şarapnel parçası, gençler ve kadınlarda hafif yaralar var. 3 kişinin Dersim ve Elazığ hastanelerinde tedavileri sürüyor.
Bu insanlık dışı eylemi Halkların Birleşik Devrimci Cephesi (HBDC) adlı örgüt dün üstlendi. Bu örgüt bir kaç ay evvel PKK öncülüğünde Kandil Dağında kuruldu. PKK liderlerinden Duran Kalkan, AKPye karşı HBDCyi kurduklarını 12 Mart 2016 tarihinde açıklamıştı.
HBDC dün yayınladığı bildirisinde, Başarılı bir eylem yaptık, 4 özel harekâtçıyı öldürdük, devlet güçlerinden daha fazla da yaralı var demiş. Bildiride sivil 9 yaralının lafı bile yok.
Oysa yaralananların hepsi sivil, Yaşar Dede olarak Ovacıkta tanınan büyüğümüzün evi yandı-yıkıldı, özel harekatçı veya polis de ölmüş değil, kaldı ki polis ölse ne olur? Zafer mi kazanılır? Yoksa bu kirli-kanlı savaş Sarayın ve Erdoğanın değirmenine su mu taşır? Neticede HBDCnin bildirisinde verilen bilgiler gerçek dışıdır.
Halk bu tür eylemlere karşı tepkili, sivil toplum örgütleri, partiler, sendikalar, baro suskun. Herkes korku içinde.
Bu insanlık dışı eylemin başka bir sonucu ise Türkiye solu diye bilinen bazı örgütlerin PKKnin bir aparatı haline geldikleridir. Daha da vahimi ise sol örgütlerde, eylem tarzı yönünden Ortadoğululaşma ve IŞİDleşme eğiliminin ortaya çıkmasıdır. Bu çok tehlikelidir, hem AKPye ve IŞİDe yarar sağlar, hem de Mesut Toprak gibi masumlara ağır zarar verir.
Saldırıyı kınıyoruz, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

İşte doğru ve devrimci tutum budur. Teşekkürler Hüseyin Aygün.