Devlet adamlığı zor zanaattır

Nahit Duru

Devlet adamlığı zor zanaattır. Hem de çok zor…

Halkımız, siyaset adamı ile devlet adamını kavramlarını genellikle birbirine karıştırır.

Devlet adamı ile siyaset adamı arasında büyük bir fark vardır. Her siyasetçinin devlet adamı olması mümkün değildir. Ancak her devlet adamı aynı zamanda, son derece iyi bir siyasetçidir.

Günümüzde yüzlerce siyasetçi var. Ya devlet adamı?

Her şeyden önce, develet adamı devleti ve kurallarını tanır, bu konuda tecrübe sahibi olur, kısacası devleti yaşar. Sonra, izlenen politikaları gözler, uygulanan kuralları, gelenekleşmiş devlet politikalarını dikkate alır. Ancak, geçmişten ders alarak, devlet politikalarının nasıl olması gerektiğine karar verir.

Bu devlet adamının son derece bilgili olması, ileriyi görmesi, doğru karar verme yetisi, krizler gelmeden sezip önlem alma kabiliyetine sahip bulunması, liyakata önem vermesi, çevresini her konuda iyi dinleyip, karar verebilmesi, belki de en önemlisi halka doğruları söyleme gibi özelliğinin olması gerekiyor.

Bunların dışında, devlet adamı, nerede nasıl konuşacağın bilen, temsil yeteneği yüksek olan, halkın menfaatlerini her şeyin üzerinde tutan kişidir aynı zamanda.

Günümümüzde, bu özellikleri taşıyan siyasetçi var mı? Yani devlet adamı sayılabilecek bir politikacı?

Devlet adamları son derece çok yönlü kişilerdir. Bunların çok akıllı ve zeki oldukları da hemen göze çarpar..

Ülkemizin yetiştirdiği en önemli devlet adamı kuşkusuz önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Dün söylediklerinin bugün için hala geçerli olması O’nun devlet adamı olduğunun göstergesidir.

O’nun söylediklerinin, yaptıklarının modasının geçmemesi de Atatürk’ün dahi olduğunun en büyük kanıtıdır.

Öteki devlet adamları arasında, İsmet İnönü’yü, Bülent Ecevit’i, Cumhurbaşkanlığı dönemindeki duruşu ile Süleyman Demirel’i, 1968’de Sovyetlerin Çekoslovakya’yı işgaline çok sert tepki göstererek, SSCB’yi de emperyalist olarak niteleyen Türkiye İşçi Partisi’nin efsane genel başkanı Mehmet Ali Aybar’ı sayabiliriz. Bu isimlere, Turan Güneş, Orhan Eyüboğlu, İhsan Sabri Çağlayangil, İsmet Sezgin, Hüsamettin Cindoruk gibi politikacılar eklenebilir.

Bunların hiçbiri siyaset yaptıkları dönemde, günü kurtarmak için politika yapmamış, görevdeyken, millet için çabalamış, sonraları yönetimdekileri uyarmış, olması gerekenleri anlatmışlardı.

İnönü, Ecevit, Demirel, Aybar gibi devlet adamlarımızın en büyük meziyetleri de, eksiklerinin, neyi bilip bilmediklerinin idrakinde olmalarıydı.

Şimdi Türkiye’nin en büyük sorunu, devlet adamı sorunudur.

Türkiye’de, siyasiler ne yazık ki; yarını planlayamıyor, günü kurtarmaya çalışırken yanlış üzerine yanlış yapıyor, bilenleri dinlemiyor, halkın çıkarlarını savunduğunu söyleyip onlara zarar veriyor.

Yani, Türkiye’de siyaset adamı çok, ama devlet adamı yok. Varsa da ortada görünmüyor.