İsmet Paşa kadar demokrat olsanız yeter

Nahit Duru

İsmet Paşayı yitireli 43 yıl olmuş... Efsane olmuş bir devlet adamını, ülkeyi 2. Dünya Savaşına sokmamayı başaran İsmet İnönüyü...

Savaş döneminde, ekmeğin, unun karneye bağlanması, şeker bulunamaması nedeniyle sürekli eleştirilen, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, İnönü meydan savaşlarının komutanı, Türkiye Cumhuriyetinin kurucularından, Lozan kahramanı, 2nci Cumhurbaşkanımız İsmet Paşayı ölüm yıl dönümünde minnetle ve saygıyla anıyorum

Sağcılar, Onun 2nci Dünya Savaşı politikalarını hep eleştirdi, şu anda da iktidar partisi her fırsatta acımasızca yükleniyor, ancak; şu gerçeği bir türlü anlamadılar...

İkinci Dünya Savaşına katılan devletlerin tümü yerle bir olmuş, milyonlarca insan yaşamını yitirmiş, milyonlarca çocuk yetim kalmıştı. Türkiye, İsmet İnönünün uyguladığı politika sonunda bu savaşa katılmama başarısını göstermiş ve tek bir insanın burnu bile  kanamamıştı.

Türkiye savaşa girmemişti ama, savaşın getirdiği ekonomik zorluklar nedeniyle Paşa hep saldırıya uğramıştı...

 Bu karalama ne yazık ki, günümüzde de sürdürülüyor.

İnönünün Türkiyeyi savaşın dışında tutmasına, Milletin erkekliğini öldürdün! diye eleştiri getiren kendini bilmezler de ortaya çıkmıştı.

Demokrat Parti iktidarı, çocukları seçim meydanlarında İsmet Paşaya karşı şöyle bağırtmışlardı:

-Sen bizi aç bıraktın!

İsmet Paşa ise, kendisine avaz avaz bağıran, ancak çok sevdiği çocuklara şu yanıtı vermişti:

-Ben sizi belki aç bıraktım ama babasız bırakmadım"

Bugün ülkemizde savaş çığlığı atanların sayısı her gün artıyor.

Paşa, 6 yıl süren bir savaşa sokmamayı başarmış, hiç kimse yaşamını yitirmemiş, moda deyimle TÜRKİYE hiç şehit cenazesi görmemişti.

Günümüzde ise, Türkiye savaşta olmamasına karşın, ülkeyi yönetenler, burunlarını üzerlerine vazife olmayan işlere soktuğu için, her gün şehit haberleri geliyor. Ve şehit olmanın erdemleri üzerine nutuklar atılıyor.

Devlet yönetmek, kolay değildir. Akıl ister, bilgi ister, görgü ister, izan ister, vicdan ister.

İsmet Paşanın demokrat olmadığını söylemek de haksızlık, insafsızlıktır.

O, 1965 seçimlerinde CHPnin "ortanın solunda" ve daha demokrat bir parti haline geleceğini ifade ediyordu.

Cumhuriyet Senatosu üçte bir yenileme seçimlerinde, Afyon ve Kütahya mitinglerinde yaptığı konuşmada, günümüzde de geçerli olan bir tehlikeye dikkat çekiyordu:

"En önemli olan din istismarıdır. Türkü Türke, Müslümanı Müslümana düşman eden, din istismarıdır...
Şimdi dinleyin: Bu adamlar ne yapacaklar dikkat edin... Başbakan söylemiyor… Açıkça söyleyin Said-i Nursi tarikatına sapmışlardır. Bunların adına Nurcu denir. Milletimiz din savaşına sürüklenmek isteniyor."

 
Nurcu sözcüğünün yerine Fetöyü yerleştirin... Demokrasinin en önemli öğelerinden biri olduğunu yıllarca anlatıp durdu Paşa...

1966 CHP kurultayında partinin ağır toplarına rağmen tarafsız kalarak Ecevit ve arkadaşlarının yönetime gelmesine de yol açan yine İsmet İnönüydü.

Ayrıca, İsmet İnönünün çok partili döneme geçişe  ön ayak olmasını, 1961 anayasasını savunmasını, idamlara karşı çıkışını, 12 Mart döneminde demokrasiye geçilmesi ve TBMMnin açık tutulması için çabalarını bir tarafa bırakalım.

Paşa, 1972 yılında istemeseydi, bugünkü Genel Başkanların yaptığı gibi delege oyunlarıyla yönetimden çekilmezdi kuşkusuz.

DSP Edirne Milletvekili Erdal Kesebir, İsmet Paşanın demokrasiye inancını KanalEde hazırlayıp sunduğum 7nci Kulvar  programında şöyle anlatmıştı:

"22 temmuz 1996 tarihinde Çile Çiçekleri olarak olağanüstü kurultay toplama kararı aldık. 136 imza gerekirken, 182 imzalı kurultay toplama dilekçemizi sayın genel başkana arz ettik.. Fakat kabul edilmedi. 182 kişi DSPden ihraç edildi.

Sayın Ecevite karşı çile çiçekleri hareketini başlatırken, sayın Ecevit, sayın İsmet İnönü 1972de  Ecevitin adaylığını nasıl hoşgörü ve saygı ile karşılamışsa, sayın Ecevitin de bizleri hoş göreceğini ve hareketimize, saygı duyacağını  düşündüm. Arkadaşlarımı da bu doğrultuda ikna ettim, ancak, yanıldım.

Eğer sayın İnönünün demokrasi anlayışı olgun, hoşgörülü olmasa, farklı düşüncelere saygılı olmasa, Ecevit diye bir siyasi kişilik olamazdı. Sayın Ecevitin bizlere, çile çiçekleri hareketine yaptığını sayın İnönü, sayın Ecevite yapsaydı, sayın Ecevit Genel Başkan, Başbakan ve Kıbrıs fatihi olamazdı.


Paşa gerçek bir demokrat, parti içi demokrasiyi içine sindirmemiş olsaydı, CHP Genel Başkanlığı koltuğunu Ecevite bırakır mıydı?

Bugün Genel Başkanlık ve diğer makamların koltuklarına yapışanlar, siz de İsmet Paşa kadar demokrat olun ve görevlerinizi daha ehil insanlara bırakın...

Tabii, bunu günümüz makam sahiplerinden beklemek ne kadar doğru... Ama hayali bile güzel...