Gündemin saat başı değiştiği Türkiyede, Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri 24 Haziranda yapılacak.
Bu aslında sürpriz bir gelişme ve erken değil aslında baskın bir seçimdir.
Son seçimlerdede olduğu gibi bu seçimde de iktidar partisi ile muhalif partiler MHP hariç eşit şartlarda yarışamayacaklar.
Yine bu seçimlerde de AKP, Erdoğan için Devletin tüm imkanları seferber edilecek. Kontrol ettiği medyayla insanlar tek yanlı bilgilendirilecek, her gün algı operasyonları yapılacak, varoşlarda makarna, tencere, kömür dağıtılacak.
Yani seçimleri kazanabilmek için her şey denenecek.
AKP yöneticilerinin haklarında yolsuzluk, rüşvet, Laik Cumhuriyet düşmanı uygulamaları, Anayasal sistemi islamcı bir cumhuriyete çevirmek istemeleri ve daha bir çok başka nedenlerle dolu iddialar var.
İktidardan düştükleri anda yargılanmak istemedikleri için seçimleri asla kaybetmek istemeyecekler.
24 Haziran seçimleri tüm bu olumsuz koşullara rağmen Türkiyenin demokrasi güçleri için büyük bir fırsattır.
Seküler-laik düşünceli, evrensel insan haklarını savunan sağcı, solcu fark etmez, çağdaş insanlar bu fırsatı kaçırmamalıdır. Çünkü halkın büyük bir kesimi tüm sosyal sınıflar, gruplar gidişattan, uygulamalardan hiç memnun değil ve baskılardan bıkmış, bezmiş durumdalar adeta burnundan soluyorlar.
Ortak bir mücadele ile kararlı biçimde ümitsizliğe kapılmadan inançla, sabırla tabanda ve tepede oluşturulacak birlikteliklerle seçimlerden pekala sürpriz sonuçlar ortaya çıkabilir, çıkmasıda gerekiyor.
Türkiyedeki siyaseti, devlet yönetme stilini insan haklarını, fikir beyan etme, medya özgürlüğü, üniversite gençliği, çalışanlar açısından buradakilerle kıyasladığımız zaman tüylerimiz diken diken oluyor sadece başımızı sallayıp üzülüyoruz.
Hukuk gibi baskı altındaki temel kurumların hali ortada . Adalet dağıtamayan bir hukuk sistemi devrede.
Sosyal , yazılı yada görüntülü medyada hakaret içermeyen , görüş belirten paylaşımdan dolayı insanlar hapse atılıyor. Burda izine giden insanlar vatandaşı olduğu, akrabalarının bulunduğu ülkeye sokulmuyor, hapse tıkılıyorlar.
Başta HDP Eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş olmak üzere suçsuz bir çok siyasetçi, gazeteci, aydın, sanatçı hapislerde çürüyorlar. Çocuklara tecavüz edenler, IŞİD militanları elleri kollarını sallayarak dışarda gezerken hemde.
Ülkede müthiş bir yoksullaşma var. Tarım, hayvancılık bitmiş.Bir kilo et 50-60 Lira. Ekonomide alarm zilleri çalıyor. Yoksul ile varlıklılar arasında var olan gelir dağılımındaki uçurumu yazmaya gerek yok artık herkes biliyor.
İyi eğitimli, insan gibi yaşamak, insan muamelesi görmek isteyenler artık Türkiyeden kaçıyorlar.
Şu an çok iyi, lüks yaşayan, ihale alan, ülkenin kaymağını yiyen bir avuç AKPli siyasetçi, bürokrat ve işveren çevreleri.
Türkiyede Muhalif olanlara yaşam şansı yok, onlar fikir belirtemiyorlar, yanlış giden hükümet politikalarını eleştiremiyor, yatırımcıysa ihale alamıyorlar, hep dışlanıyorlar, itibarsızlaştırıyorlar.
Muhalif medya keza yine öyle .Ya çoğu ( IMC TV, TV 10, Hayat TV, YOL TV ) kapatıldı , uydudan çıkartıldı illegal biçimde mallarına el kondu yada ayakta kalıp direnenler, onur mücadelesi veren Kanallar, Siteler, Gazeteler müthiş reklam ambargosu ablukası altındalar. Tele 1 TV gibi gerçekleri haykıran bir kanala firmalar Reklam vermekten korkuyorlar.
Bunun adı demokrasi olamaz. AKP bu nedenle müthiş yıpranmış durumda . Bakmayın siz yalaka medyanın haberlerine. Realite, gerçekler çok iç yakıcı, çok farklı.
AKP sayesinde ülkede kutuplaşmada had safhada, ülke ruhen ikiye bölünmüş bir durumda.
Tüm bu olumsuzlukara rağmen karamsarlık bir şey getirmez, koşturmak, inanılmaz bir eforla çalışmak lazım.
Türkiye insanı tam her şey bitti dendiği anda tarihte mucizeler yaratabilmiş, sürprizler yapmış halk kitlelerinden oluşuyor. 24 Haziran seçimleri çok şeye gebe ve sürprizler çıkabilir.
Türkiyenin AKP Hükümeti yüzünden yurtdışındaki itibarıda yerlerde sürünüyor. Ticari kazançları olmasa Batıda kimse Türkiyenin yüzüne bakmayacak.
Almanya da biliyorsunuz seçim bölgesi. Erdoğanın seçim çalışması için buraya yeniden gelmesi durumu Almanları fena halde endişelendiriyor. Almanya ile bu yüzden ilişkiler yeniden bozulabilir.
Tüm siyasi partilerden bu konuda yapılan somut negatif açıklamalar var.
Web.de adlı Internet sayfası-arama motorunun bu kounda yaptığı bir ankette katılımcıların yüzde 93ü Erdoğanı burada seçim çalışmalarında görmek istemiyormuş.
Almanyayla ilişkiler bozulmamalı tam tersi ilişkiler düzelmeli çünkü Ankaradan yapılan her negatif açıklama, Almanlara hakaretler, suçlamalar burda sokağa yansıyor vatandaşlarımıza dezavantaj getiriyor, onların dışlanmasını , ayrımcılığa uğramalarını artırıyor.
O güzel coğrafya daha güzel demokrat yönetimleri ve iktidarı hak ediyor. Seçimler sonrası olası bir iktidar değişimi hem yorgun,yıpranmış AKP için hemde ülke için çok iyi olacak.
Tam Demokratik, Laik ve Sosyal bir Türkiye için her demokrat, yurtsever insanımız Türkiyede ve burada yani Almanyada, Avrupada bu konuda bir şeyler yapmalıdır. Sadece internetten, sosyal medyada klavye mühendisliği yetmez, alanlara inmek, ailelere gitmek, derneklerde insanları mobilize etmek, Tele 1 TV mizi desteklememiz gerekiyor.
Coğrafya kader olmamalı. Türkiyedeki olası bir hükümet değişimi ve rahatlamanın Ortadoğuya, Balkanlara ve Avrupaya inanılmaz pozitif yansımaları olacaktır.
Ortadoğuda kanın durması için Ankarada mezhepçi bir dış politikası olmayan, o coğrafyada abi rolü üstlenen, adil, güvenilir bir hükümete acilen ihtiyaç var.
Türkiye halkları 24 Haziranda ortak vatan için birleşik güçleriyle Limondan Limonata yapmak zorundadır. Zor ama başarılabilecek bir durum var. Emeksiz yemek yok!
Ülkenin beyin ve yetişmiş insan gücü, tüm eksikliklerine rağman cumhuriyetin birikimleri bu zoru başarmaya müsaittir yeterki doğru bir öncülük ve ortak hareketle kitleler harekete geçirilsin.
Aşk ile...