Gerçek dalkavuk kim?

Nahit Duru

Gerçek sanatçı, her şeyden önce sorumluluk bilinci taşıyan ve bu sorumluluğu yerine getiren kişidir. Gerçek sanatçı düşünen, söylenmeyeni söyleyen, haksızlığa karşı çıkan, gerektiğinde her şeyi göze alarak halkın çıkarları doğrultusunda hareket edendir...

Gerçek sanatçı, tam anlamı ile özgür insandır.

Gerçek sanatçı yaratıcıdır. Sanatçılar için bir deyiş vardır, “Sanat taklitle başlar, taklidin bittiği yerde sanat başlar” diye. Yani gerçek sanatçı etkiden kurtulduğu anda gerçek sanatçı olur. Dolayısıyla gerçek sanatçı dalkavuk olmaz, olamaz.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararından sonra “her şey güzel olacak“ diyen sanatçılara,“dalkavuk” yaftası yapıştırıldı. “Şakşakçılık yapmayın” diye uyarıldı sanatçılar.

Dalkavuk, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “Çıkar ve yarar beklediği ya da kendisinden çıkar sağladığı kimselere, makamca; durumca büyüklere karşı saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse.” demek.

Dalkavuğun bir başka anlamı da “şaklaban“ yani “soytarı”… Bu da,“Saraylarda devlet büyüklerini nükteli sözlerle eğlendiren kimse” diye tanımlanıyor.

İmamoğlu’nun sloganını yazan, tekrar eden bir sanatçı, neden dalkavuk olsun! Ekrem İmamoğlu’ndan sanatçıların çıkar sağlamaları, o nedenle de şakşakçılık yapmaları mümkün değil.

Dalkavuk ya çıkar sağlayacak ya da yarar bekleyecek ki yaranmak için adım atsın. Böyle bir şey söz konusu olmadığına göre “ her şey güzel olacak” diyenlerin, Ekrem İmamoğlu’na dalkavukluk yapmaları söz konusu olamaz.

O halde, “her şey güzel olacak“ diyenler, yazanlar gerçek sanatçı… Çünkü Onlar, makam sahiplerine rağmen haksızlığa karşı çıkıp, bir duruş sergiliyorlar.

Gerçek dalkavuk kim?

Onlar, kimi makamların sunduğu nimetlerden yararlanan, iktidar sayesinde ceplerini dolduran, kendilerini sanatçı diye adlandıran birileri.

AKP yalnız, sanatçılardan değil, konuşan herkesten rahatsız görünüyor. Spor karşılaşmalarında, kongrelerde “ her şey güzel olacak” diyenlere, İstanbul seçiminin iptalini eleştiren iş insanlarına da aba altından sopa gösteriliyor.

Stadyumları kendilerinin yaptırdığını iddia ediyorlar. Fenerbahçe stadının yapıldığı dönemde AKP’nin adı bile yoktu. Galatasaray stadı ise Ali Sami Yen arazisine karşılık yapıldı bildiğim kadarıyla.

İş insanlarının konuşmasına ise, “Siz kendi işinize bakın” denilmedi mi? Yani onlar susacak konuşmayacak.

TÜSİAD yöneticileri de, iş insanları da, sanatçılar da, yazarlar da susacak. Konuşurlarsa ancak ve ancak iktidar lehine söz söyleyecekler. Aksi takdirde susmaları istenecek, hatta susturulacaklar.

Halbuki, ifade özgürlüğü anayasa tarafından güvence altındadır ve farklı seslerin duyulması demokrasimizin olmazsa olmazıdır. Tabii demokrasi, hak, hukuk ve adalet hala kaldıysa…

Not:

1- Evinin önünde altı kişinin saldırısına uğrayan Yeniçağ Gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ’a saldırı, bazın özgürlüğüne yapılmıştır. Saldırganların serbest bırakılması ise akıl, hukuk ve adalet dışıdır.

Gazeteci kardeşim Demirağ’a geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, saldırıyı kınıyor, mahkemenin kararının doğru olmadığını haykırıyorum.

2- Son yazımda, ‘Bir şeyler’ olacak ve YSK CHP’nin itirazını reddedecek diye yazmıştım. Hiç ama hiç sanmıyorum ama, umarım YSK ne olup bittiğini ve itirazı neden reddettiğini, hakka, hukuka uygun bir dille açıklayabilir.