24 Ocak 1993te öldürülen Uğur Mumcunun ardından çok şeyler söylendi, yazıldı, çizildi ona dair.
Kıyımının 23.yılında Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı, 23. Adalet ve Demokrasi haftası düzenlemiş. Bu hafta kapsamında bir de dinleti (müzisyen Emre Yavuz) yer almış. Bu dinletide yer alan parçalardan biri, J.P. Rameaunun Les İndes Galantes (Yürekli Kızılderililer) adlı balesinin Vahşiler adlı bölümü (Rondosu)
İsterseniz, bu müzik eşliğinde bakabilirsiniz, Uğur Mumcunun cenazesinden bir kare olarak aşağıdaki fotoğrafa. (Ben de bu karede bir yerlerdeyim ama kim bilir neresinde?)
Aslında keşke, Vivaldinin Dört Mevsimi de olsaydı dinletide. Neden mi? Uğur Mumcu, 1984te yolu Londraya düştüğünde, BBCde Nuri Çolakoğlunun yaptığı bir söyleşiye konuk olmuş. Bu söyleşi izlencesinde müzik olarak ne çalınabileceği sorusuna Vivaldiden Dört Mevsim demiş.
Bu söyleşide Uğur Mumcu, 20 yıl, 25 yıl önce Yön Bildirisine imza atıp, kalkınmanın devlet eliyle olacağını söyleyen asistanın daha sonra holding profesörü olmasını eleştiriyor, bunun o kişilerin geliriyle açıklanabileceğini vurguluyor. (http://www.farklibirbakis.com/bbc-turkce-arsivinden-ugur-mumcu-kendini-anlatiyor/)
Uğur Mumcunun ekonomi gazeteciliği bağlamında bir üniversite tezi olarak incelenmesinin anlamlı olacağını düşünüyorum. Uğur Mumcu kalitesinde olmasa da araştırabildiğim kadarıyla böyle bir çalışmaya rastlayamadım. Böyle bir tez çalışmasına öncülük yapmak, kışkırtmak amacıyla bu konunun peşinden küçük bir gezintiye çıkalım.
İlk durağımız, Liberal Çiftlik olsun. İlk yazıda G.Orwellin Hayvanlar Çiftliği adlı yapıtından esinle Liberalizm çiftliği ele alınır. Büyük Reis ve yöneticiler domuzdur (Pink Floyd topluluğunun Animals albümüyle okuyun bu kitabı, çok iyi uyar).
Kitapta sosyal direkler (sınıflar) üzerine yazılanlarda ANAP döneminde popülerleşen orta direk kavramı hicvedilmiş.
İkinci durağımız Tarikat Siyaset Ticaret. AKPnin bir seçim afişinde A.Menderes-T.Özal-R.T.Erdoğan üçü biryerdesi vardı, anımsayacaksınız. Kitabın adı bu üçlünün ortak tanımı gibi değil mi? Şu yazılar bugün için ne denli önemli: Hukuk güvenliği, Güdümlü liberal, CIA parmağı, Sivilleşme, MİT ve görevi, Trilyonun hesabı, Aslanlı kapı.
Üçüncü durağımızda Bütün Yazıları adlı seriden dört kitap var: Devlet Modası Tek Yol Özal (No.22), Yabancılaşma, Kenanizm, Özalizm (No.34), 24 Ocak Anayasası (No.19), Ortadirek Türküleri (No.21). Bu kitaplardaki yazıların ortak vurgusu şu: Uluslararası büyük sermaye merkezlerinde liberalizmin yeni dalgası (neoliberalizm) için belirlenen Friedman modeli de denilen, ülkeyi sadece (sıkı) para politikasıyla yönetmek için seçilen ülkelerden biri de Türkiyedir. Bunun için IMF patronajında seçilen memur TÖ, parti ANAPtır. Ancak bu işe koyulmak için bir askersel yönetim (Kenanizm-12 Eylül) ve bunun için 24 Ocak neoliberal kararlarına uygun bir Anayasa (24 Ocak Anayasası) gerekliydi. Yapılan işler kısaca bu adımlardır. O günden beri halka 24 Ocak ninnileri dinletilegelmektedir.
Orta Direk Türküleri adlı kitaptaki Aynı kök, Yabancı model ve Yeni düzen yazıları bugünü anlatıyor ama kanımca Nükleer Tehlike yazısı ile Uyanalım yazısı okunmadan olmaz.
Dördüncü durağımızdaki kitaplar Bomba Davası ve İlaç Dosyası, Mobilya Dosyası. Tarihimizde bomba davaları ünlüdür. 12 Mart dönemindeki Bomba Davasının ardılı da Ümraniye bombaları ile başlayan sözde Ergenekon davasıdır, bilirsiniz. İkisi arasındaki senaryo benzerlikleri çok ilginç. Bu iki kitapta ilaç sektörü ve mobilya sektörüyle ilgili derin değinmeler var.
Altıncı durağımız Silah Kaçakçılığı ve Terör. Kitapta birçok gerek yerli aktörler örnekse İ.Telemen, Uğurlu, K.Bayhan, H.Kahraman ve yabancı aktörler örnekse A. Kaşıkçı vd. yer alıyor.
Yedinci durağımızda iki kitap var: Petrol Bekçisi, Türk Memet Nöbete. Kitapların ortak noktası, uluslararası para spekülatörü G.Sorosun dediği gibi en önemli dışsatım kalemimiz görülen Türk askerine Beş Deniz Bölgesi ve giderek Afrika (GOKAP projesini anımsayınız) emperyalist ekonomi-politik çıkarlar (petrol başta olmak üzere) amaçlı profesyonel savaşma işgörenliği, eşdeyişle lejyonerlik düştüğünün köklerini anlatması. Türkiyede füzelerin konumlandırıldığı günümüz açısından çok öğretici iki kitap!
Elbette başka duraklar da mevcuttur, ama dediğimiz gibi bu konu başlı başına bir tez konusu.
Çok ön(uz)görülü bir araştırmacı-yazarmış Uğur Mumcu. Bu tür aydınlar, unutulunca ölürler, bombalanınca değil. Ne demişti Uğur Mumcu: Vurulduk ey halkım unutma bizi. Onu unutmadık, unutmayacağız, öyle değil mi?
Not: Ulusal Kanaldaki Geçim ve Tutum izlencemizin 24.1.2013 Perşembe, saat 18.00deki bölümünde işbu yazı konusunu işlemiştik Cumhuriyet Gazetesinden Sn. Özlem Yüzak ile. Belki sanal ortamdan ulaşıp izleyebilirsiniz.