AKP yine mi kandırılıyor?

Nahit Duru

Türkiye, 15-16 Temmuzda büyük bir tehlike atlattı. Bir grup Fetocu silahlı terörist ülkeyi felakete sürükleyecekti neredeyse..
Burada üzerinde durulması gereken bir konu da istihbarat örgütlerinin durumu. 
Bir Cumhurbaşkanı düşünün darbe girişimini eniştesinden öğreniyor.
Darbe girişimini MİT müsteşarı Genelkurmay Başkanına saat 16da bildiriyor, ama gereken ya geç yapılıyor, ya da yapılamıyor.
Bu bile anlaşılabilir, ancak, herkesin nefes alışını izleyen istihbarat örgütleri, Fetonun asker içindeki örgütlenmesini Nasıl göremedi. Göremedi ise rezalet, görüp gereğini yapmadı ise felaket...
Askeri istihbarat, özellikle kuşkulu gördükleri subay ve komutanlarla ilgili araştırma yapmaz mı, bir generalin bir astsubaya hocam demesinden kuşku duymaz mı? MİT askeriyeye dışarıdan müdahale olup olmadığını izlemekle görevli değil mi? Emniyet istihbaratının da olanı biteni görmek gibi yükümlülüğü yok mu?

Son günlerde, Askeri okullarla ilgili yeni planlar yapıldığı anlaşılıyor. İddia o ki, Fetullahçılar,  darbeciler buradan yetiştirilmiş. Bu ne kadar doğrudur tartışılır. Çünkü ifadelerden anlıyoruz ki, Fetocu çete elemanları, askeri okullara girmeden yapıya dahil edilip, bu okullara girişleri sağlanmış.

Şimdi gündemde olan. askeri okullar kapatılır, ya da B planına göre milli eğitime bağlanırsa ne değişir. 

Tekrar etmekte yarar görüyorum, bu Fetocu olan bu çocuklara, Askeri okula girmeden  kanca takılmış ve bu okullara girmeleri sağlanmış. Fetocuların kanca taktıkları  da yakın arkadaşlarına kanca takıp, "ağabeylerin" yanına götürmüşler. Tam bir saadet zinciri oluşmuş... 

Şimdi bu okullar MEBna bağlanır, ya da kapatılırsa ne olur?
Subay, astsubay nasıl yetiştirilir. Diyelim ki, sınavla alıp özel eğitimle, subay ve astsubay olarak yetiştirdiniz. 

Cemaatçi veya darbeci olmayacağının garantisi var mı. 
Tabii yok...
Çünkü,Feto darbe girişiminin ardında  en fazla personel Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinden açığa alınmadı, ya da lisansı iptal edilmedi mi?

Kaldı ki, Emekli Öğretmen Kıdemli Albay Candan Yıldızhanın gönderdiği bir ileti askeri okullarla ilgili önemli bir gerçeği açıklıyor:

"Askeri okulların kapatılacağı yönünde söylentiler var.
Toplum yine aldatılıyor....
Askeri okullar ister lise, ister üniversiter düzeyde olsun uygulanan öğretim programları yönüyle Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK onayına tabidir...
Hele hele lise düzeyindeki askeri okullarda sivil liselerdeki program alanları  ile tamamen aynı öğretim programları geçerlidir ve bu yine  MEB, Talim ve Terbiye Kurulu onayına tabidir... Askeri Meslek Yüksek Okulları ve Harp okullarında uygulanan akademik programlar da YÖK programları ile muadil olmak zorundadır ve yine YÖK onayına tabidir...
Askeri okullardan mezun öğrencilerin diplomaları bile Milli Eğitim Bakanlığı onaylıdır.

Bu okulların, Milli Eğitime doğrudan bağlı  eğitim - öğretim kurumlarından tek farkı; öğrencilerini ulus - vatan sevgisi ile, Atatürk Devrim ve ilkelerine inanmış, özümsemiş bir şekilde; üniter, demokratik, laik ve  hukuk devletine / Cumhuriyetine  bağlı birer yurttaş olarak yetiştirmeyi hala bir misyon olarak korumakta olmasıdır...

Bu misyon kimleri rahatsız ediyor ? 

Düşünün. Kuşkusuz sadece Fetullahçı terör örgütü mensuplarını değil, FETÖ gibi, küresel güçlerin birer maşası olmuş her örgüt ve yapıyı, bu maşaları ellerinde tutan her gücü rahatsız ettiği çok açıktır...

...Asıl değiştirilmesi gereken sistem Milli Eğitim Sistemidir. 
Asıl Milli Eğitim Sistemi askeri okullardaki bu eğitim-öğretim misyonu ile yeniden tanımlanmalıdır...
Bu karanlıktan çıkabilmenin ilk ve en önemli adımlarından birisi de budur. 
Yoksa, askeri okulların kapatılıp, Milli Eğitime devredilmesi gibi bir yaklaşım, gerçekçi bir çözüm değil, aksine içinde art niyetli hesapları barındıran bir tuzaktır. "
Emekli Öğretmen Albay Yıldızhan,  erkene alınmış Yüksek Askeri Şuraya bugünkü komuta kademesi ile gidilmesini de eleştiriyor ve " TSKnın yeniden dizaynının ve Askeri Okulların Kapatılmasının bu başarısız komuta kademesi eli ve imzası ile gerçekleştirileceği izlenimine yol açmaktadır." diyor.
Bu projeleri hayata geçirmeyi planlayanların defalarca düşünmesi ve ona göre hareket etmesi gerektiği inancındayım.
Bu konuda bir karar almaları, sonuçlarının acı olması halinde, "kandırıldık" diye ortaya çıkmalarına kimse inanmayacaktır.