Merhaba sevgili okuyucularımız,
Bu gün sizlere Anayasa referandumu ile ilgili düşüncelerini sosyal mecradan duyurduğu gerekçesiyle Kanal D yönetimi tarafından işten çıkarılan gazeteci İrfan Değirmenci örneği üzerinden iş güvencesi yasasından söz etmek istiyorum.
Bilindiği üzere 15 Mart 2003 tarihinden bu yana çalışma hayatımızda bir İş güvencesi yasası ve kavramı var. Yani 14 yıldır en az 30 ve daha fazla çalışana sahip olan işyerlerinde geçerli olan bu yasa gereği işverenler işçiyi işten çıkarmak konusunda geçerli bir neden göstermek zorundalar. Bu arada yeri gelmişken hemen belirtelim Bu yasa hazırlanırken en az 30 değil en az 10 çalışanı olan işyerleri kapsama dahil edilecekken, henüz iktidara yeni gelen AKP ilk icraatlarından biri olarak kapsamı 30 kişiye çıkartarak daha küçük işletmelerde çalışan pek çok işçiyi iş güvencesinin dışında bırakmıştı.
Basın çalışanları da iş güvencesi yasasına tabidir
Öncelikle belirtmeliyiz ki İş güvencesi yasasına 4857 sayılı İş kanununa tabi işçiler ve Basın mesleğinde çalışanlar tabidirler. Dolayısı ile tıpkı iş güvencesi yasasının geçerli olduğu diğer işletmelerde olduğu gibi basın mesleğinde çalışanlarında işten çıkarılabilmesi bu yasa hükümleri çerçevesinde gerçekleşmek zorundadır.
Geçerli neden kavramı nedir?
Buradan hareketle biraz geçerli neden kavramı üzerinde duralım dilerseniz. İşverenler iş güvencesi yasası kapsamında bir işyerinde çalışan işçiyi işten çıkartabilmek için geçerli bir neden göstermek zorundalar demiştik. Bu geçerli nedenler iki guruba ayrılıyor;
1- İşçinin davranışları ve verimliliğine dayalı nedenler
2- İşletme içi ve işletme dışı ekonomik nedenler
Yukarıda belirttiğimiz nedenlere dayalı olarak yapılan bir fesih (işten çıkarma) elbette ki somut delillere dayandırılmak zorundadır. Ayrıca davranış ve verimliliğe dayalı nedenlerle fesih öncesi işçiye savunma hakkı tanınmalıdır. Yine işletme içi ve dışı nedenler söz konusu ise işverenden örneğin küçülme kararı alarak işçi çıkartan bir işletme söz konusu ise bu küçülmenin gerekliliklerini somut argümanlarla kanıtlanması beklenir.
İşçinin itiraz ve işe iade hakkı vardır
İşçinin elbette ki feshe ilişkin bu gerekçeler karşısında itiraz etmek ve aksini kanıtlamak koşuluyla işe iade edilme hakkı vardır. Bu da yargısal bir süreç gerektirir. İşten çıkarılan işçi çıkarılma tarihinden itibaren 1 ay içinde işe iade davası açmalıdır.
İrfan Değirmencinin işten çıkarılması geçerli nedene dayanıyor mu?
İş güvencesine ilişkin bu açıklamalardan sonra şimdi aklımıza gelen soru iş güvencesi yasasına tabi olan gazeteci Değirmencinin iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Basından izleyebildiğimiz kadarıyla Doğan gurubuna mensup Kanal D gerekçeyi tarafsızlık ilkelerine aykırı davranışa dayandırmaktaymış.
Açıklama da özetle şöyle; Arkadaşımız İrfan Değirmenci, sosyal medyada, 10 Şubat tarihinde yazdığı mesajlarla, açıkça kamuoyu gündeminde tartışılan bir konuda taraf olmuştur. Bu nedenle kendisiyle iş akdimizi sonlandırıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Şimdi bu fesih gerekçesine baktığımızda her şeyden önce Kanal D nin ve Doğan gurubunun tarafsızlık ilkesine ne kadar bağlı ve saygılı olduğu son derece tartışmaya açık iken, şahsi görüşünü sosyal mecradan beyan ettiği gerekçesiyle bir çalışanın işine son vermesi gerçekten son derece ironiktir. İşin Hukuksal yanı da yani bu feshin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığı da ayrıca tartışma konusudur.
Ayrımcılık yasağına da aykırı
Diğer taraftan işverenlerin çalışanlarına eşit işlem yapmak zorunluluğu ve ayrımcılık yasağı ilkelerine uygun davranmaları gerekmektedir. Gerçekten de İş yasamızın konuya ilişkin 5. Maddesinin ilk fıkrası aşağıdaki gibidir.
Madde 5 - İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz.
Gazeteci İrfan Değirmenciye uygulanan bu fesih İş yasasında yer alan yukarıda sunduğumuz ayrımcılık yasağına da aykırıdır. Çünkü aynı guruba mensup bir yayın kuruluşunda görevli Fatih Çekirge Anayasa referandumu ile ilgili olumlu görüş beyan ettiği halde kendisine benzer bir fesih işlemi uygulanmamıştır.
Buradan sonra konunun hukuksal yanını dilerseniz hukukçulara bırakalım ama şu saptamayı da yapalım; Ülkemizin bu gün geldiği nokta ne yazık ki kendi bekalarından korkan patronların çalışanlarını böyle ibreti alem olsun misali kıyıma uğrattıkları bir hal almıştır. Görünen O ki İş yasasının İş güvencesi, eşit işlem yapma borcu, ayrımcılık yasağı gibi ilkeleri Doğan gurubu şirketlerinde geçerli değildir. Dileriz gazeteci İrfan Değirmenci bu haksız ve geçersiz feshe karşı hukuksal yollara da başvurur ve böylece bizde (alacağı sonuca göre) Hukukun ülkemizdeki tüm kuruluşlarda geçerli olup olmadığını görmüş oluruz.