Meslekte 50 yılın ardından

Nahit Duru

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, " Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü"ne layık görülenlerden biri de bendim.
50 yıl bitmiş, 51 yıl sonlanmak üzere olan bir gazeteci. 
4 Kasım günü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonunda ödül töreni vardı.
İçimiz buruktu, Cumhuriyet gazetesinden arkadaşlarımız o saatlerde mahkemeye sevk edilmişler, bir gurup HDP Milletvekili gözaltına alınmıştı. Diyarbakırda bomba patlatılmış, ortalık toz dumana bürünmüştü.
Böyle bir ortamda, ödül töreni de sakin geçti.
Ödülümü TGC Genel Sekreteri sayın Sibel Güneşten alırken karmaşık duygular içindeydim.
Sevinç ve hüznü bir arada yaşamının karmaşıklığı...


Kısa bir konuşma yaptım, bazı meslektaşlarımın aksine.
Özgürlük ve demokrasinin bulunmadığı, hatta kaldırıldığı bir ortamda gazetecilik yapmanın güçlüklerinden söz edip, 12 eylül darbesi sonrasında gazeteciliğine hayran olduğum Bülent Ecevitin hapse girerken söylediği şu cümle ile tamamladım konuşmamı:
"Dışarda  bir mahkum gibi yaşamaktansa; özgür insan olarak hapiste kalmaya razıyım 
O gün, gazetecilikte geçen yıllar bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden.
1966 yılında Ulus gazetesinde başlayan, sonra Telgraf, Barış, Hürriyet, siyasi 7 Gün dergisi, Politika, Dünya, Arayış Dergisi, Türk Haberler Ajansı, Güneş gazetesi, Kanale, Cnbce, tv8, kanalb, Yurt gazetesi gibi medya kuruluşları ve hala süren abcgazetesi günleri... Muhabirlik, istihbarat şefliği, haber Müdürlüğü, Yazıişleri Müdürlüğü, Ankara, İzmir temsilcilikleri, Genel Yayın Yönetmenliği ve Genel Müdürlük görevleri..
Dik durduğum, TGSye sahip çıktığım için, yanlış, yalan habere isyan ettiğim için kovulduğum gazeteler... Patronun dediğine, yaptığı haksızlıklara karşı çıkarak bıraktığım koltuklar, 12 Martta 9 günlük gözaltı, 12 Eylülde ARAYIŞ dergisinde yayınlanan yazılar nedeniyle, savcı savcı, mahkeme mahkeme dolaşıp sonunda mahkumiyet ve Ulucanlar Cezaevinde yatış.


O gün yine gördüm ki, ben gerçekten zenginim. Dostlarımla, arkadaşlarımla, meslektaşları ve ailemle. 
Zaten bizim meslekte normal koşullarda  maddi açıdan zengin olunmaz, aslolan gönül ve dost zenginliğidir.
Kale ki,  aileden varlıklı değilseniz, yalnız gazetecilik yapıp zengin oluyorsanız, bunu nasıl başardığınızı da anlatmanız gerekir inancındayım.
Meslekte 51inci yılı tamamlamak üzere olan bu satırların yazarının maddi olarak hemen hiç bir şeyi yok. 
Nesi var diye soracak olursanız...
İlkeli duruşu, dostları arkadaşları, 50 yıl onurla sürdürdüğü gazetecilik mesleği, meslekteki ağabeyliği, hocalığı, öğrencileri, sayısız ödülü, kendisini seven okuyucu ve izleyicileri, özgürlük düşkünlüğü, korkusuzca çabalaması, muhalif tavrı, demokrasiye olan hayranlığı, insan sevgisinin yanısıra, hayvan sevgisi,
Ve onunla gurur duyan, onun da mensubu olmaktan gurur duyduğu geniş bir ailesi var.
Hala çalışma arzusu, birikimlerini paylaşmak, bildiklerini özgürce, korkusuzca aktarmak gibi kötü bir huyu var.
Sonuçta, yaşamımın önemli ödüllerinden birini almak tabii ki onurlandırdı beni. Keşke, bu ödülü özgürlüğün sınırsız olduğu, demokrasinin tam işlediği, gazetecilerin hapse atladığı bir dönemde alabilseydik bu ödülü.
Benimle birlikte ödül alan arkadaşlarımı da kutluyor, daha özgür bir ülkede yapabilmeyi düşlüyorum.
Benim bu günlere gelmemde emeği olan ustalarıma minnetlerimi sunuyorum, yaşayanlara sağlıklı bir ömür, aramızdan ayrılanlara da rahmet diliyorum.