Bir dokunulmazlık tartışması yaşıyoruz.
AKP genel başkanı Ahmet Davutoğlu, "hodri meydan" diyor ve "gelin dokunulmazlıkları kaldıralım" iddiasını ortaya atıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da "hodri meydan" diye karşı atağa kalkıyor ve "kürsü masuniyeti" dışındaki tüm dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyor.
AKP burada yan çiziyor. Yalnızca TBMMye gelen fezlekelerle ilgili dokunulmazlıkların kaldırılmasını, bundan eski ve yeni bakanların ayrılmasını öneriyor. Yani AKPliler dokunulmazlıkları değil, yalnızca, HDP ve CHPlileri hedef alıyor.
Zira AKPlilerin fezlekelerinin çoğu bakanlık yapmış ve halen bu görevi sürdürenlerle ilgili.
Ne var ki halkımızın bir bölümü hala bu masala inanmayı sürdürüyor. Çünkü, AKP genel başkanı, Cumhurbaşkanı, AKP sözcüleri sabah öğlen akşam her an ekranlarda... Televizyonlar öylesine ürkmüş ki, en önemli programları kesip bunların konuşmalarını canlı logosu ile iletiyorlar. Diğer partilerin iddiaları ise bir kaç cümle ile geçiştiriliyor.
İktidar sözcüleri, öyle bir hava veriyorlar ki, dokunulmazlıklar kalkınca terör de sona erecek gibi. Sonra ekliyorlar "başkanlık sistemi de olmazsa olmaz, ülke tek elden yönetilmeli çift başlılık ortadan kalkmalı" diye.
Amaçları terörün sonlanması olsaydı, teröristler kentlerde yuvalanırken müdahale edip, kaynağını kurutmak için adım atmazlar mıydı? Teröristler barikat kurarken, yığınak yaparken jandarmanın operasyon isteğine olumsuz yanıt verirler miydi?
Terörü gösterip, başkanlığı kapmak amaçları.
Bu arada, ülkeyi 13 yılı aşkın süre sanki CHP yönetiyormuş gibi her konuda bu partiyi suçluyorlar, halkımızın bir bölümü de bu masala inanıyor, tek sesli medya aracılığı ile inandırılıyor.
İnsanlar, okumuyor ne anlamak istiyorsa, onun peşinden gidiyor.
Ustalarımdan Sencer Güneşsoy anlatmıştı.
Güneş gazetesinin ilk yılları.
Sencer ağabeyden A kentinde yaşayan bir arkadaşı lakerda istiyor.
Güneş Gazetesinin Genel Koordinatörlüğünü yapan Sencer Usta da, A kentindeki temsilcimize faks çekiyor. Şu tarihte, lakerdayı uçaktan almasını, arkadaşının lakerdayı bürodan alacağını ifade ediyor.
Üç gün sonra A kentindeki Güneş gazetesi temsilcisinden şu mesaj geliyor:
"Sayın Sencer Güneşsoy,
İki gündür havaalanına arkadaşlarım gidiyor, ellerinde Mr. Lakerda yazan kartonla alana gidip bekliyor. Ancak Mr. Lakerda uçaktan çıkmadı. Bilginize, ne yapmamız gerektiği konusunda talimat bekliyorum. Saygılar"
Dedim ya, insanımızın okumuşu da, okumamışı da neyi algılıyorsa o.
Bu gidişle, gazeteci arkadaşımızın Mr. Lakerdayı beklediği gibi, biz de AKPnin halk tarafından doğru algılanmasını çok bekler dururuz.