24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri Türkiyenin belkide kaderini, yönünü belirleyecek.
İki Blok var şu an bildiğiniz üzere. Her iki Blokta birleştirilmiş güçlerle yani İttifaklarla katılacak seçimlere. Birisi seçimi kazanmak, diğeri ise kaybetmemek için gidiyor seçimlere.
Bu seçimde kim dost kim düşman, pardon rakip , saflar belli.
Allı, pullu, anlı, şanlı yandaş medyada bu dönemde önemli bir ahlak, karakter ve vicdan testinden geçiyor.
Bu yukarda saydığım değerler ancak hayatın , ülkenin, toplumun zor zamanlarında test edilir.
Bakalım o testi kimler, hangileri geçecek?
Testi geçen TV kanallarının, medya insanlarının, yöneticilerinin isminin önüne düzgün,dürüst, ahlaklı, erdemli, gibi sıfatlar olarak eklenecek.
Türkiyede şu anda seçim döneminde medyanın tutumu ülkenin daha doğrusu seçimin kaderini belirleyen en büyük faktörlerden birisi olarak görünüyor.
Şu ana kadar ama bu Ana akım Medyadaki TV Kanalları asla objetif, tarafsız ve adil değiller.
Gazetecilik abidesi, gerçekleri öğrenmenin güvenilir adresi, medyanın onur bayrağını elden bırakmayan kanalımız Tele 1 TV ve bir kaç kanalın dışında hepsi teslim olmuş, teslim alınmış durumda.
Eşitsizlik almış başını gidiyor. Yasalar çiğneniyor, müthiş bir aymazlık, keyfiyet var.
Hele bir devlet kurumu olan TRTnin durumu yürekler acısı, vergiler herkesten alınırken herkese eşit hizmet yok. AKPye 37 saat CHPye 37 dakika ekranlarını açıyor. HDPnin, İyi Partinin adı geçmiyor haber programlarında.
Oysaki CHPnin Adayı Muharrem İnce politikaya can verdi, renk kattı . Akşener de öyle. TVden izliyoruz...
Mitinglere gelenler son derece heyecanlı, coşkulu CHPnin Genel Seçimlerde Milletvekili Listelerinde yanlış aday belirlemesine, güçlü, çalışkan isimleri tasfiye etmesine rağmen.
Gözlemlediğimiz kadarıyla burasıyla asla kıyaslanamayacak şekilde tam Türk usulü bir seçim atmosferi var miting meydanlarında. Bazen vaat projeler anlatılıyor bazen de onlara göre (kötü) her şeyin baş suçlusu Batıya, dış dünyaya popülist göndermeler yapılıyor. Top yani taca atılıyor. Bazen de aynı sözler, konuşmalar tekrarlanıyor.
Muharrem İnce güzel bir savaş veriyor mütevazi ama cesurca.
Ama artık mitinglerinde Avrupadaki Türkiyelilere de bir şeyler söylemeli. Bunu burada yaşayan ama Türkiye ile kalkıp Türkiye ile oturan insanlar açıkça bekliyor.
Burda 1 milyona yakın seçmen var ve belki de burada verilecek oylar Türkiyedeki seçimlerin kaderini belirleyecek.
Fazla yüklenmek istemiyorum ama neden CHP burdan bir aday göstermez? Bir bilen varmı Allah aşkına? Onca yetenekli, kaliteli eğitimli arkadaşımız var. Bir Kenan Kolata neden şans tanınmaz. İnanılacak gibi değil.
HDP AABF Onursal Başkanı Turgut Ökeri aday göstermiş bence güzel bir karar, sağ Partiler ve AKPnin de burdan Avrupada bir yığın adayı var listelerde.
Neyse şimdilik susuyoruz. Kim ne derse desin bu sefer her şeye rağmen bu Millet İttifakıyla Türkiye de bir şeyler değişecek gibi görünüyor.
Ama AKP seçimi kaybetse bile yeni kurulacak hükümetin işi hiçte kolay olmayacak.
Çünkü ülkenin Adan Zye iyi bir restorasyona ihtiyacı var. Elbette bu da bir toplumsal uzlaşı ve kucaklaşmayla olur.
Başarılamayacak iş yoktur yeter ki insan istesin, işin başına uzman, eğitimli, donanımlı insanları getirsin, planı, projesi, yetişmiş insan gücü , koordine yeteneği olsun.
Tekrar İttifaklara , Birleşik Cephelere dönecek olursak. Bunlar böyle zor dönemlerde zaruridir. Hayat zaten bir uzlaşma, paylaşma sanatı değilmidir?
Türkiyede AKPye karşı kurulan Millet İttifakı Cumhuriyetçilerin, laiklerin, muhafazakarların, vicdanlı dindar akımların AKP hükümetinin yanlış ve tehlikeli politikalarına, devletin islamcı faşistleşmesine verdiği güçlü bir yanıttır.
Keşke bu İttifakın içinde HDP de olsaydı.
Madem Cumhuriyete , laikliğe çok boyutlu böyle saldırılar var, o zaman Cumhuriyetçilerinde koalisyonlar, ittifaklar oluşturma dışında seçeneği kalmıyor.
Tam ideal olmasa da bu Millet İttifakı AKPyi iktidardan indirmek için milyonların aradığı bir Toplumsal Alternatif olabilir.
Bugün Türkiyedeki kitlelerde siyasi krizlerden, savaş ve mezhepçi dış politikalarından dolayı sarsılan, istirarsızlaşan AKPye karşı derin bir hoşnutsuzluk var.
24 Haziran seçimleri Türkiyenin düzlüğe çıkması, uygar dünyadan kopmaması, Araplaşmaması, kan ve gözyaşı dolu bir Ortadoğu ülkesi olmaması ve aydınlık yüzü için iyi bir fırsattır.
Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Çünkü kaçan Balık her zaman büyük olur