Ne hafta ama.
Ölüm haberleri peş peşe geldi. Türkiye şehitlerine yanarken, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koçun sonra sırasıyla Prof.Dr. Tahsin Yücelin, mücadele adamı Kamer Gençin ve son olarak da aile dostumuz sevgili Gülseren Özdemirin vefat ettiği haberleri ulaştı.
Mustafa Koçtan önce rahmetli dedesi Koç Holdigin kurucusu, milli sanayici Vehbi Koçu tanımıştım. 1960lı yılarda Kızılcahamamda kaplıcası olan bir otelde. Sonraları da sık sık görüşmüştük. Atatürke ve İsmet İnönüye hayrandı. DPnin baskısına nasıl karşı koyduğunu anlatırdı.
Mustafa Koçla da ilk kez Nakkaştepedeki holding binasında bir arkadaşım aracılığı ile tanışmıştım.
2000li yılların başında ise Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Garanti Bankasının Genel Koordinatörü Mehmet Erdem, NTV Ankara temsilcisi Murat Akgün ve CNBC-enin Ankara temsilcisi olarak ben Çankayada bir restoranda yemek yemiştik. O gün ailesi dışında en büyük iki aşkını anlatmıştı. Mustafa Kemal Atatürk ve Fenerbahçe...
Sonraları da karşılaştık. Bu görüşmelerde birbirimizi tanıma imkanı tabi ki yoktu.
Londradaki ünlü Madame Tussauds Müzesindeki Atatürkün balmumu heykelinin Mustafa Koçun girişimleri ile aslına uygun hale getirilişinde Onu daha iyi tanıdık.
Koç Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı olarak heykelin açılış töreninde; "Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün aslına uygun balmumu heykelinin açılışını Atatürkün ölüm yıldönümü olan 10 Kasımda yapmak bizim için çok anlamlı. Fiziken aramızda olmasa da 20nci yüzyılın liderleri arasında, peşinden kitleleri sürükleyebilecek karizmaya ve öngörüye sahip, idealleri halen yaşayan ve fikirleri ile ölümsüz başka bir lider yok" deyince ayakta alkışladık.
Gezi olayları sırasında üzerlerine göz yaşartıcı ve gaz bombası atılan gençlere otelinin kapılarını açtırarak, onlara ilk müdahalenin yapılmasını sağlaması ise, Mustafa Koçu iktidarın hedefi haline getirmişti. Ancak, Koç bu tehditlere kulak asmamış, bu davranışı ile halkın büyük bölümünün sevgi ve saygısını kazanmıştı.
Ve bu iyi adam kalbine yenildi.
Koça üzüntümüz sürerken Arayış Dergisinde birlikte çalıştığımız, yazıları ile katkı veren önemli bir edebiyatçıyı yitirdiğimiz haberi geldi. Bir kültür abidesi, bir bilge hoca, Prof. Dr. Tahsin Yücelin ölüm haberi...
12 Eylül faşizminin kol gezdiği bir dönemde, Bülent Ecevitle ARAYIŞ dergisini çıkarırken, O korkmadan, yılmadan katkı vermeyi sürdürmüştü. ARAYIŞı aynı zamanda yayın danışmanı olan Bülent Ecevit, Tahsin hocanın yazısının gelip gelmediğini sorar, hangi sayfaya girmesi gerektiği konusunda ricacı olurdu. Hocayla yaptığım telefon görüşmeleri, kimi zaman rica ettiğimiz yazılar garip bir duygu ile gözümün önünden geçerken bir başka ölüm haberi ile daha sarsıldık.
Kamer Genç... Çoğu dostumun, "tek kişilik muhalefet ordusu" diye nitelendirdiği, dik duruşu ile AKPnin hedefi haline gelen bir yiğit adam.
Onu 1981 yılında Danışma Meclisi kurulduğunda tanımıştım. Ölümüne kadar kimseye boyun eğmedi. Hep dik durdu. 12 Eylül darbesinden sonra, darbecilerin emriyle şekillenen Anayasasının yapılışı sırasında ve sonrasında darbecilere ve liderine karşı gelişi ile, danışma Meclisinde anayasaya "hayır" oyu vermesi ile ve AKP iktidarını eleştirmesiyle siyasi tarihimizde yerini aldı.
Bütün bunları düşünürken, bir acı haber de ABDden geldi. Eşim Yaseminle birlikte çok sevdiğimiz, dostumuz Özdemir ailesinin direği artık yok. Dostumuz Nihat Özdemirin sevgili eşi, Batuhan ile Ebrunun annesi Gülseren Özdemir in tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdiği haberini, Özdemir ailesinin yakın dostu usta gazeteci, ağabeyim Sencer Güneşsoy verdi.
Çok uzun süredir hasta olmasına karşın Gülseren Özdemirin iyileşeceğini, daha önce yaptığımız gibi Batuhan ve Ebrunun da katılımı ile Şükrü Saracoğlu stadında Fenerbahçe maçlarını izleyeceğimizi düşünürdük Yaseminle, Onun hep gülen yünü anımsayarak.
Ama olmadı.
Acımız büyük. Ancak çaresi de yok.
Mustafa Koça, Prof. Dr Tahsin Yücele, Kamer Gençe ve Gülseren Özdemire rahmet, ailelerine, dostlarına, sevenlerine sabır diliyorum. Işıklarda yatsınlar.