''Maşaları yakaladık, fakat beyinleri yakalayamadık''

Nahit Duru

Kahramanmaraş olaylarının başlangıcı üzerinden tam 40 yıl geçmiş. Ve olayların hala tam olarak aydınlatılmadığı yönünde ciddi kuşkular var. 

O dönemde sorumlu makamda buunup da hayatta kalanların sayısı bir elin parmak sayısını geçer mi bilmiyorum. Yalnız önemli bir tanığı hala yaşıyor. İrfan Özaydınlı’dan sonra 1979 yılı Ocak ayında İçişleri Bakanlığına getirilen Hasan Fehmi Güneş.

Hasan Fehmi Bey, KanalE ve KanalB’de yaptığımız  programlar, Arayış Dergisi'ni çıkarırken ile aylık buluşmalarımızda Kahramanmaraş olaylarının istihbarat zaafiyetinden, polisin yanlı tutumundan kaynaklandığını belirtmiş, özetle şunları söylemişti:
“Bu olayda istihbarat açığı, yetersizliği var. Hatta istihbarat zaafı bile denemez, istihbarat sıfır. Devletin istihbarat örgütleri ortada yok.
Kahramanmaraş katliamından önce de istihbarat yapılmadığı kanaattindeydim. Bu görüşlerimi İçişleri Bakanlığı görevine getirildikten sonra Bülent Bey’e aktardım. Hala aynı noktadayım.”

Güneş, neden vicdan azabı çektiğini de şu sözlerle açıklamıştı:
“Olaylar büyük bir tertipti. Olayın perde arkasını aydınlatamadık. Biliyorsun, ben sonra göreve geldim. Bütün imkanları seferber etmeme rağmen olmadı. Olayın tertipçilerini ortaya çıkaramadık.  Planlama sonucu gerçekleşmişti. Bu olay, birkaç kişinin planlayabileceği katliam değildi. Maşaları yakaladık. Fakat beyinleri yakalayamadığımız için vicdan azabı çekiyorum.”

Daha önce yazmıştım, Alevi katliamının başladığı gün Kayseri’de bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Yüksel Çakmur, Kahramanmaraş’a geçmek istemiş, Vali ile İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı “Can güvenliğinizi sağlayamayız” yanıtını vermişti. Başbakan Ecevit de Çakmur’dan Ankara’ya dönmesini istemişti.

Başbakan Bakanlar Kurulu toplantısında, Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’den yardım istediğini, ancak yeterli askeri olmadığı bahanesi ile Kahramanmaraş’a müdahale etmediğini anlatmıştı.
Bakanlar Kurulu’nda Genelkurmay Başkanının görevden alınması da gündeme getirilmiş, ancak bu gerçekleştirilememişti.

Olaylar sonunda, Bakanlar Kurulu’nda eleştirilen ve  sorumluluğu üstlenen İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı 1979 Ocak ayı başında istifa etmişti.

Yedi gün süren olaylar sırasında yüzyirmi Alevi yurttaşımız öldürülmüş, 200'ün üzerinde ev, 100 kadar işyeri yakılmış ya da tahrip edilmişti. Yirmi üç yıl süren dava sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1–24 yıl arasında ceza almıştı. Katliama şu ya da bu şekilde katkı sunan 68 kişi ise garip bir biçimde, sanki sırra kadem başmışlar gibi bulunamamıştı.

Evren, Kahramanmaraş olaylarını  12 Eylül Darbesi'ne sebep olarak göstermiş, ancak olayların yaşandığı dönemde Ecevit’in yardım isteğini reddetmişti.

Köy Enstitüsü kökenli Devlet Adamı Hasan Fehmi Güneş, hakim olamadıkları istihbarat ve güvenlik güçleri ile olayın ele başlarını yakalayamadıkları için vicdan azabı çekerken, birileri olayları körükleyip,  yönetime el koymaktan çekinmemişti.
Devlet adamlığı ile, devleti ele geçirmek isteyenler arasındaki fark da bu galiba.