Karaköy’de bir kadının iki genç kıza saldırdığı görüntüler AA tarafından, bırakın 5N1K prensibini, “neden, niçin” diye bile sormadan “Karaköy'de kaldırımda yürüyen bir kadın, yanından geçen başörtülü kıza saldırdı” şeklinde apar topar servis edilince hazır kıta bekleyenler hemen ayağa kalktı. Aynı gün “Atatürk’ün tek ve son hutbe verdiği tarihi cami” olarak bilinen Balıkesir’deki tarihi Zagnos Camisi’nin satışı ile ilgili belediye meclisinde yapılan tartışmalar İYİ Parti ve CHP çevreleri dışında gündeme bile gelmedi…
Karaköy’deki saldırı haberi, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk "İstanbul Karaköy'de başörtülü kardeşlerimize yapılan çirkin saldırıyı şiddetle kınıyorum” diye, arkasından da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da “Karaköy’de başörtülü öğrencilere saldıran provokatör, İstanbul Emniyetimiz tarafından gözaltına alındı” diye twitter hesabından paylaşınca atılan başlıkla ilgisi olmayan haber “nasıl bu kadar hızlı alındığı” bilinmeyen görüntüler eşliğinde “Kadıköy’de dişi bir Kemalist başörtülü kadına saldırı” diye servis edilmeye başlandı. Twitter’da hemen #ÖrtümeDokunanEliKırarım “Hastag”ı açıldı. Binlerce kişi Kemalistlere, Atatürkçülere, laiklere demediğini bırakmadı. Olay Karaköy de olmuş olsa da, “Nasılsa bu iş mutlaka
Kadıköy’de olmuştur” diye düşünenlerden dolayı Kadıköy’de bu işten nasibini aldı…
Olayın başörtüsüyle ilgisi olmadığı, saldırıyı yapan ve gözaltına alınan kişinin aynı gün Marmaray’da da başkalarına saldırdığı ve saldırının “başörtüsüyle” ilgisinin olmadığı ortaya çıktı. (Nitekim, kısa sürede saldırıyı yapan aynı kadının daha önce de ikamet ettiği çevrede de esnafa ve yoldan gelip geçen vatandaşlara küfür edip saldırdığı da ortaya çıktı…)
Ancak “alışageldiğimiz” gibi ok yaydan çıkmıştı. 17 yıllık tek başına iktidara rağmen, sanki sürekli bir başörtüsü mağduriyeti varmış gibi hep mağduriyeti oynayanlar, sanki “bir şey olsa da üzerine atlasak” gibi hazır kıta bekleyenler hemen bu saçma-sapan ve çirkin saldırının üzerine “başörtüsüne saldırı” diye atladılar. Dini bir kez daha merkeze alarak, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayan, kendileri gibi giyinmeyenlere saldırdılar. “Camiye ayakkabılarıyla girdiler, camide içki içtiler, Kabataş’ta başörtülü kardeşimizin üzerine idrarlarını yaptılar, ezan okunurken ıslık çaldılar” gibi yeni bir yalanın hemen üstüne atladılar…
Bu yalan-dolan haberler, nefreti körükleyen yaklaşımlar, “ayıptır, zulümdür, cinayettir”, yapmayın etmeyin, Türkiye’nin siyasal tarihi, bu yalanlardan dolayı yaşanan siyasi cinayetlerle, büyük katliamlarla dolu…
Din üzerinden ayrımcılığı, ötekileştirmeyi körükleyerek, bir yere varamazsınız…
Bitmek bilmeyen başörtüsü mağduriyeti üzerinden yürümekten vazgeçin. “İsteyenin istediği gibi inandığı, istediği yerde ibadet ettiği, istediği gibi giyindiği”, dinin devletin kurumsal yapısı dışına çıkarıldığı, dinin iktidarı hedeflemediği laik demokratik bir Türkiye hepimizi rahatlatır, barış içinde yan yana yaşamı büyütür…
Gerekçesi ne olursa olsun, dünyanın yalnızca “Sünni Müslümanlardan” oluşmadığını görerek, inanan insanların (tabi inanmayanların da) ibadetlerine, ibadet biçimlerine, kılık kıyafetlerine yönelik saldırılara birlikte tavır alalım, inanç özgürlüğünün yanında yer alalım!
Gerekçesi ne olursa olsun, bu vb. saldırılara yalnızca başörtüsü gündeme geldiğinde değil, kime olursa olsun, nefret ve kin eksenli saldırılarda örneğin Alevilere, Yahudilere, Kürtlere, Suriyelilere de olduğunda da, ayrım yapmadan, toplumsal vicdanı birlikte harekete geçirelim!
ALEVİLER?
Kıyaslamalar doğru değildir ama kafanızı bir kaldırın ve bu ülkede Alevilerin halen ne acılar yaşadığına lütfen bir bakın! Uzak geçmişe gitmeye gerek yok: Milyonlarca Alevi çocuğuna Sünni İslam’ı
öğretmeyi hedefleyen, adı “zorunlu” olmaktan çıksa da “zorunlu din dersine” dönüp bir bakın; Milyonlarca Alevi çocuğuna geleneğinde, inancında olmayan namaz kılması öğretiliyor…
Okullar yaşam tarzına ve Alevi inancına müdahale yerlerine dönüşmüş durumda. İstanbul’un göbeğinde, Arnavutköy Şehit Demet Sezen Çok Programlı Anadolu Lisesi’nde Alevi öğrencilere “Aleviler neden oruç tutmuyor? Neden namaz kılmıyor” diye soruluyor!
Adıyaman’da Belören Beldesi Belören Çok Programlı Anadolu Lisesi’nde Alevi öğrencilere namaz kılmaları için baskı yapılıyor!
Sivas Atatürk Lisesi’nde tarih öğretmeni, öğrencisini ‘Sen namaz kılmıyor musun? Abdestin kabul edilmez” diye azarlayabiliyor, Çorum’da 13 yaşındaki Alevi öğrenci “din dersi dayağı” yiyebiliyor!
Kars'ın Sarıkamış ilçesinde 'Alevi köyü' Aşağısallıpınar Köyü’ne köylüler istememesine rağmen köye zorla cami inşaa ediliyor…
YAHUDİLER, ERMENİLER, SURİYELİLER?
Sorun yaşayana yalnızca Aleviler mi?
Tabi ki değil!
Lütfen Hrant Dink Vakfı’nın ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışmasına bakın.
“Türkiye yazılı basınında nefret söylemi’, ‘Türkiye yazılı basınında çocukların temsili’, ‘Türkiye ulusal basınında Cumartesi Anneleri İnsanları’, ‘Ayrımcı Söylem Raporları- 2018’ başlıkları raporda Yeni Akit Gazetesi nefret söyleminde ilk sırada yer alıyor!
Ülkedeki ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele etmeye katkı sağlamak amacıyla hazırlanan rapora göre 2018’de ulusal, etnik ile dini grupları hedef alan 4 bin 839 köşe yazısı ve haber metni tespit edilmiş. İncelenen metinlerin 98 farklı grup hakkında 6 bin 517 nefret söylemi görüldüğü paylaşılmış.
Raporda, nefret söylemlerinin yüzde 40’ı ulusal, yüzde 60’ı’nın da yerel gazeteler tarafından üretildiği tespit edilmiş. Ulusal basında 40 gazete içinde en çok nefret söylemine Yeni Akit Gazetesi yer vermiş.
Rapora göre 2018 yılında, 1133 yazı ile Yahudiler, 973 yazı ile Ermeniler, 918 yazı ile Suriyelilere, 672 yazı ile Yunanlılar, 439 yazı ile Rumlar ırkçılık ve ayrımcılıktan “paylarını” almışlar…