Türkiye’de eğitim programlarında, eğitim denilince bazı yetkililerin, ilk olarak kültürü korumak akıllarına gelir. Başka bir ifadeyle, eğitimin tutucu yönü akla gelir. Çeşitli eleştirilere rağmen eğitimin kültürü aktarma işlevi önemlidir. Çünkü eğitimin kültürü aktarma işlevi toplumsal çözülmeyi engellemektedir ve toplumsal bütünleşmeyi sağlama işlevine sahiptir.
Bu durumda toplumsal bütünleşmenin önemi gündeme gelmektedir. Yurttaşların toplumuna ilişkin, toplumsal bütünleşme olmaksızın, aidiyet duygusu geliştirmesi zordur. Yine bilindiği üzere aidiyet duygusu yurttaşlara değerli olma hissi kazandırmaktadır. Kültürün korunması yurttaşların çeşitli ihtiyaçlarının belli ölçülerde karşılanmasını sağlamaktadır.
Çünkü kültürel öğelerin bireylere kazandırılması, onlara toplumsal, fiziksel vb. ihtiyaçlarının kazandırılması anlamına gelmektedir. Bunun da toplum üyeleri için önemi tartışılmazdır. Kültürün bireye kazandırılması, onların birbirlerini anlamalarını sağlamaktadır. Yani anlamlar ortak kılınmaktadır. Toplum üyelerinin birbirlerini anlamaları da yaşamsal bir öneme sahiptir.
Bir ülkenin varlığını sürdürmesi için, kültürel varlığını çocuk ve gençlere aktarmak gerekiyor. Ülkemizde de eğitimin bu işlevine dikkat edilmektedir. Hatta eğitimin en önem verildiği işlevlerinden biridir. Ancak eğitimin kültürü aktarma işlevinde de sorunlarımız bulunuyor, maalesef. Çocuk ve gençlere kültürü aktarma bakımından başarılı olduğumuz söylenemez.
Çünkü liberal düzen, kültürünü aktararak kültürümüzü bozmaktadır. Küresel güçler, maalesef kar amacıyla örneğin ülkemizin beslenme alışkanlıklarını değiştirmek istemektedirler.
Fastfood(abur cubur) ve Cola bunlardan biridir.