Başa gelebilecek en büyük felakettir cehalet. Açlıktan ve maddi sefaletten bile daha tehlikelidir. Cehalet, insanlığı maddi ve manevi olarak yok eden, zihinleri karanlığa sürükleyen en büyük yıkımdır. Açlık ve sefalet bedeni tüketir; oysa cehalet, ruhu ve toplumu içten içe çürütür. Açlık ve sefalette en azından onurlu bir yaşam esastır.
Cehaletin temelinde bilgisizlik yatar. Kendini yetiştirememiş ve geliştirememiş olanlar, cahilliğin en sağlam lokomotiflerini oluşturur. Bu gibi bireyler, müthiş derecede cesaretlidirler. Hayatın tüm nimetlerinden ömürleri yettiğince yararlanmayı kendilerinde hak görürler. Cehalet, insanı en değerli erdemlerden mahrum bırakır; bu mahrumiyet, kibir, öfke ve doyumsuzlukla örtülmüş bir hayata yol açar. Cahiller bilgisizliklerinden dolayı hiçbir güzellikle ve hiçbir değerle maalesef tanışamamış olan kişilerdir. Dolayısıyla, bu durum nefreti doğurur. Bu yüzden, donanımlı kişiler karşısında dikilen cahillerin muazzam ölçüde özgüven göstererek binbir türlü haksız elde edişlerine şaşmamak gerekir. Cehaletin hüküm sürdüğü toplumlarda, bu haksızlıklar ve adaletsizlikler doğal olarak talihsiz bir geleceğin inşasının temelini oluşturur.
Cehaletin yayılması hızlıdır. Tıpkı bir kanser hücresinin kontrolsüzce çoğalarak insan vücudunu ele geçirmesine benzer. Nasıl kanserin hızlı metastazı sonucunda ölümler yaşanıyorsa, cehaletin insan yığınları arasında yayılması neticesinde de toplumların yıkılması kaçınılmaz olur. Yani, etkili olduğu kadar da tehlikelidir. Tüm kaynak ve olanakları kendisi için kullanır. Programlandığı tek şey, tüketmektir. Her şeyi yer bitirir; tüm olması gerekenleri, güzellikleri, öz varlık ve değerleri... En kötüsü ve üzücüsü de kendini bir şekilde cahillikten arındırmayı başarmış az sayıdaki haysiyetli kişilerin de bu talan düzenine karşı koyamamalarıdır.
Kendini utanmazca sergileyen cahil için önem arz eden tek şey hazdır. Doyrulamaz egosuyla sahneyi de seyirciyi de perdeyi de tüm yeteneksizliğiyle yönetmeye çabalar. Kendini bilmez maestrosu tüm enstrümanlara ve koroya baştan sona rezilce bir öncülük eder. Sonuçta ortaya çıkan kocaman bir gürültüdür. Ve bu gürültü katbekat artarak devam eder...
İki seçenek vardır:
Ya bu gürültü son raddeye vardığında tüm sahne, tüm enstrümanlar ve tüm seyirciler korkunç bir şekilde yok olup sonsuz bir sessizliğe gömülecekler;
Ya da o cesur haysiyetli kişi, bu gürültüyü yırtarak tüm insanlık için aydınlığın kapısını aralayacaktır.