Diktatörlüğü diktatörler değil, ona boyun eğenler getirir

Nahit Duru

12 Eylül 2010 öncesinde, Yetmez ama evet diyenler, o Anayasa değişikliğinin özgürlük getirdiğini, yargıyı bağımsız hale dönüştüreceğini iddia ederek yazıp çizen gazeteciler, yazarlar, aydınlar, il il, ilçe ilçe dolaşan akil insanlar şimdilerde neredesiniz.

İkinci Cumhuriyeti getirmek için çaba sarf edip, sonra hata yaptık diyerek geri adım atanlar, ortalarda görünmüyorsunuz.

Türkiye tek adam rejimine sürükleniyor, ağzınızı açmıyorsunuz. MHPnin tabanından aykırı sesler yükselirken, eski Ülkü Ocakları başkanları milletvekillerini uyarırken, eski Milletvekilleri ve Büyükelçilerin büyük bölümü anayasa değişikliklerine karşı çıkarken, sizi büyüteçle bile bulmak imkansız.

Ülkenin üniter yapısını bir kararname ile eyalet sistemine dönüştürmek mümkün hale getiriliyor, yine yoksunuz.

Yüksek yargı mensupları tek kişi tarafından seçilebilecek, nerelerdesiniz?

Cumhurbaşkanının yargılanması imkansız hale getiriliyor, görmüyor,  duymuyorsunuz.

Tek kişi olağanüstü hal ilan edip, hak ve özgürlükleri sınırlayabilecek, kafalarınızı kuma mı gömdünüz.

Bakanlar kurulunun TBMMden güvenoyu almayacak olması da sizi rahatsız etmiyor anlaşılan.

Bu değişikliğin sizce sakıncası olmayan maddesi var mı? Varsa hiç değilse onları söyleyin de bilelim.

Şayet, bu değişikliği içinize sindirememenize rağmen susmayı sürdürüyorsanız 12 Eylül 2010da neden bülbül gibi şakıyıp milleti kandırdığınızın hesabını çocuklarınız, torunlarınız size sormayacak diye düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Çocuklarınıza, torunlarınıza ilkelerinizden taviz vererek, susarak, inanmadığınız bir değişikliği destekleyerek temiz bir isim bırakamazsınız.

Size de yarın soracaklar:

Korktun mu, tehdit mi edildin, bir açığın mı vardı diye.

Susmak, yazmamak, saklanmak da bu değişiklikleri desteklemekle eş değerdedir.

Bilemiyorum, belki de konuşmamanız, yazmamanız, ortalığa çıkmamanız daha HAYIRlıdır.

Herkesin sustuğu, susturulduğu, sindiği, sindirildiği bir ortamda, yük CHPye, HDPye ve kimi demokratik kitle örgütlerine kalmış gibi…

O nedenle Anayasa değişikliklerinin ne olduğunu anlatmak yalnızca siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine- şimdiki STKlara - bırakılmamalıdır.

Kaldı ki; siyasi partilerin, STKların Anayasa değişikliği ile ilgili yaptığı planladığı toplantılar, gösteriler OHAL bahanesi ile birer birer yasaklanıyor. Yarın değişiklikler aleyhine toplantı yapma konusunda da sınırlamalar getirilebilir.

Ancak bu insanlarımızı yıldırmamalı, korkutmamalı, ülkenin demokrat, hukuka saygılı yurttaşları, kapı kapı dolaşıp doğruları anlatmalıdır.

Yarın çok geç olabilir.

Hemen şimdi, son ana kadar, bu Anayasa değişikliğinin ülkenin hayrına olmadığı anlatılmalı ve HAYIR sağlanmalıdır.

Hep birlikte ayağa kalkılırsa HAYIRlı sonuca ulaşılacaktır.

Bülent Ecevitin önemsediğim bir sözünü anımsatmak istiyorum:

Bir ülkeye diktatörlüğü diktatörler değil, ona boyun eğenler getirir.

Günleriniz HAYIRlı olsun…