Merhaba sevgili, okurlarımız,
Önümüzde uzunca bir bayram tatili var. Yazın sonlarına yaklaştığımız bu günlerde 2 bayram tatilinin köprü dediğimiz sistemle birleştirilmesi sonucunda ortaya yaklaşık 10 günlük bir tatil çıkıyor ama aslında bu tatiller Kamu ve özel sektör çalışanları bakımından farklı uygulanıyor. Yani kamu çalışanları bu tatillerde idari izinli sayılıyorlarken, özel sektör bu birleştirmeye ve tatil olmayan günlerde çalışıp çalışmayacağına kendi karar veriyor.
Bu durumda özel sektör birleştirilen günlerde çalışanlarına izin vermeyip onlardan çalışmalarını isteyebiliyor. Çalışmadıklarında ise ücretlerinden kesintiye gidebiliyor veya onları borçlandırıp kendilerinden ileride telafi çalışması yaparak bu borçlarını ödemelerini isteyebiliyor.
Gerçekten de 4857 sayılı iş yasamızda yer alan telafi çalışması kavramı 64. Madde ile düzenlenmektedir. Buna göre işçiye telafi çalışması yaptırılabilecek haller şunlardır;
Zorunlu nedenlerle işin durması,
Ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması, tamamen tatil edilmesi,
İşçinin talebi ile kendisine izin verilmesi halleridir.
Görülebileceği gibi yasa maddesinin 2. bendinde açık bir biçimde bayram ve genel tatillerde işyerlerinin tatili uzatması durumundan söz edilmektedir. İşverenler aslında işçilerine verdikleri izin karşılığında telafi çalışması yaptırmak suretiyle borçlarını ödemelerini sağlayabilmektedirler.
Buna karşın uygulamada sıkça karşılaşılan telafi çalışması yaptırmak yerine uzatılan bu tatillere karşılık olarak işçilerin yıllık ücretli izin haklarından kesinti yapılmasıdır.
Oysaki işçilerin yıllık ücretli izin hakkını düzenleyen 56. Maddesinde açık bir biçimde aşağıdaki ibare yer almaktadır.
İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez.
Bu açık hükme karşın işçilerin yıllık ücretli izinlerinden kesintiye gidilmesi yoğun bir biçimde sürdürülmektedir.
Şimdi dilerseniz yazımıza başlık oluşturan konuya değinelim;
Öncelikle dinlenme hakkı Anayasal bir haktır ve bu haktan vaz geçilemez. İş yasamızda işçiye tanınan yıllık ücretli izin hakkı da bu temele dayanmaktadır. Yasa koyucu yıllık ücretli izin hakkının korunması amacı ile yönetmelikle çeşitli ilkeler getirmiştir. Örneğin yukarıda sözünü ettiğimiz yıl içinde verilen çeşitli izinlerin yıllık ücretli izine mahsup edilememesi buna bir örnektir. Bu konudaki diğer bir önemli ilke de şüphesiz ki Yıllık ücretli iznin bölünmezlik ilkesidir. Ancak İş yasamızda işverenlerin talepleri doğrultusunda son dönemde meydana gelen esneklik uygulamaları yıllık ücretli izin hakkının bu önemli ilkesinde değişikliğe yol açmıştır.
Şu an yürürlükte olan 4857 sayılı İş kanunundan bir önceki yasa olan 1475 sayılı İş kanununda ilgili madde aşağıdaki gibidir:
Ancak 49 uncu maddenin (b), (c) fıkralarında gösterilen izin süreleri tarafların rızası ile bir bölümü 12 günden aşağı olmamak üzere ikiye bölünebilir.
2003 yılında değiştirilen ve 1475 sayılı iş yasasının yerini alan 4857 sayılı yasa ise maddeyi şöyle düzenlemektedir;
Ancak 53. Maddede öngörülen izin süreleri tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden az olmamak üzere en çok üçe bölünebilir.
Mevcut yasaya ise 2016 yılında getirilen bir değişiklikle şu ibare eklenmiştir.
Ancak, 53 üncü maddede öngörülen izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde kullanılabilir.
Yapılan değişikliklere bakıldığında temel amacın işçinin yıllık ücretli izninin bölünmezlik ilkesini esnetmek olduğu son derece açıktır. Bu sayede işçilerin yıl boyunca aldıkları günlük izinler karşısında işverenler kendilerinden yıllık izin dilekçesi alarak bu süreleri yıllık izin hakkından mahsup edeceklerdir. Böylece yukarıda belirttiğimiz İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez. İlkesinin de bir hükmü kalmayacaktır. Geçen yıl yapılan değişikliğin yönetmeliğe şimdiye kadar yansıtılmaması ve bu uzun bayram tatili arifesinde yönetmeliğin apar topar yayınlanması da ayrıca manidar. İnsanın aklına ister istemez 10 günlük tatil yapanların yıllık izinleri tırpanlanacak düşüncesi geliyor.