Bir 'Dünya Kültür Mirası' olan ve son 86 yıldır Müze olarak kullanılan, Bizans İmparatorluğu döneminde yapılan Ortodoksların kutsal Tapınağı, Kilisesi Ayasofya'nın (Hagia Sophia) Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ibadete açılması Almanya'da da büyük yankı yaptı.
Sıradan bir olay olmadığı için Almanya‘ dada hemen hemen her TV kanalı, Radyo ve yayın organı bu olayı manşetlerine taşıdı.
Frankfurter Rundschau adlı sol-liberal ulusal Alman gazetesi ve bir çok diğer Alman medya organı bu açılışı okuyucularına, izleyici kitlesine ‘"Bu açılış Laik Türkiye‘ ye karşı bir savaş çağrısıdır" başlıklarıyla ulaştırdı.
Yine Almanya'nın ciddi liberal gazetelerinden birisi olan haftalık Die Zeit gazetesi ise‚‘‘Elde kılıç ve Erdoğan'ın dualarıyla, imamın (Ali Erbaş-Diyanet İşleri Başkanı) tehditleriyle, dışarıda da tekbir sesleriyle Ayasofya tarihi Cuma namazıyla ibadete açıldı‘‘ notunu
düştü.
Alman devlet kanalı ARD‚ ‘‘Cumhuriyetin kurucusu Atatürk'ün Ayasofya’yı müzeye dönüştürmesi dinlerin barışı yönünde bir mesajdı. Erdoğan iç sorunlardan dolayı gündem değiştiriyor, kaybettiği muhafazakar oyları geri kazanmayı hedefliyor ‘‘ dedi.
Avrupa kamuoyu ve medyasındaki genel kanı Erdoğan'ın Türkiye‘ de İslamı siyasileştirdiğini, toplumu kutuplaştırdığını, ülkeyi uygar dünyadan kopartarak Türkiye'nin geleceğini kararttığı yolunda.
Yine Alman yorumcular Türkiye'nin çok dilli çok kültürlü, çok inançlı bir ülke, özellikle göçmen Türkiyeli işciler nedeniyle Almanya ve tüm AB ülkeleri ile çok kapsamlı tarihi, ticari, kültürel ve insani ilişkileri olduğunu belirtirken Ayasofya'nın Hristiyanlar özellikle de Ortodokslar için manevi olarak ne kadar önemli olduğunun bunların unutulduğuna vurgu yaptılar.
Ayasofya her yönüyle İstanbul denince akla ilk gelen yerlerden birisi olup Dünya kültür mirası seçilmiş bir anıt, yapıttır. Elbette Türkiye toprakları üzerindedir ve oranın kullanılması, işletilmesi konumu önce Türkiye‘ ye sorulmalıdır. Ama özel müze konumu korunarak Türkiye toplumunun hoşgörülü bir toplum olduğu mesajı verilebilirdi.
Açılışta ülkenin kurucu kadrolarına, kurucusuna tartışmalı lanet okumalar esas amacın başka bir şey olduğunu göstermiştir. Bu gibi tahrikler, saldırılar, sataşmalar toplumu daha çok gerer ve önce AKP ye sonra ülkedeki sosyal ve toplumsal barışa zarar verir, insanlar arasında derin uçurumlar oluşturur.
Ayasofya'nın ibadete açılması da AKP'nin hızlı oy kaybını önleyemeyecektir. İnanın ülke insanın gündemi ülkeyi yönetenlerinkinden çok farklı bilmem bunlar bunun hala farkında
değiller mi?
Ülkenin gündeminde pandemi, ekonomik kriz, Kürt sorunu, inanılmaz kutuplaşma, hukuksuzluk yolsuzluk, ölüm oruçlarında ölen müzisyenler, yine ölüm orucuna yatan avukatlar, hapislerde yatan suçlulukları (tam) ispatlanamamış gazeteciler, siyasetçiler, aydınlar, yoksulluk, kadına şiddet, kadın cinayetleri, düşük maaş, geçim sıkıntısı, sağlıksız beslenme, tatil yapamama, dinlenememe kredi borcu, özgürlüklerin kısıtlanması, sosyal medyaya getirilecek yasaklar, umutsuzluk ve tüm bunların getirdiği stres var.
Komşularla problemler , Libya'ya kadar uzanan sıkıntılı dış politikalar, AB ile sorunlar var.
ABD ile Rusya arasındaki gelgitler. Dolar, altın, euro almış başını gidiyor. 500 ürüne ek vergi gelecekmiş. İşsiz sayısı çığ gibi büyümekteyken, Ayasofya ibadete açılsa ne olur ki?
Bugün Türkiye‘de binlerce yetişmiş genç, akademisyen Avrupa‘ya, gelişmiş batılı ülkelere gitmek istiyor.
Çünkü acı ama gerçek Türkiye'den umutlarını kesmiş bu insanlar. Bu gençler ülkeyi terk ederken medyada görüyoruz bunlara paralel olarak kendi yandaş genel müdürlerine çifte çifte maaşlar veriliyor.. Büyük adaletsizlik resmen.
Ayasofya'nın ibadete açılışının uzun vadede Türkiye‘ ye ve insanına hiç bir getirisi olmayacaktır. Tam tersi bizimle Hristiyan - Batının arasını dahada açacaktır.
Bunu uzun vadede herkes hissedecektir. Almanya'daki insanlarda Ankara ve İstanbul'dakiler de.
Avrupalılar Osmanlının ismini duyduğunda zaten ateşli sıtma geçiriyorlar. Avrupalıların bir kesiminde Türklere karşı Osmanlı dönemindeki fetihlerden dolayı belkide haklı
olarak geçmişten kaynaklanan inanılmaz bir nefret, kızgınlık var.
AKP şimdi Ayasofya'yı müzeden Camiye dönüştürerek bu tip batılıların ekmeğine yağ sürmüştür.
Avrupa'da Türk ve Türkiye düşmanlığı dahada artacaktır.
Rahmetli eski SHP'li Dışişleri Bakanı İsmail Cem Almanya‘da yıllar önce verdiği bir panel sonrası gittiğimiz Restoranda grupla sohbet ederken konu AB ile görüşmelere geldiğinde biz ona AB Türkiye‘ ye neden bu kadar zorluk çıkarıyor diye sorduğumuzda‚‘ ‘Onlar şu an 500-600 yıl önceki Osmanlı fetihlerinin rövanşını bizden alıyorlar" demişti.
Avrupa'ya meydan okuyabilmeniz için onlardan her konuda daha güçlü kuvvetli büyük ekonominizin yetişmiş insan kaynaklarınızın, markalarınızın, buluşlarınızın olması lazım.
Onlarla rekabet edecek insanlar yetiştirmen lazım.
Bu İmam Hatip Liseleri ve eskimiş tekçi, inkarcı eğitim sistemiyle olmaz. Ayrıca sadece Almanya'daki Diyanet'e yani DİTİB'e bağlı 900 Cami varmış.
Almanlarda şimdi karşı misillemeye başlarlarsa yada yeni Cami yapımında arsa, izin vermezlerse, Türk malları boykot edilirse Türkiye'ye turistler gelmezse ne olacak?
Din bir çok insan için sosyal bir realite olgu olabilir. Buna da saygı duyarız ama diğer inançları ve mezhepler unutulmaz ve onlara saygı gösterilir devlet eşit hizmet götürürse.
Ayasofya işsizliğe çözüm olacaksa, Hristiyan batıyla aramızı açmayacaksa, Türkiye'de toplumsal ve sosyal barışı, tesis edecekse eyvallah.
Ama bu açılış sadece ismi, kırıntıları kalan seküler- laik cumhuriyete ve kurucularına meydan okumaysa, onlara saldırıya dönüşecekse diğer inançları, mezhepleri yok sayacaksa, hilafet için zemin hazırlama, gündemi değiştirmeyse amacına hizmet etmez ve asla yığınlarda kabul görmez hatta AKP'nin kendi seçmeninin bir bölümünde bile.
Türkiye'nin yönü her zaman uygar dünya olmalıdır. Avrupa, Batı bizi dışlasa, tepeden baksa bile.
Ortadoğu Arap coğrafyaları kan gölü, oralarda cehalet diz boyu, insan-kadın hakları yerlerde .
Türkiye'nin çağdaş uygar insanları ülkelerinin bir İran, Pakistan, Afganistan olmasına asla müsaade etmez.
İktidar ne yapıp edip bu Ayasofya hamlesiyle muhalefeti uyutup psikolojik üstünlüğü sağladı.
Ana muhalefet bir an evvel yeni ve demokratik bir Türkiye programıyla tüm muhalefeti bir araya getirip alternatifler sunmalı. Yoksa bir sonraki adım belki de hilafet ilanı, harf devriminin kaldırılması ve yada Libya olacaktır.