Bu yıl da “Adli Yıl” son zamanlardaki gibi sıkıntılı açılıyor. Çok sayıda Baro ile bazı Yargıtay üyeleri bile Yargıtay Başkanlığı’nın yapacağı törene katılmayacak.
Yıllardır halka, yargıyı birbirinden üstün olmayan, bağımsız üç erkten biri olarak anlatıllar. Kaldı ki, Anayasa’nın emri gereği yasama, yürütme ve yargı bir birlerinden bağımsız erklerdi.
Ya şimdi. Hukukçuların çoğunluğunun bağımsızlığına inanmadığı bir yargı sistemi oluşturuldu. Bağımsız yargıdan, tek adama bağlı yargıya…
Gazeteciliğe başladığım yıllarda, İmran öktem, Ferruh Adalı, Nihat Renda, Cevdet Menteş, Müfit Utku, Sami Selçuk gibi Yargıtay Başkanları, açılış törenlerinde yargının sorunlarını dile getirirlerdi. Sonra da Türkiye Barolar Birliği Başkanları konuşurdu.
Gazeteciler, iki başkanın ne konuşacağını, hangi sorunlar üzerinde duracağını bir gün önceden almak için her yolu denerlerdi.
Ancak gazeteciler, 1967 yılının 7 Eylül günü İmran Öktem’in Adli Yıl açılış töreninde ne konuşacağını öğrenmek bir yana tahmin bile edememişlerdi.
Öktem, o günkü konuşmasında Voltair'in , "Tanrıyı da insan yaratmıştır" sözünü anımsatmıştı. Nurculara ağır sözlerle yüklenen Yargıtay Başkanı, konuşmasını özetle şöyle tamamlamıştı:
"Türkiye'de bir islam Devleti ve hilafet rejimi kurmak, Türk Milleti'ni dini esaslara dayanan bir hukuk düzenine sokmak isteyen ve bunun için gizli ve açık çalışan mistik hezeyan halindeki bir avuç ruh hastası veya dini, kazanç meta haline getirmiş kimseler, saf ve cahil yurttaşın en temiz varlığını, itikadını, imanını geçim vasıtası yapmış olan bezirganlar -o bezirganlar ki, dinin emrettiğini yerine getirmezler, yasak ettiklerini gizli gizli yaparlar ve fakat dindar görünürler- evet bunlar ve bir takım hurafeleri dini esaslar gibi göstermeye kalkan ve bu suretle halkı uyuşturan kökü dışarda ki yurt düşmanları daima hüsrana uğrayacaklardır."
İktidarda bulunan Adalet Partisi irticadan beslenmesine, özellikle nurcuları desteklemesine karşın, Yargıtay başkanını görevden almak için her hangi bir hamle yapmamış, yapamamıştı.
Öktem o günkü konuşmasında, bağımsız yargının siyasileri de uyarabileceğini göstermişti.
Bugün ise, Yargıtay başkanı, yargı bağımsızlığını savunan barolara, hukukçulara karşı çıkıyor.
Anımsayalım… Yargıtay Başkanlığı Adli Yıl açılışı törenlerinin Beştepe’deki Sarayda yapılacağını belirtip, tüm barolara davetiye gönderince bir kez daha yargının bağımsız olmadığı tartışmaları gündeme taşınmıştı.
Bu davete ilk tepki İzmir Baro Başkanlığından gelmişti.
İzmir Barosu adına Başkan Avukat Özkan Yücel daveti geri çevrilerek Yargıtay Başkanlığı’na gönderdiği yazıda özetle şunları belirtmişti:
“Siyasi kararlarla, mesleki faaliyetlerini gerekçe göstererek yüzlerce mensubunu tutsak ettiğiniz onurlu bir mesleğin temsilcileri olarak, yaptığınız nazik daveti geri çevirmek zorunda olduğumuzu bildiriyoruz…
…Halkın zerre kadar güven duymadığı bir yargı sisteminin parçası olmamak için sizlerin de ‘kendinizi özgürleştirmenizi’ temenni ederiz.”
İzmir Barosu’nun daveti geri çevirmesinini ardından Türkiye’deki tüm avukatların yüzde 87’sini temsil eden 42 Baro Adli Yıl açılış törenine katılmayacağını açıklamıştı.
Bu arada Yargıtay üyelerinden bir bölümünün de Beştepe’deki açılışa katılmayacağı iddiası ortalığı karıştırmıştı.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, açılışa katılmayacağını açıklayan bu baroları suçlayarak, yargının etki altında olduğunu belirtmenin “insaf ve adalet ölçüsü ile” bağdaşmadığını, “yargının bağımsız olduğunu” iddia etmişti.
Cirit’in bu sözlerine kim inanmıştı bilinmez...
Bazı hukukçular yargının bağımlılığının herkes tarafından anlaşılabilmesi için davetiyede yalnızca “cumhurbaşkanımızın himayelerinde “ sözcüğünün eksik olduğuna vurgu yapıyor, “ Himaye edenle, edilen arasında bağımsızlık ilişkisi olamaz” görüşünü savunuyorlar. Yani himaye edilenin, himaye edene bağımlı olacağını belirtiyorlar.
Gelişen, yaşanan olaylara rağmen Türkiye’de yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olduğunu söylemek halkı kandırmaya çalışmaktan başka bir şey değildir
“Yargı bağımsızdır” diyebilmek içinse, ya iktidar, ya da iktidar destekçisi olmak gerekiyor galiba…