Bilindiği üzere AKP yönetimi 16 yıldır demokratik hak ve özgürlükleri tam anlamıyla baskı altında tutmakta, bütün yetkileri bir elde toplayıp baskı ve zulme dayanan yönetim sergilemektedir. Yine, 16 yıldır AKP yönetimi demokratik olmayan bir biçimde bütün yönetim yetkileri bir kişinin elinde bulundurmuştur.
Bu köşe yazısında yıllardır iktidarda olan AKP iktidarı döneminde totaliter bir yönetim yaklaşımının bir sonucu olarak yitirdiklerimiz ve 24 haziran seçimlerinde demokratik yönetimin yeniden inşasında CHPnin neden bir umut olduğu değerlendirilmektedir.
Hiçbir iktidar döneminde olmadığı kadar halkın ifade ve düşüncelerini elinden alınmamıştır. Kuşkusuz, AKPnin bu tür bir yönetim yaklaşımı yurttaşlara ve topluma çeşitli olumsuzluklar katmıştır. Özellikle, AKP tarafından iktidara yönelik eleştirileri çeşitli biçimlerde cezalandırılmıştır. Oysa, bir yurttaş için düşüncelerini ifade etme kendisi olma ve kimliğini bulma açısından önem taşımaktadır. Ancak, halk kendileri tam olarak ifade etmediği için siyasal sisteme yabancılaştı. Bunun sonucu olarak toplum üyeleri sosyal çevresiyle anlamlı birliktelikler kuramadılar. Tabii ki böyle bir süreçte, AKPnin yeniden inşa ettiği siyasal sistem farklı düşüncelere kapılarını kapatarak siyasal karar süreçlerini işlevsizleştirdiler. Bu durum ise siyasal sistemin yara almasına neden olmuştur.
Diğer taraftan, siyasal kararların sadece AKP yöneticisi ve bazı yöneticilerinin elinde olması siyasal sistemin işlevsizleşmesine neden oldu. Yine, konuya farklı açıdan bakacak olursak siyasal kararlar toplumsal sorunların çözümüne yönelik olmaktan öte AKP iktidarını devam ettirmek yönünde oldu.
Yine, AKP totaliter bir anlayışla kitle iletişim araçları ve basının özgür haberleşme olanaklarını elinden aldılar. Böylece halkın doğru haber alma kaynakları büyük ölçüde süzgeç altına aldılar.
Diğer taraftan, AKP iktidarını perçinlemek için özellikle televizyonu kullandılar. Çünkü televizyonların bazıları küresel güçler ve AKP gibi yerli işbirlikçilerine hizmet etmekten öteye gidememiş halk gerçek sorunlarından uzaklaştırılmıştır.
Aslında AKP; totaliter iktidarı döneminde, temel amaç olarak bağımlı bir kitle oluşturarak varlığını devam ettirmek yönünde belirlemiştir. Belli zamanlarda belli ölçülerde başarılı da oldular. Böyle bir süreçte bağımlığa bağlı olarak kimlik oluşturamayan halk kitlesi oluştu. Böyle bir durum halkın mutsuzluğu anlamına gelir ki son zamanlarda anketlere yansıyan sonuçlar bu anlayışı desteklemektedir.
24 Haziran seçimleri yaklaşırken halk demokratik yönetimin yeniden inşası adına büyük bir sorumluluk taşımaktadır. Başka bir ifadeyle, 24 Haziran seçimlerinde halkın çağdaş uygarlığın bir gereği olarak demokrasinin yeniden inşasına katılımı söz konusudur.
Yeniden inşa sürecinde ve devamında halk düşüncelerini açıkça ifade ettiği için kendisi olabilecek kimlik bunalımı yaşayamayacaklardır. Böylece halk siyasal sistemle bütünleşmesi sağlanacaktır.
Yukarıda anlatılanlar, elbette 24 Haziran seçimlerinde hangi partiye oy verilmesini gündeme getirmektedir. Kuşkusuz, CHP siyasal geleneğiyle ilkeleriyle ve uygulamalarıyla, liderlerinin siyasal sisteme bakış açılarıyla en uygun parti olduğu görülmektedir.