Günümüzde yandaş basın çalışanlara ve emeklilere müjdeli haber pompalamayı adet haline getirdi. Bunu iki amaçla yapıyorlar; ilki ilgi çekecek manşetlerle tiraj arttırmak, diğeri ise varlık sebepleri olan mevcut iktidara yaranmak. Bazen bu sözüm ona müjdeli haberler öyle abartılıyor ki aslında çalışanların aleyhinde olan bir düzenleme bile onlara hükümetin bir lütfuymuş gibi sunuluyor.
Bu aralar da bizim bitmeyen senfoni olarak nitelendirdiğimiz kıdem tazminatı konusuna sarıldılar. Sanki yasada yeni bir düzenlemeye gidilmiş ve artık işverene istifa dilekçesi sunan her çalışan kıdem tazminatını alıp işten ayrılabilecekmiş gibi bir düşünce yaratmaya çalışıyorlar.
Oysaki durum elbette böyle değil. Gerçeği açıklayalım;
İstifa etmek bir çalışanın görevinden kendi isteği ile ayrılması anlamına geliyor. Çalışılan alana ( kamu, özel sektör ) göre de işten ayrılmanın da belirli kuralları var. Yani istifayı verdim hadi Allahaısmarladık deyip gidemiyorsunuz. Gerek kamu alanında, gerekse özel sektör işyerlerinde bazı kurallar dâhilinde işten ayrılabiliyorsunuz. Örneğin özel sektörde işten ayrılacak birinin belirli bir süre önce işverene bildirimde bulunma yükümlülüğü var. Buna ihbar öneli ya da bildirim öneli süreleri diyoruz.
İŞÇİNİN HAKLI NEDENLE FESHİ İSTİFA ANLAMINA GELMEZ
Size yukarıda sözünü ettiğim yandaş basın sürekli olarak yaptığı haberlerle sözüm ona okuyucusunu bilgilendirme adına kafa karıştırıyor. Hatta yanlış bilgilendirmeler yapıyor. Örneğin: şu nedenlerle istifa eden biri de kıdem tazminatı alır diye başlık atıp işçinin İş kanunu gereği haklı nedenle iş sözleşmesini sona erdirme hakkı olan maddeleri sıralıyorlar.
Oysa çok açık bir biçimde işçinin haklı nedenle iş sözleşmesini sona erdirme hakkı başka, istifa etmesi başka kavramlardır. İşçi işverence kendisine haklı nedenle iş sözleşmesini sona erdirme hakkı veren davranışlara maruz kalırsa, ( örneğin hakarete ya da tacize uğrarsa, ücreti ödenmez ya da eksik ödenirse sigorta günleri eksik bildirilirse vb.) istifa etmez. Haklı nedenle İş kanunu 24/2 madde kapsamında iş sözleşmesini sona erdirir. Bunu da istifa dilekçesiyle değil bir fesih bildirimi yazısı ile işverene tebliğ etmelidir.
İş kanununda işçiye başka haklı nedenle fesih halleri de tanınmıştır. ( örneğin sağlık sebepleri, iş yerinde işin belirli bir süre durması gibi ) ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi bunların hiç biri istifa kavramı ile karıştırılmamalıdır.
14. MADDE KAPSAMINDA PRİM GÜN SAYISI VE SİGORTALILIK SÜRESİ NEDENİ İLE FESİH
Ülkemizde bir kaos haline dönüştürülen kıdem tazminatı müessesesi 80 yılı aşkın bir süredir çalışma hayatımızdaki varlığını sürdürmektedir. 15 yıldır iktidarda bulunan mevcut hükümet 2003 yılında İş yasasını değiştirirken Kıdem tazminatı yasasına politik nedenlerle dokunamadı. Halen de bu yasa fona dönüşmeyi bekliyor. Ancak önümüzde yine seçimler olduğu için yasa şimdilik rafta bekliyor. Muhtemelen mevcut iktidar seçimlerden beklediği sonucu alırsa halkın geniş kesimlerini ilgilendiren bu yasayı korkusuzca geçirecek.
Biz işin bu tarafını bir yana bırakıp yasada bulunan ve çalışanlara kıdem hakkı sağlayan düzenlemeye bakalım. Eski 1475 sayılı iş yasasının 14. Maddesi halen geçerliliğini koruyor demiştik. Buna göre belirli bir prim ödeme gün sayısı ve/veya sigortalılık süresini tamamlamış olanlar SGKdan kıdem tazminatı alabilir yazısı almak suretiyle sözleşmelerini sona erdirip kıdem tazminatı alabiliyorlar. Ancak bu düzenleme 1475 sayılı yasaya 08.09.1999 tarihinde eklendiği için bu tarihten sonra sigortalı olanlar 15 yıldan beri sigortalılık 3600 gün prim ödeme şartları ile kıdem tazminatı alıp ayrılamıyorlar. Buna karşın bu kişilerde daha farklı prim gün şartı ile kıdem hakkı elde edebilirler
08.09.1999 TARİHİ VE SONRASI SİGORTALI OLANLAR NASIL KIDEM ALIR?
Şöyle ki; 08.09.1999 tarihinde veya bu tarihten sonra ilk defa sigortalı olan bir işçinin kıdem tazminatı alabilmesinin koşulu, bu işçinin 25 yıl sigortalı olması ve en az 4500 gün prim gününün olmasıdır. Örneğin 8 Eylül 1999 tarihinde işe giren bir işçi için bu hakkın kullanılabileceği en erken tarih 8 Eylül 2024 olacaktır.
Bu arada yukarıda bahsedilen düzenlemeye ilaveten bir düzenlemeye daha gidilmiştir. Buna göre, ilk sigorta girişi 08.09.1999 ve sonrası olan bir işçi, yıl şartına tabi olmaksızın 7000 gün primi dolunca kıdem tazminatını alarak işten ayrılabilecektir. 8 Eylül 1999 tarihinde işe başlayan bir işçi için 7000 gün primini doldurabileceği en erken tarih de 6 Eylül 2018 olacaktır.
Sonuç itibarı ile 14. Madde kapsamında işçiye tanınan bu haktan yararlanmak suretiyle işten ayrılmak da yandaş basının sözünü ettiği gibi istifa edene kıdem ödenir anlamına gelmiyor. Asıl olan yazımızdan da anlaşılabileceği üzere sigortalılık bakımından bir takım koşulları taşıma ve ilgili kurumdan (SGK) yazı almak suretiyle gerçekleşebilen bir iş ilişkisi sonlandırma ( fesih ) söz konusudur.