Son yıllarda çocuk taciz ve tecavüzleri, kadın cinayetleri almış başını gidiyor.
Türkiye’de ve dünyada hemen hemen her gün savunmasız, suçsuz masum çocuklara ve kadınlara yönelik bir şiddet, bir cinayet yada vahşi bir tecavüz haberi duymaksızın gün geçmiyor.
Resmen tüyler ürpertici bu haberlerle sarsılıyoruz. Genç, yaşlı , evli, bekar, yerli yabancı fark etmiyor, herkes bundan bir türlü bu acımasız şiddetten nasibini alıyor.
Helede en acısı şu son günlerde kaybolup cesetleri bulunan tecavüze uğramış zavallı çocuklardı.
Çocuğa kötü muamele denince aklımıza ilk gelen şeyler fiziksel, seksüel ve psikolojik açıdan çocuk istismarıdır. 18 yaşından küçük olanları ihmalde bu kategoriye girer. Bu her ne kadar dehşet bir şey de olsa tüm toplumlarda ,Avrupa’nın bir çok ülkesinde , Batı toplumlarında bile olan bir şey. Çocukların, tacize, tecavüze uğraması hatta dünya sağlık teşkilatının verilerine göre küresel bir problem.
Bir çok taciz olayında çocuğun yetişmesinden sorumlu kişi yada kişilerin psikolojik rahatsızlığı, alkol yada uyuşturucu bağımlısı, sabıkalı olması, hapiste yatması, aile içi şiddet ya da bu kişilerin ayrılmış ailelerden olması. Önemli rol oynar.
Ağır taciz ve tecavüz olayları ortaya çıkarken, çocuk koruma kurumları tarafından bilinirken, bazen yıllarca süren cinsel istismar ve sapıklıklar gizli kalıp gün ışığına çıkmayabiliyor.
Bu endişe verici, tüyler ürpertici gelişme artık Avrupa’da çok ciddiye alınıyor ve bir dizi önlemler kataloğu hazırlanıyor. Uzmanlar ve yetkililer alışagelmiş önlemlerin yetmediğini görüp çocukları korumak, tacizleri, tecavüzleri önlemek için taleplerini en sesli tonla dile getiriyorlar.
Dünya sağlık teşkilatının(WHO) Avrupa ayağı çocukların hayatlarını çalan, karartan tecavüz olaylarının önlenmesine çok önem veriyor .
Bu konuda politikacılara, karar verici devlet kurumlarına, STK’lara işin pratiğinde olanlara ve aktivistlere önemli görevler düşüyor.
Çocuk tecavüzlerinden dolayı Avrupa’da her yıl 15 yaşın altında olan ve ölüm nedeni hepsinde tecavüz gösterilmese de 850 çocuk ölüyormuş. Çocukların % 13’e yakını tacize ya da tecavüze uğrıyormuş. Bunların %8’i kız, yaklaşık % 5’i de erkek çocuklarıymış. Bu çok büyük bir rakam.
Dünyada ‘tecavüz ve taciz’ olaylarının, kadına karşı şiddet ve cinsel saldırıların en çok yaşandığı 10 ülke şunlarmış:
1.Etiyopya
2. Hindistan
3.Kanada
4. İsveç
5. Sri Lanka
6. Güney Afrika
7. Fransa
8. ABD
9. Almanya
10. İngiltere
(Kaynak: Haber Self)
Bu ülkelerin çoğu batılı, medeni , refahın yüksek olduğu ülkeler. Teknoloji ilerlerken insanlık geriliyor gibi geliyor bana. Avrupa’daki örf ve adetler şark toplumlarından çok farklı.
Örneğin ister kadın ister erkek, ister Alman, ister Türkiyeli olun burda tanımadığınız bir çoçuğu sevmek isteseniz onun saçını okşamanız, sarılmanız hiç hoş karşılanmaz. Hele hele öpmek cinsel taciz olarak anlaşılır. Bırakın bunu, Almanların çocuklarını veya sokaktaki köpeğini bile sevmeniz yadırganır.
Buna rağmen buralarda bu kadar tacizi, tecavüzü anlamakta zorluk çekiyor insan. Avrupa’daki sanayi toplumları bireyselliği ön plana çıkaran toplumlardır. Bunun iyi yanları elbette vardır ama insanlar müthiş yalnızlar burda. Anonim bir yaşam var. Türkiye’deki sosyal kontrollü, mahalle baskılı yaşamın tam tersi yani.
Bir Alman arkadaşım anlatmıştı bana...İskandinavya’da yeni doğan ya da doğum günü olan çocuklara anne, baba yada yakınları hediye olarak müzik aleti hediye ederlermiş. Nedeni ise devamlı kapalı hava, evde kalma ve sıkıntılı komşuluk ilişkileriymiş. Yani burda kimse kimsenin ne yaptığını fazla bilmez. Onca sosyal faaliyete rağmen genelde hep evdedir Almnalar ve evleri kutsaldır. Kapı önünde sokakta uzun uzun sohbet ederler ama randevusuz, plansız evlerine çaya, kahveye kimseyi davet etmezler.
Ben yalnızlığın insanlar-kişiler arası iletişimde önemli bir rol oynadığına inanıyorum. Evet yalnızlık evrensel bir olgudur ve her yalnız insan şu olacak diye bir kural kavram yoktur. Ancak bu yalnızlık düzeyi travmatik boyutlara ulaşmışsa, kişi demokratik bir aile ortamında yetişmemiş, kişisel bozuklukları varsa, asosyalse o birey cinsellikle ilgili ihtiyaçlarını gidermede zorlanıyor yada beceremiyorsa kendisine göre daha ‘’ güçsüz, savunmasız, küçük insanlara, çocuklara ya da karş cinse kadınlara yönelebilir. Taciz ve arından tecavüz eylemlerine başvurabilir. Bunu yapılan araştırmalar söylüyor ve bu şimdi söylediklerim ilk etapta Avrupalıların bir bölümü için geçerlidir bilmenizi isterim.
Türkiye’ye dönüp bakacak olursak durum daha da kötü. Kendisine müslümanım diyen insanların vakıflarında toplu tecavüzler yaşanıyor hemde erkek çocuklarına.
Bu son cinayetle biten çocuk tecavüz olayları kadar duyarsız, tepkisiz kalan toplumun halide yürekler acısı. Toplumsal tepki eşittir ‘Linç’ olamaz. Çünkü insanlar konuya olan duyarlılığını yitirmiş durumdalar. En dehşet tecavüz olayının bile üzerinden bir kaç gün geçince çok şey unutulup gidiyor.
Bilişim çağında yaşıyoruz evet ama internet kültürünü iyi anlamak onu iyi kullanmak lazım. Bilgiye ulaşırken şiddetin sarmalınada düşebiliyor insanlar. Özellikle çocuklarımızı internette çok sakıncalı şiddet oyunlarından uzak tutmalıyız.
İnternette de cinsel şiddet var. Ordan da insan ilerde davranışlarına yansıyacak her kötü şeyi rahatça dört duvarı arasında kimse tarafından rahatsız edilmeden öğrenebilir.
Şiddet ve cinsel saldırganlık asla günlük yaşamımızın bir parçası olmamalıdır.
Tecavüz ve tacizin azalması, kaybolması için devleti yönetenlerin bu konudaki açıklamalarıda son derece önemlidir. Siz “kadın herkesin içinde kahkaha atamaz, mini şort giymeseydi, hamile kadın sokakta dolaşamaz, kızın rızası var, örtüsüz kadın ya satılıktır ya da kiralıktır, kadın ve erkeğin eşit olması fıtrata ters derseniz’’ kızları, kadınları hatta çocukları hedef tahtası haline getirirseniz olmaz.
Devlet bu sapıklara, canilere karşı acımamalı, mutlaka hukuk kuralları içerisinde en ağır cezaları vermeli, “af” ile asla salıvermemelidir. Buna paralel olarak taciz, tecavüz ve cinsellik konusunda halkın mutlaka bilinçlendirilmesi gerekiyor. Buna okullarda bir eğitim programıyla başlanabilir.
Taciz, tecavüz, cinsel şiddetin birçok biçimi vardır. Ne yazık ki yaşanılan birçok tecavüz olayı taciz düzeyine indirgenip tecavüzcünün suçu hafifletilmekte bu da diğerlerini cesaretlendirmektedir.
Cinsel tacize ve kadın cinayetlerine bir kez daha “HAYIR” diyoruz!