Hergün şehit ve yaralı haberleri geliyor. Hem güvenlik güçlerimize mensup görevlilerimizi hem de sivil yurttaşlarımızı yitiriyoruz.
Ancak, şehitlerimiz, yitirilen yaşamlar iktidarın gündeminde değil.
Varsa yoksa, Musula yapılacak müdahale ve başkanlık sistemi...
Türkiye, komşuları ile sorunları giderecekken, herkesle sorun yaratma çabası içinde.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koalisyon güçlerinin Musulda yapacağı operasyonda Türkiyenin de olmasında ısrar ediyor. Erdoğan Konyadaki konuşmasında, Türkiyenin askerlerini çekmesini isteyen Irak Başbakanı İbadiyi de eleştiri yağmuruna tutarak adeta meydan okuyor.
"...Burada bir tuzak var, tuzak başka. Oyun bizim üzerimizde oynanıyor. Kusura bakmasınlar biz bu oyuna ne Suriyede ne de Irakta izin vermeyeceğiz. Biz PYD ve YPGye silah desteğini vermeye devam edeceğiz diyorlar. Yazıklar olsun. Senin NATOda ortağın PYD mi, YPG mi, Türkiye mi? Eğer Türkiye ise bizimle hareket edeceksin.
...Musul operasyonunda koalisyon güçleri içerisinde olmaya kararlıyız. Koalisyon güçleri Türkiyeyi istemiyorsa. B planımız devreye girer. O da olmazsa C planı devreye girer"
İyi de bu b ve C planı nedir?
Bir de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli durup dururken Başkanlık sistemine yeşil ışık yakan cümleler kurunca, şehitler, teröre kurban erdiğimiz insanlarımız unutuluverdi.
Adalet Bakanı ki, hukuk kurallarının uygulanması için çaba göstermesi gereken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, her şeyi unutup başkanlık sistemiyle ilgili şunları söylüyor:
"Bahçelinin sözlerinden sonra Türk siyasetine bu konuyu ele almak ve gereğini yapmak düşüyor. Fiili başkanlık durumu yok mu? İstediğiniz kadar yok deyin, var.
Sayın Bahçelinin bu konudaki fikrini önemsiyorum..."
***
Adalet Bakanı, yasalara aykırı bir şekilde başkanlık sisteminin fiilen yürütüldüğünü söylüyor, önlem alma gereği duymuyor, bu konuyu halkın huzurunun, refahının, güvenliğinin üstünde tutuyor...
Şimdi de şu sözlere kulak verelim:
"Hükümetin varlığının sebebi, memleketin güvenliğini, milletin huzur ve rahatını temin etmektir. Bütün memlekette gerçek bir güvenlik egemen olmalıdır. Millet, büyük bir huzur ve güven içinde içi rahat bulunmalıdır. Memleketimizin herhangi bir köşesinde halkın güvenliğini, devletin bütünlük ve huzurunu bozmaya kalkışanlar, devletin bütün kuvvetlerini karşılarında bulmalıdırlar."
Bu sözleri kim söylemiş diye düşünmeyin, bu sözlerin sahibi Türkiye Devletini, Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürkten başkası değil.
1923de yaptığı konuşmasında, milletin güven ve huzur içinde bulunması gerektiğine vurgu yapan Atatürk, bir hükümetin iyi olup olmadığını anlamanın yolunu da şöyle göstermiş:
"Bir hükümet iyi midir, fena mıdır? Hangi hükümetin iyi veya fena olduğunu Hükümetin varlığının sebebi, memleketin güvenliğini, milletin huzur ve rahatını temin etmektir. Bütün memlekette gerçek bir güvenlik egemen olmalıdır. Millet, büyük bir huzur ve güven içinde içi rahat bulunmalıdır. Memleketimizin herhangi bir köşesinde halkın güvenliğini, devletin bütünlük ve huzurunu bozmaya kalkışanlar, devletin bütün kuvvetlerini karşılarında bulmalıdırlar. anlamak için, Hükümetten amaç nedir? bunu düşünmek gerekir. Hükümetin iki hedefi vardır.
Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır."
Günümüze gelelim. Ve şu soruları soralım:
1. Milletin güvenliği sağlanabilmiş midir?
2. Millet huzur içinde yaşamını sürdürebilmekte midir?
3. Halkın güvenliğini huzurunu bozmak isteyenler karşılarında devletin tüm güçlerini bulabilmiş midir?
4. Halk, teröre karşı korunabilmiş midir?
5. Millet refah içinde yaşamakta mıdır, yoksa sıkıntı içinde midir?
Atatürke göre; bunları sağlayamayan bir iktidar görevini yapamayan, "fena" bir hükümettir.
Bir de Mustafa Kemal Atatürkün tüm ülkelerin saygı duyduğu şimdilerde göz ardı edilen şu sözü:
"Yurtta Barış, Dünyada Barış"
Bütün bunları, içte ve dışta barış ilkesini bir tarafa bırakıp, halkının refahını, güvenliğini,huzurunu sağlayamayan, başkanlık sistemi peşinde koşan, ülkeyi olağan üstü hal adı altında bir rejimle yönetmeye çalışan iktidara siz hala "iyi", "halk yararına çalışıyor" diyebiliyor musunuz?