Kuzu mu, Kurt mu, emir kulu mu?

Nahit Duru

Ne günlere kaldık. İnsanları kandırmak için nelere sığınıyor siyasiler.

1921 Anayasasında milletvekillerinin etmesi gereken bir yemin metni yok.

1924 Anayasasının ise 16ncı maddesinde  yemin metni var,  onda da "hilafete" veya "saltanata" sadık kalınacağı gibi bir ifade bulunmuyor. 

Yalnızca, "Vatan ve Milletin saadet ve selâmetine ve milletin bilâ kaydü şart ( kayıtsız şartsız) hakimiyetine mugayir (aykırı) bir gaye takip etmiyeceğime ve Cumhuriyet esaslarına sadakattan ayrılmıyacağıma vallahi." deniliyor yeminde. Yani bu metinde de hilafet veya saltanat sözcükleri bulunmuyor.

Bu gerçekleri neden hatırlatma gereği duyduğuma gelince...

Eski TBMM Anayasa Komisyonu  Başkanı, Erdoğanın başdanışmanı AKP milletvekili Burhan Kuzu, şöyle buyurmuş:
" Bizim laiklikle sorunumuz yok. Siz ortaya çıkan metne bakın. 1921 ve 1924 Anayasalarında Devletin dini İslamdır, yazıyordu. Atatürk şeriatçı mıydı o zaman. 1937ye gelene kadar Devletin dini islamdır yazıyordu. Atatürkün kendisi de Hilafeti kurtarmak, saltanatı kurtarmak için biz Ankarada Meclisi kurduk diyordu. Sonra saltanatı da hilafeti de kaldırdı. Biz ne diyelim. Atatürk de yeminine uymadı mı diyelim?" 

Kuzu, bir TV programında, İsmail Kahramanın "laiklik yeni anayasada olmamalı" sözlerini savunmuş kendince. 

İlahi Kuzu hoca, söylediklerine kendisi de inanmıyor olmalı ki, önce "hilafeti ve saltanatı kurtarmak için yola çıktı" iddiasını atıyor ortaya, sonra da "Atatürkün yeminine uymadığını" ima etmeye kalkıyor. Amacı, kafa karıştırmak.

1921 anayasasında yemin yok, 1924 anayasasındaki yeminde ise, hilafet ve saltanat sözcükleri...

Hoca iyi bir hukukçudur(!) Her şeyi kılıfına uydurmayı becerir. 

Bir zamanlar, Anayasa Mahkemesi Başkanıın yüzde 10luk seçim barajının kaldırılması için yapılan bireysel başvuruları 2-3 hafta içinde karara bağlayacaklarını açıklamasına "Seçim barajı kaldırılırsa yok hükmünde sayarız, karar uygulanmaz." diyerek Anayasa Mahkemesi kararlarını Cumhurbaşkanından önce tartışmaya açıp, yargıyı etkilememiş miydi?

Başkanlık konusunu ilk savunan da Burhan Kuzu değil miydi?

Dedim ya iyi hukukçudur (!)  kanunların açıklarını yakalamakta üzerine yoktur. 

Eskiler ne kadar anımsar bilmem. 

CHP Genel Başkanı, büyük devlet adamı İsmet İnönü, 1960 sonrası özellikle koalisyon hükümetlerinin başbakanlığını yaptığı dönemlerde, yapılmasını, ya da uyutulmasını düşündüğü konuları hep aynı kişiye gönderirmiş.

Işıklarda uyusun Cumhuriyet Senatosu Başkanlarından Sırrı Atalaydan dinlemiştim. Paşa yakın çevresine hep, "Bir işin olmasını istiyorsam Coşkun Kırcaya talimat veririm, bir işin gecikmesi gerekiyorsa bu kez Coşkun Kırcaya havale ederim" der dururmuş.

Diğer partileri bilmem ama AKP Coşkun Kırcasını bulmuş. 

Bir iş yapılacaksa, uyutulacaksa, nabız yoklanacaksa, ya da gündem saptırılacaksa hep aynı kişi ortaya çıkıyor.

Burhan Kuzu...

Soyadı gibi Kuzu mu, kuzu postuna bürünmüş bir kurt mu, yoksa emir kulu mu?

Karar sizin.