Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti

Mehmet Tanlı

Ay sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya'ya belki de en zorlu gezilerinden birisini gerçekleştirecek.

Bu gezi konusunda Almanlar da buradaki Türkiyeliler gibi tamamen bölünmüş durumda.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 27-29 Eylül tarihlerindeki yaklaşan Almanya ziyaretini kamuoyunda, medyada değerlendiren bir çok siyasetçi ve Alman yetkili, "Erdoğan gerçekten zor bir dönemde buraya gelecek" diyorlar.

Geçen yıl Almanya ile yaşanan krizde Almanya ve Almanlarla ilgili ağır kaçan, Merkel ve diğer Alman bakanları Türk siyasetçilerine koydukları nedeniyle yasakları eleştiren ve "Nazi metodu" sözleri nedeniyle ve açıklamalarından dolayı Almanların çoğunluğu hala Erdoğan'a öfkeli.

Ancak "temelde tarihi, insani ve ticari ilişkilerimiz , hâlâ ortak çıkarlarımız var. Türkiye'yi ve burada yaşayan Türkiyelileri kaybetmeyelim” diyor Almanların bir bölümü.

Sol Parti, Birlik 90 Yeşiller Partisi yöneticileri ve duruşu solda olan gazeteci, STK yöneticisi, sanatçı yani diğer bir kitle ise bu görüşe karşılık olarak Erdoğan'ın Berlin'de kırmızı halıyla karşılanmasını istemiyor. Erdoğan'a diz çökmeyelim diyorlar. 

Resmi bir çalışma ziyareti olsun yeter diyor bu Almanlar ve muhalif Türkiyeli göçmenler.

Eski Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, Sol Parti Federal Milletvekili Sevim Dağdelen, 1 yıl Türkiye'de hapiste tutulan gazeteciler Deniz Yücel, Meşale Tolu ve her partiden bir çok Alman milletvekili, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Hüseyin Mat gibi Türkiye kökenli önemli çatı örgütlerinin başkanları ‘"Ülkesinde insan haklarını hiçe sayan, muhalif gazetecileri özgür medyanın çoğunu susturan ambargo koyan, muhalif gazeteci, aydın, sanatçı, iş insanını ve son kez de 3. Havalimanı'nda daha iyi çalışma koşulları talebi ile gösteri yapan ve bu nedenle tutuklandığı, hapise tıkıldığı bir ülkenin, devletin en tepe  yöneticisi özel muamele ve ilgiyi haketmiyor o nedenle asla  ödüllendirilmemeli" diyorlar.

Almanya'da şu an bir çok Alman ve Türkiye kökenli ve Kürt sivil toplum örgütü şimdiden Erdoğan'ı protesto hazırlıklarına başladılar bile.

Afrin harekâtı ve Erdoğanı genel bir protesto için Kürtler, Berlin'de bir miting yapmak istedi ama iki Almanya!nın birleşme günü etkinlikleri nedeniyle Kürt Federasyonu'nun bu talebi Almanlar tarafından reddedildi.

Erdoğan'ın Almanya gezisi programının detayları bilinmemekle birlikte aldığımız duyumlara göre Kuzey Ren Vesfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet ile Köln'de inşa edilen Diyanet'e bağlı büyük caminin açılışını da yapacakmış.

Merkezi Köln'de bulunan Almanya'daki en örgütlü gruplardan Alevilerin çatı örgütü olan Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABK) Erdoğan'ı Köln'de "Adaletsizliğe, baskılara dur diyoruz. Demokrasi, Özgürlük, Barış, Adalet istiyoruz’" sloganıyla protesto edeceğini kamuoyuna duyurdu. 

Eyalet Başbakanı Armin Laschet Erdoğanla birlikte Cami açılışıyla ilgili olarak "bu konuda hiç bir bilgim yok,  bana bir şey bildirilmedi" dedi. Laschet Almanya'daki Diyanet olan DİTİB'in imamları'nın casusluk yaptıkları iddiasıyla tüm ortak projeleri durdurmuş, ödenekleri kesmişti.

Şimdi Laschet'in aynı kurumun camisini Erdoğan'la açacak olması onu zor durumda bırakacaktır.

Şahsen onun yerinde olmak istemem.

Almanya'daki yeni çıkan yasalara göre yabancı devlet adamları Almanya'da artık hiç bir propaganda içerikli toplantı yapamıyorlar. Köln ve başka ziyaretlerdeki halkla buluşmalı programlarada yerel idareler karar verebiliyorlar.

Yine Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas , Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretini "Erdoğan'la konuşacağımız bir çok şey var gelsin" diyerek ziyareti savundu.

Oysaki SPD ( Alman Sosyal Demokrat Partisi)'nin tabanındaki insanlar partinin tepesindekilerden çok farklı değerlendiriyor bu kritik ziyareti.

Almanya'da bu geziyle ilgili olarak Almanların tüm (Parti) disiplinlerine rağmen partilerin tabanında çok büyük tepkiler var.

Parti yöneticileri bunu göz ardı edemezler. Bir konsens, uzlaşı bulmaya çalışıyorlar.

Tabandaki üye ve seçmenler ‘’  Türkiye’de hala tutuklu Alman vatandaşları var. "Onca siyasetçi, gazeteci, aydın hala hapiste, demokrasi rafa kaldırılmış kendi savunduğumuz evrensel haklardan değerlerden uzaklaşmayalım, inandırıcılığımız kaybediyoruz" diyerek hükümet yetkililerini, ev sahibi Alman Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier'i uyarıyorlar.

Zorlu geçmesi gereken görüşmelerle ilgili olarak fikir belirten 3. Grup ise  "Erdoğan Almanya'ya gelsin, onunla konuşulsun, Türkiye'ye düştüğü ekonomik krizde yardımda edelim ama ancak İnsan hakları, demokrasi konusundaki koşulları yerine getirmesi, içerde iddianemesiz tutulan muhalifleri salıvermesi  şartıyla’’ diyor.

Erdoğan Almanyaya elindeki üç kozla geliyor; Mülteci anlaşması, Almanya ile var olan önemli ticari ilişkiler, Türkiyenin önemli Jeopolitik ve Ortadoğudaki yeni konumu ve burada yaşayan 4 milyona yakın Türkiye'den göç etmiş insanların yarısına yakın kendisini destekleyen bir kitle.

Buna rağmen Alman tarafı kendi kamuoyundan gelen baskı nedeniyle görüşmelerde, masada Erdoğan'ı zorlayacaktır.

Almanya'da yaşayan muhalif Türkiyeli göçmenlerin bir kısmı ise ütopi yani hayalde olsa Erdoğan'ın Almanya ziyaretini onun siyasetindeki büyük bir değişimin başlangıcı ve Türkiye'de anti demokratik uygulamaların sonu olmasını diliyor. 

Biz de iki ülkenin arasının iyi olmasını diliyoruz. Ama bu iyilikten sadece firmaların, holdinglerin varlıklı sahipleri değil normal insanlar da faydalansın.

Yani ticari kazanç endeksli ilişkiler, kar ve mal satma hırsı, insan haklarının, basın ve fikir özgürlüğünün önüne geçmesin.

Örneğin; vize sorunu aşılsın insanlarımıza daha kolay Alman vizesi verilsin, Türkiye'deki demokratikleşme gerçekleşsin Türkiye, AB'ye alınsın. Türklerle, Kürtlerle Almanlar iyi komşuluk ilişkileri içinde yaşasınlar, ırkçılık, ayrımcılık, Türkiyeli göçmenlere ya da kurumlara saldırılar olmasın.

Bu dileklerle...

Aşk ile