Gazetelere, televizyonlara, radyolara göre, terör önlenmiş, her gün ölü ve yaralı haberi gelmiyor... Karakollara teröristler saldırmıyor... Her yer süt liman.
Gazetelerimizin, televizyonlarımızın, radyolarımızın yöneticileri kafalarını kuma gömmüşler. Olayları görmezden geliyorlar. Varsa yoksa, AKP iktidarına ve beş tepeye yaranacaklar. Onların gündemi her şeyden önemli.
Onlarca insanın öldürülmesine, bu olaylara neden olanlara yer vermemekte diren medya, nedense üç kişiyi öldüren birinin peşine düşüp, bu yaratığı "seri katil" diye niteleyerek, toplumu yönlendirmeyi sürdürüyor.
Günlerce, "seri katille" yatıp kalktık, yakalandıktan sonra, nasıl kaçtığını, neyle beslendiğini, ifadesinde neler söylediğini okuduk, gördük, dinledik.
Daha okuyacaklarımız, göreceklerimiz, duyacaklarımız da cabası.
Bu dönemde meydana gelen terör olaylarından tek kelime bile yok, ne televizyonlarda, ne gazetelerde.
Yaşasın Mümtaz Türk medyası...
Korkudan ne yapacaklarını şaşıranlar, terör olaylarına yer vermedikleri gibi, örtmek için her çabayı gösteriyor.
Şehirlere bile hakim olan teröre kimlerin neden olduğunun üstü örtülmeye çalışılıyor, PKK ile HDPlilerin görüşmesini iktidarın istediğine ilişkin Süreyya Önderin açıklaması da yok sayılıyor.
İktidar, geçmişteki hatalarının üzerinin örtülmesini istiyor. Yaşamını yitiren güvenlik güçlerinin "şehit oldukları" masalına halkı inandırmayı da başarmış görünüyorlar.
İyi de Şehitlik nedir? Bakara suresinin 154üncü ayeti şöyle diyor:
Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin. Tersine onlar diridirler, ama siz farkında değilsiniz.
Yani şehit olabilmek için Allah yolunda savaşıp ölmek gerekiyor.
Burada şu sorunun sorulması gerekiyor. PKK ve IŞİD ile mücadele Allah yolunda mı yapılıyor? Bu konuda kim karar veriyor. Bir güvenlik kuvveti temsilcisinin kanun ile şehit kabul edilebilmesi mümkün mü?
Ancak, halkımıza Kuranı Kerimi Türkçe okutmayan, anlamasını engelleyen zihniyet, ulusumuzun büyük bölümünü kandırabiliyor.
Üstelik bu kandırma eylemi, bizzat iktidar tarafından destekleniyor, uygulanıyor, uygulatılıyor.
Şehitliğin ne olduğunu ya bilmiyorlar, ya bilip halkın gözünün içine baka baka yasa ile konulmuş tanıma uygun "şehit ailelerini" din ile kandırıyorlar.
Burada şuna da vurgu yapmak gerekir inancındayım.
Ne yazık ki, muhalefet de iktidarın ve medyanın gündeminin peşinden koşuyor.
Yandaş olmayanlarla, merkez medya iktidarın gündeminden kopmalı, ülke gerçeklerini halka duyurmalı, onları aydınlatmalı.
Muhalefete gelince, özellikle CHP; hem terör, hem liseli gençlerin direnişi, hem de başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı gibi konularda ne yapacağına bir an önce karar verip, yapacaklarını planlamalı. Hukukun üstünlüğünün korunması için Yargıtay ve Danıştay yasalarının değişikliğine izin vermemeli. Hatta, dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili hukuka, anayasaya aykırı olduğunu açıkladıkları anayasa değişikliğinin iptali için PM üyesi ve Mersin Milletvekili Fikri Sağların hazırladığı metne gerekli imzayı sağlamalı.
Aksi takdirde, CHP de bu dönemde, AKPnin işini kolaylaştıran ve düzenin sürmesine seyirci kalan bir parti olarak anılacaktır.