Sevgi, bilgi, eğitim, insan saygı, nezaket, demokrasi, hak, adalet, özgürlük. Bunlar sözcük değil, reklam panosu değil. Onları sözcüklerle tanımlamak yeterli değil. Toplumun uygar olarak bir arada tutmada, toplum içinde geçerli davranış kurallarıdır.
Gerçekten sevgi, birbirimize koşulsuz ilgi ve sorumluluk duymak demektir. Ancak neoliberal düzenin dayattığı bencil, kendini düşünen insan tipidir. Böyle bir insan tipi gerçek anlamda sevmeyi öğrenebilir mi?
Yine, bilgi sahibi olmak uygarlaşmak için önem taşıyor. Ancak, okullaşma oranının düşük olduğu toplumumuzda bu durum mümkün mü?
İnsana saygıya gelince; neoliberal düzenin yok ettiği toplulukçu ve dolayısıyla saygının erozyona uğradığı bir toplum uygar olabilir mi? Öyle ki bazı çocukların/gençlerin büyüklerine karşı şiddet uygulayabilmesi alışılır bir hal aldı. Özellikle, öğretmenlerin öğrencileri tarafından şiddete uğraması gerçeğine ne demeli? Bunu en iyi bilenler rol model olanlardır.
Toplu taşıma araçlarından tutun da çeşitli kuruluşlara kadar nezaketsizlik diz boyu.
Gerçekten demokratik olabildik mi? Gerçekten kuruluşlardan tutun da siyasi iktidarın biçimine kadar demokratik olduk mu? Yurttaşlık görevini yerine getirebildik mi? Elbette bu soruların yanıtı hayır olmalı.
Yine, suçsuz yere soruşturma geçiren aydınlar, gazeteciler var. Bu durum da demokrasinin temel öğelerinden biri olan adalet ilkesinde olumsuzluklar yaşadığımızı gösteriyor.
Kurumlarda nepotizm kokan atamalarda hangi adalet ilkesinden bahsedilebilir?
Diğer taraftan, düşüncelerini doğrudan ifade edemeyecek kadar özgür olmayan biri ne kadar demokrat olabilir.