İktidarın yetkili ağızı, hala Paşaya saldırıyor.
Amacı, ister Atatürk Havalimanına yapılan terör saldırısının, ister her gün gelen şehit cenazelerinin, her gün daha kötüye giden ekonominin, İsrail ile yapılan fiyasko niteliğindeki anlaşmanın, Rusyadan dilenen özürün üstünü örtmek olsun.
Bunu başaramayacaklar. Çünkü iktidar sona yaklaşıyor.
Gerçek İsmet İnönüyü günümüzde tanıyanımız var mı, varsa kaç kişi...
Paşayı, CHPde siyaset yapanların çoğunun tam olarak tanıdığından emin değilim. Paşa dönemini ağızlarına almaktan kaçınıyor CHPlilerin çoğu.
AKPlilerin, başka partilerde siyaset yapanların, İsmet Paşaya, ailesine saldırmalarını bile anlamak olası değil. Ya cehaletten, ya da bile bile kötülüyorlar Paşayı. Çoğu kez de Atatürkü doğrudan eleştirmek yerine, İnönü üzerinden vuruyorlar.
AKP içinde, İsmet Paşaya "dinsiz", "camileri ahır yaptı" diyen, her gün iftira üzerine iftira atan densizler ve Cumhuriyet dönemini zulum yılları diye niteleyen dönekler hala konuşuyor.
İsmet Paşayı savunmak bana düşmez, ancak doğruların anlaşılması için bir kaç konuya vurgu yapmakta yarar görüyorum.
Daha önce bu sütunlarda dile getirmiştim, Ankara Bükreş Sokaktaki Çankaya Merkez Camiini İsmet İnönünün yaptırdığını, halılarını eşi Mevhibe hanımın hibe ettiğini. Süleyman Demirel dahil, çok sayıda siyasinin bu camide Cuma ve bayram namazlarını eda ettiklerini...
Anlamayanlar, anlamak istemeyenler direnip duruyor.
Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz. Kim oruç tutar, kim tutmaz, bunu sorgulamak hiç kimsenin haddi de, hakkı da değildir. Ancak, bir iftirayı daha çürütmek için, Paşanın gerçek bir mümin, inanan olduğunu anlatan bir anıyı sizlerle paylaşmayı görev sayıyorum.
İsmet paşa aslında şeker hastasıdır. Oruç tutmaması gerekir. Ancak...
Gazeteci Teoman Yazganın "Örnek Bir Cumhuriyet Kurumu, Devlet Tiyatroları" kitabında büyük sanatçı, yönetmen, oyuncu, eğitimci Prof. Raik Alnıaçıkın anlatımından öğreniyoruz ki, İsmet İnönü oruç tutarmış.
Alnıaçık, paşa ile ilgili anısını şöyle anlatmış Yazgan kitabında:
"1967 yılında Ramazan, Aralık ayına tesadüf etmişti... 15.00 matinesine Mevhibe hanımla birlikte gelen İsmet Paşa oruç tutuyormuş. Şeker hastası olan İsmet paşa nasıl iftar açacağını düşünüyormuş. İftar saatinde birkaç bisküvi ile idare etmesine karar verilmiş.
Ancak İsmet Paşanın bir kaç saniye ağzını oynatmasının oyunculara saygısızlık olacağı düşünülerek, Mevhibe hanımefendi bize korumalar ile bizlere haber uçurdu:
İsmet Paşa bir kaç saniyeliğine orucunu açacak, ağzını oynatmasının sanatçılara karşı saygısızlık olacağından endişe ediyor. Anlayışla karşılamanızı diliyor.
Bu derece sanatçılara saygılı ve ibadetini gizli yapmak isteyen devlet adamlarını özlüyoruz."
Şimdinin siyasilerinin aklına çoğunlukla sanat, sanatçı denilince arabesk, halk ve Türk müziği ile popüler müzik seslendiren yandaşlar geliyor. Tiyatro ise bunların çok uzağında.
İktidarda olanların çocukları tesadüfen, tiyatroya gittiklerinde - kendilerini sinema salonunda sanıp- sakız çiğnemekten çekinmez, kendilerini uyaranlarla ağız dalaşına girmekten kaçınmazlar.
Sanattan anlamayan, din sömürüsü yapan, halkımızı "Allah ile kandırmaya" çalışanlar, bu ülkede müslümanların ibadet etmelerini, Kuranın Türkçe mealinin yazılmasını sağlayan başta Mustafa Kemal Atatürke, gerçek bir mümin olan İsmet Paşaya saldırmayı süründürüyorlar.
Din bezirganları, Atatürkü ve İsmet Paşayı istedikleri kadar karalamaya çalışsınlar, gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır.
Önemli not:
Bugün, önemli bölümü Alevi olan 33 aydınımızın, iki otel personelinin dumandan boğularak yaşamını yitirdiği gerici kalkışmanın, Madımak faciasının 23üncü yıldönümü... Yaşamını yitiren aydınlarımızı saygı ile anıyor, bu olayın sanıklarına kol kanat gerenleri, arka çıkanları lanetliyorum.