Aşık Veysel in ölüm yıl dönümü… Onu saygı ve özlemle

Nahit Duru

Aşık Veyseli ilk tanıdığımda Malatyada ilkokul 5inci sınıf öğrencisiydim.  Malatyadaki İstanbul Sinemasında verdiği konserde tanımıştım.
Veyselı konser sonrasında babamın odasında gördüğümde çok şaşırmıştım. Rahmetli babam Kemal Duru Malatya PTT Müdürüydü. Veyselin bir telefon konuşması yapması gerekiyormuş, o nedenle babamı ziyarete gelmiş.
1980lere kadar bir yerden  başka bir  ili, ilçeyi aramak kolay değildi. Şehirlerarası telefon görüşmeleri santral memureleri aracılığı ile yapılırdı. Ancak PTT Müdürü olunca saatlerce beklenmezdi. Veysel de babamın yanına bu nedenle gelmişti. Çocuk yaşta geçirdiği çiçek hastalığı sonucu nasıl kör kaldığını, dünyayı gönül gözü ile gördüğünü özetle şöyle anlatmıştı:
"Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven  teyzeye göstermeye gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe yakalanmıştım... Çiçek zorlu geldi. Sol gözüme çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan."

Yıllar sonra Ankarada Savaş Bağcan sayesinde bir araya gelmiştik.
25 Ekim 2016da yine bu köşede yazmıştım. Şimdi öztetleyeceğim.
Yıl 1967...
O gülerde, Ankarada Ruhi Su Bulvar Palasta; Esin Afşar ve opera sanatçısı Pekin Kırgız Hattuşaş gece kulübünde, halk ezgileri, türküler okumaktadır.
Tunalı Hilmi Caddesinde faaliyet gösteren başında,  tümü müzisyen Bağcan ailesinin en büyüğü dostum Savaşın bulunduğu  Kulüp Beethovende Barış Mançonun işi bırakmasının ardından, henüz şöhret olmamış bir genç, Cem Karaca sahne almaktadır.
Savaş ne yapıp edip Aşık Veyselin kulübünde sahne alması için çabalamaktadır. Onu Beethoven kulübe getirir. Cem Karaca sahneden inmiş yanımıza gelmiştir.
Savaş Bağcan ne düşündüğünü sorar Aşıka. Veysel, gece kulübünü çok beğendiğinden, hizmetin çok iyi olduğundan dem vurarak şöyle devam eder:
"Bu delikanlı, adı Cem değil mi? Büyük bir sanatçı olacak. Sesi, tarzı mükemmel. Türkiye bu sesi dinleyecek. Bu çocuğa sahip çıkın"
Savaş, Sezer, Sertel kardeşler, program yapma konusundaki düşüncelerini merak ederler. Savaş Bağcan, Veysele kulübe gelirken yolda, kabul ettiği takdirde vermeyi düşündükleri ücreti de söylemiştir.
Veysel teklifi şu sözlerle reddeder:
"Yeğenim, kulüp çok güzel, siz çok iyi insanlarsınız. Ancak kabul edemeyeceğim. Bak yeğenim, ben bu namıssız rakıyı hep mezeyinen içtim. Ama hiç rakı mezesi olmadım...
Rakı mezesi olmayan Aşık Veyselın Atatürkün ölümünden sonra yazdığı şiir de kendi gibi unutulmazdır:
Atatürke Ağıt
Ağlayalım Atatürke /Bütün dünya kan ağladı/Başbuğ olmuştu mülke/Geldi ecel can ağladı
Şüphesiz bu dünya fani/Tanrının aslanı hani/İnsi cinsi cemi mahluk/Hepsi birden ağladı
Doğu batı cenup şimal/Aman tanrım bu nasıl hal/Atatürke erdi zeval/Amir memur altın kürsü/Yas çekip mebsan (mebusan) ağladı
İskender-i Zülkarneyin/Çalışmadı bunca leğin/Her millet Atatürk deyin/Cemiyet-i akvam ağladı
Atatürkün eserleri/Söylenecek bundan geri/Bütün dünyanın her yeri/Ah çekti vatan ağladı
Fabrikalar icat etti/Atalığın ispat etti/Varlığın Türke terk etti/Döndü çark devran ağladı…
Uzatma Veysel bu sözü/Dayanmaz herkesin özü/Koruyalım yurdumuzu/Dost değil düşman 
ağladı.

Ölümsüz usta Aşık Veysel Şatıroğlu ışıklarda uyu…