Bir toplumsal yapının değiştirilmesinde yönetici azınlığın, yönettiği çoğunluğun mutluluğuna ne ölçüde engel olduğunun bilinmesi en geçerli ölçüdür. Bunun ölçülebilmesi, toplumdaki üretken güçlerin gelişmişliklerine ve buna bağlı olarak bireylerin yapmak istedikleri işlere yönelimlerinde ne kadar az engellemelerine bağlıdır.
Aslında; bu husus eğitim açısından önemli sonuçlara sahiptir. Acaba; yönetici sınıf, eğitim kurumu açısından çoğunluğun mutluluğuna ne ölçüde engel oluyor? Ya da katkı sunuyor. Yine; üretken bir güç olarak, eğitim sisteminin gelişmişlik düzeyi ve buna bağlı olarak yurttaşların yapmak istedikleri işlere yönelimlerinde ne kadar az engellenmektedir. Ancak, ondan önce eğitim sistemi açısından yurttaşların istedikleri uygulamalar nelerdir? Bunun bilinmesi gerekir.
Laik ve bilimsel bir eğitim isteği, çoğunluğun tercihi olduğuna kimsenin şüpheyle bakmaması gerekir. Ancak, eğitim sistemi analiz edildiğinde pek de laik ve bilimsel olmadığı görülecektir. En başta 1996’da kabul edilen eğitim programının neoliberal bir eksende olup laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştığı görülmektedir. Böylece, eğitim sisteminde algı dayanağı olarak kabul edilen eğitim programı, ders kitaplarına ve dolayısıyla öğretmen tutum ve davranışlarına yansımaktadır. Böylece; bu boyutuyla eğitim sisteminin, bilimsel ve laik olduğunu kim söyleyebilir? Tabii ki başka boyutları da hesaba katmak gerekir.
Tabii ki makro düzeyde ve okul yönetimi düzeyindeki bilimsel bir anlayıştan kopuşu hesaba katmak gerekir. Özellikle, Milli Eğitim Bakanlığı merkez örgütünde çalışan üst düzey yöneticilerin eğitim sistemi açısından nitelikli olmadıklarını görüyoruz. Okul düzeyinde ise söylenecek çok husus bulunuyor. Okul yöneticiliğinin atanmasında nepotizm uygulamaları görülüyor.
Maalesef; eğitim sisteminin öğretim boyutu da sorunlu. Etkili öğretim yöntemlerinin uygulandığını kim söyleyebilir? Yine; öğretmenlerin eğitim alanında sürekli yeniliklere uyum sağlaması için hizmet içi eğitim hizmetinden geçirilmesi gerektiği söylense de neden bu ilkeye uyulmaz?
Diğer taraftan, fotokopi, temizlik gibi neredeyse 46 kalemden alınan harç hangi bilimsel ve halkçı ilkelerle açıklanabilir?
Eğitim kurumu toplumsal yapının kalbidir. Buna göre, yönetici sınıfın, toplumsal yapıyı değiştirmesi gerekir. Bunun yollarından biri eğitim sisteminin değişmesidir. Çünkü, eğitim sistemi çoğunluğun beklentilerine uymuyor. Bu durum da mutsuzluk üretiyor.