Dönekler sahnede

Nahit Duru

Dönekleri, fırıldakları, dün yazdıklarını inkar edenleri, yalan söyleyenleri sever misiniz? Ben sevmem.

Bunlardan biri de, bende hayal kırıklığı yaratan Hasan Cemaldir. 

İlk hayal kırıklığını 3 haziran 1981 yılında yaşamıştım, Hasan Cemalle ilgili olarak. 

Bülent Ecevitin önderliğinde ARAYIŞ dergisini yayınlıyorduk. Yayın Danışmanımız ve başyazarımız Bülent Ecevitin bu görevlerini sürdürmesi MGKnın 52 sayılı kararı ile yasaklanmıştı. Tarih 2 Haziran 1981i gösteriyordu. 
Yıllarca gazetecilik yapan Ecevitin, mesleğini yapması cunta tarafından yasaklanıyordu bu kararla. 

Kimi gazeteler, Ecevitin MGKnın kararıyla Arayıştan ayrılmak zorunda kaldığını yazarken, Tercüman gazetesi, anlaşmazlık sonucu görevini bıraktığını iddia etmişti. Cumhuriyet gazetesi ise, MGKnın 52 sayılı kararından hiç söz etmeden veriyordu haberi. Bazı gazeteler ise Ecevite getirilen yasağı hiç görmemiş, yalnızca 52 sayılı kararı haberleştirmişti. 

Tercüman Gazetesinin tutumunu hiç yadırgamamıştık. Bu gazete Eceviin ARAYIŞ yönetimi ile anlaşamadığı için görevlerini bıraktığını yazmıştı. Aynı Tercüman bir süre sonra da başyazıları - haftanın yazısını - Bülent Ecevitin kaleme aldığını iddia edecekti.

Bu haberleri yadırgamadık. 

Ne var ki; Cumhuriyetin tutumu hem Ecevitte, hem de bizde hayal kırıklığı yaratmıştı. Cumhuriyet okurları uzun süre Ecevitin Arayıştan anlaşmazlık sonucu ayrılıp ayrılmadığını sorup durdular.

Hasan Cemalin yönetimindeki Cumhuriyet niye bizde hayal kırıklığı yaşatmıştı? Çünkü, Hasan Cemalden böyle bir davranış beklemiyorduk. 

Hasan Cemal; Cemal Reşit Eyüpoğlunun sahipliğini, Doğan Avcıoğlunun Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Devrim Gazetesinde Uluç Gürkanla birlikte Yazıişleri müdürlüğü görevi yapmıştı. Devrim gazetesinde Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, İlhami Soysal, Muammer Aksoy gibi isimlerle birlikte çalışmıştı.

Böyle bir okuldan yetişmiş birinin hatalı haber vermesini anlayamamış, Cumhuriyetin Ankara bürosundaki arkadaşlarla görüşmüştüm. Onlar haberi verirken, 52 sayılı kararın Ecevit için çıkartıldığını da belirtmişlerdi. Ancak, İstanbulda haber kuşa çevrilmiş, sanki Ecevitin bir anlaşmazlık sonucu Arayıştan ayrıldığı imajı verilmişti.

Cemali Ecevitin isteği üzerine aramış, not bırakmıştım. Ancak nezaketen bile dönüş olmamıştı.

Hasan Cemal, kendisini Devrim gazetesine alan, sonra Cumhuriyet Gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği görevine getiren, İlhan Selçuka saldırmaktan da geri kalmamıştı."İlhan Selçuk kafası" diye başlayan Cemal şöyle devam ediyordu:

"Senin aydınlanmacı kafan totaliterdir. Senin Aydınlanmacı kafan Stalinizme, Nazizme, Hitlerin toplama kamplarına, Pol Potun ölüm tarlalarına, Saddamcılığa, Baasçılığa açıktır. Senin aydınlanman faşizmdir."

Bu olayın ardından, Hasan Cemali AKPyi ve Erdoğanı desteklerken, "yetmez ama evet" diye anayasa değişikliklerini onaylarken görünce 1981de hayal kırıklığı yaşamamızın boşa olduğu gerçeği ile karşılaşmıştık.

Ne yazık ki Hasan Cemal buydu...

Ne olduysa, kardeşi Recep Tayyip Erdoğan ile arası bozulan Hasan Cemal birden demokrat demokrat kılığına girmeye karar vererek, ortaya çıktı. O ve onun gibilerin çoğu döndü, bu ülkeye ileri demokrasi adı altında baskı rejiminin yerleşmesini sağladıktan sonra...

Bu dönmelerin hepsi inandırıcılıktan uzak, şimdi demokrat kimlikleri ile  boy gösteriyor. Göstermeye de devam edecekler, inandırıcılıktan uzak...

"Yetmez ama evet" diyerek hukuk sisteminin değişmesine yol açan, Hasan Cemal ve onun gibiler sayesinde suçsuz çok sayıda gazeteci, düşün adamı tutuklu...

Bu guruptan, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gülün ilk duruşması, 25 Martta yapılacak. 

İktidar tarafından "İleri demokrasinin" yaşatıldığı Türkiyede, gazetecilik yaptıkları için ikişer kez müebbet hapis istenen Dündar ve Gül, ustalarımdan merhum Fikret Otyamın deyişiyle hala "mahpus damında."

Daha önce tutukluluğa itirazları reddedilen Dündar ve Gülün son başvurusu hala karara bağlanmadı. Ve  tutuklulukları cezaya dönüştü, genel hukuk kurallarına aykırı olarak. 

Silivri önündeki nöbet gidemedim. İki kardeşimi Nazım Hikmetin şiiri  selamlamak istiyorum.

"Bugün pazar. 
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. 
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün 
Bu kadar benden uzak 
Bu kadar mavi 
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak 
Kımıldamadan durdum. 
Sonra saygıyla toprağa oturdum, 
Dayadım sırtımı duvara. 
Bu anda ne düşmek dalgalara, 
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. 
Toprak, güneş ve ben... 
Bahtiyarım..."