CHPnin, İyi Partinin, SPnin, HDPnin Cumhurbaşkanı adayları yakınıyorlar.
Gazetelerden, televizyonlardan ve sosyal medyadan.
Hangi kanalı açarsanız, karşınızda AKPnin Cumhurbaşkanı adayı…
Diğerleri neredeyse yok. Sizlerin kanalı Tele1 ve Halk Tv dışında…
CHP adayı önceden ilan ettiği halde, televizyonlar yayınlamadı. Çünküİ; önce AKP Genel Başkanı, aardından Başbakan, yandaş ve kendilerini merkez medya diye tanımlayan televizyonlarda boy gödterdiler. Tele1 ve HalkTv dışında kalanlar, CHP adayının TBMM önündeki basın toplantısını es geçtiler.
Hele devletin televizyonu, halkın paraları ile ayakta kalan TRT… Ne CHPnin, ne İyi Partinin, ne SPnin ne de HDPnin Cumhurbaşkanı adaylarına yer yok TRTde…
Yandaş, boyun eğmiş, biat etmiş gazetelere gelince, üç ana başlıkla süslemişler safalarını. AKPnin Cumhurbaşkanı adayının manifestosunu manşetten şu başlıklarla vermişler.
Ahdim olsun ki, adalet, refah, şahlanış, kuresel güç olacağız
Beştepenin üst aklı AKP Cumhurbaşkanının konuşmasından üç başlık çıkarıp gazetelere dağıtmış sanki…
Hem bu başlıkları dağıtan, hem biat medyası unutmuş. AKP ve AKPnin Cumhurbaşkanı adayı tam 16 yıldır iktidarda. Şimdi söz üstüne söz veriyorlar.
Söz verdikleri adalet her anlamda bitmiş durumda.
Sahi kim bitirdi adaleti?
Şahlanış diyorlar. Yalnız döviz kurlarında, enflasyonda, pahalılıkta, yoksulluklata, işsizlikte şahlanış en üst noktada.
Refah yalnızca nüfusumuzun küçük bir bölümünde var. Onlar da, iktidarın yanında yer alanlar. Açlık sınırında yaşayan insan sayısı 13 milyonu aşmış durumda.
Bir de özgürlük vadediyorlar; demokrasiden söz ediyorlar.
Adama sormazlar mı 16 yıldır ne yaptınız, var olan özgürlükleri elimizden niye aldınız, demokrasiyi niye sınırladınız? diye.
Aslında, özgürlük ve demokrasi vadi, bir anlamda 16 yılda özgürlükleri, demokraiyi sınırladıklarının, yok etme yolunda adım attıklarının itirafı değilse, nedir?
Geçen gün AKPnin ve MHPnin cumhurbaşkanı adayı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gençliğinde duvarlara nasıl yazı yazdığını ballandıra ballandıra anlattı.
Demekki, o dönemde, özgürlük ve demokrasi varmış. O nedenle de duvarlara yazı yazabiliyormuş. Hani çok yakındığı, demokrasinin, özgürlüğün olmadığını söylediği dönemde yazı yazmak.
Bir de darbelerden en fazla zararı biz gördük demiş.
Eğer iktidara gelmek zarar ise, doğru.
Öylesine zarar gördüler ki, özellikle 12 Eylül dönemi Kenan Evrenin söylem ve eylemleri ile sonrasında iktidarı yolu, önce Özal ile, Onun sayesinde bunlara açıldı.
Sonuç, onlar değil ama, hem darbelerden, hem de AKP iktidarından zararı, demokratlar, dik duruş sergileyenler, biat etmeyenler gördü.