Seçimlere doğru Türkiye'de toplumun belirli katmanlarına, özellikle de Alevilere, onların örgütlerine sistematik biçimde baskılar, saldırılar artmış bulunuyor.
Aleviler, zaten yüzyıllardır ayrımcılığa, kıyıma uğramış, inançları haksız biçimde kabul görmemiş bir toplum. Yakın geçmişte Gazi'de, Çorum'da, Sivas Madımak ve Maraş’ta yapılan katliamları, kıyımları unutmak mümkün mü? Ve bu zulümler 2022 yılında dahi yeniden gündemde. Alevilere karşı girişilen ve girişilecek her saldırı ve katliamın hesabı ilerde ülkeyi şu an yönetenlerden sorulur.
Irkçı, radikal dincilerin oylarını almak için bunlar yapılıyorsa durum daha da vahimdir. Her muhalif, ötekileştirilmiş insanımız da bilir ki kaostan beslenen bir sistem var Türkiye’de. Haksızlıklara karşı çıkan, itirazı olan herkes her zaman ezilmiş, yok edilmiş, onlara her zaman olduğu gibi saldırılmış, sindirilmek istenmiştir.
Bu saldırıları bilen, buna susan, önlem almayan ya da önlemeyen, durdurmayan herkes bundan sorumlu sayılır dostlar.
Toplumun en uygar, çağdaş, paylaşımcı, hümanist, sevgi odaklı ve insan merkezli inancına, kültürüne karşı yapılan saldırılar insanlık suçudur. İnsan bu kadar vicdansız olmamalı. Yazıktır, günahtır yapmayın, yaptırmayın bunları ‘‘efendiler‘‘. Aleviler eşit vatandaşlık haklarını bile alamadan hangi sorumluluklarını yerine getirmiyorlar bir söyler misiniz?
Ülke kurulurken Çanakkale‘ de verilen kurtuluş savaşında bizim de direkt aileden büyüklerimiz orada can verdi, hakka yürüdü. Aleviler vergi vermiyor mu, klasik olacak belki ama askere gitmiyor mu? Nerede yanlış yapıyorlar bir söyleseler de biz de bilsek!
Herkes bilmeli ki Alevilere yapılan bu çirkin saldırılar, ülkenin krizden çıkmasını, kötü gidişatı durduramaz, ekonomik sorununu örtmez. Bunlarla gündem de değişmez.
Olsa olsa bu saldırılar ülkedeki kamplaşmayı daha da artırır, ülkeyi kaosa sürükler. Anımsayalım lütfen 90’lı yılların ortasında Avrupa’nın göbeğindeki koca Yugoslavya etnik ve dinsel nedenlerle çıkan iç savaşta altıya bölündü, onbinlerce insanını kaybetti. Türkiye’yi yönetenler, ülkeyi yeniden dizayn etmeye çalışanlar bundan önemle ders çıkarmalılar.
Çıkarmazlarsa mazallah ülke parçalanırsa saldıranlar saldırılanlarla birlikte Sofya’nın, Almanya'nın, Avusturya’nın çöplüklerinde, mülteci kamplarında buluşurlar.
Alevi canlara bu saldırılanların akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara'daki Cemevine ve Hacı Bektaş'a ziyaretlerini de anlamak ve samimiyeti görmek için beklemek lazım. Alevilerin taleplerine verilecek cevaplarda, yaparlarsa yeni yasal düzenlemelerle bunları göreceğiz.
Yıllardır Türkiye'de en konforlu şey Alevilere saldırmak. Bu iklimin değişmesi lazım artık. Hiçbir kesim Aleviler kadar acı çekmedi Türkiye’de. Kürtlere, azınlıklara, tüm diğer demokrat, muhalif, seküler cumhuriyetçi kesimlere yapılanları da elbette unutmuyoruz.
Bu zihniyetin, Alevilere, Bektaşilere yönelik nefretleri, kinleri, öfkeleri hiç bitmemiş görünüyor. Bu yönetimler iktidarda kalırsa hiç de bitmeyecek. Ama unutulmamalı ki Aleviler de katliamlarla sınanmış, dirençli, zalimlere biat etmeyen bir toplum. Ve despot iktidarlara karşı bu mücadeleleri hiç bitmeyecektir, bu da böyle biline.
Tüm bu olumsuz gidişatta, kaderleri ortak olanların zulme karşı ortak ve birlikte mücadele etmeleri gerekiyor. Alevi olmayan ama uygar bir yaşam tarzına sahip laik, demokrat, hümanist insanların zalime karşı mücadele ederken zulme ortak olmamaları, Alevileri bugünlerde yalnız bırakmamaları gerekiyor. Çünkü susarlarsa sıra onlara da gelecektir.
Türkiye çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı bir toplum, bunu inkar etmek ülkeye zaman kaybettirmektedir. Toplum zorla dönüştürülemez.
Onların çoğu biliyoruz ki bu haksızlıkları kabul etmiyor, saldırıları kınıyor ama seslerini mutlaka yükseltmeleri gerekiyor. İşte bu dayanışma bu zulmün bitmesinde belirleyici olacaktır.