İdlib, Suriye'de yaşanan savaşın sonlanmasında kilit rol oynuyor. Haziran 2011 yılında İdlib’e bağlı Cısır El Şugul kasabasında ilk katliam yaşanmıştı. Sonrasında katliamlar ve saldırılar Suriye’nin hemen her noktasına yayılarak dokuz yılı aşkın bir süre devam etti. Suriye halkı çok ciddi bir direnme göstererek gerici, radikal cihatçı saldırıları geriletmeyi başardı.
Suriye’nin değişik bölgelerindeki çatışmalar sonrasında Suriyeli olan kimi silahlı gruplarda, yapılan anlaşmalar sonrasında bu kente taşındılar. İdlib kenti cihatçı terör gruplarının merkezi haline geldi. 2015 yılından beri cihatçı terör gruplarının kontrolünde bulunan İdlib kentine yönelik Suriye ordu birlikleri ile Rusya ve İran askeri güçleri 2018 yılında ilk ciddi operasyona giriştiler. Ülkenin hemen her yerinde ki cihatçı terör grupları yok edilmiş, ellerinde bulunan tüm yerleşim alanları kurtarılmış ve özgürleştirilmişti. İdlib kentine geniş bir operasyon başlatıldı. Erdoğan, sivillerin zarar gördüğünü söyleyerek bu operasyonun durdurulması çağrısında bulundu. Taraflar Kazakistan’ın başkenti Astana’da 4-6 Mayıs 2017 tarihinde yan yana gelerek bu güne kadar gelen Astana anlaşma metnine imza attılar.
Astana anlaşması kapsamında Türkiye İdlib’in çatışma bölgesinde 12 gözlem noktası kurarak, bu bölgeleri silahsızlandırma ve çatışmasız hale getirme görevi üstlendi. Türkiye’nin gözlem noktalarının bulunduğu hat, silahlardan arındırılacak, bu bölgeden Suriye ve Rusya mevzilerine dönük saldırılar engellenecekti. Anlaşmanın ana kriteri bu idi.
Bu anlaşma ile İdlib’de bulunan cihatçı terör grupları derin bir nefes alarak, savunma hatlarını güçlendirdiler, lojistik ihtiyaçlarını giderdiler. Ardından yeni baştan Suriye ordu birliklerinin ve müttefik güçlerin mevzilerine saldırılar düzenlemeye başladılar. Hatta bu saldırıları Türkiye’nin gözlem noktalarını kalkan olarak kullanarak yapmaya ve karşı tarafın yanıt vermesini de böylelikle engellemeye başladılar. Bu durum bölgede sıklıkla krizler yaşanmasına neden oldu. Taraflar değişik zamanlarda birkaç daha yan yana gelerek bu tıkanmayı aşmaya çalıştılar. Tahran’da ve Soçi’de görüşeler yapıldı. Ancak bu görüşmelerin hiç biri İdlib kentinde yuvalanan ve Suriye- Rusya mevzilerine saldırılar düzenleyen cihatçı güçler ile yaşanan sorunun çözmeye yetmedi. Türkiye değişik defalar uyarılarak Astana anlaşmasının gereklerini yerine getirmesi istendi.
17 Aralık 2019 tarihinde Suriye ordusu ve Rusya bölgeye geniş kapsamlı operasyon düzenleyerek, ciddi çatışmalar sonrasında stratejik önemdeki pek çok noktayı ele geçirdiler. Türkiye’ye ait 12 gözlem noktasından 10 tanesi ilerlenen noktanın gerisinde kalarak işlevini kaybetti.
Türkiye beraberinde ki güçlerle birlikte Suriye ve Rusya askeri yapılanmasına karşı adeta bir savaşa girdi. Gözlem noktalarına önce ciddi askeri takviyeler yaptı. Ardından tek başına karar vererek yeni yeni gözlem noktaları oluşturdu. Öyle ki Türk askeri varlığının İdlib bölgesinde bulunduğu nokta sayısı 38’e kadar dayandı. Gözlem noktalarının aralarında kalan bölgelerde mevziler oluşturarak bir savunma hattı oluşturulmak istendi. Tüm bunları yaparken, İdlib kentine girişinin bir anlaşma ile olduğunu bir tarafa bırakarak, kazanılmış mevziler olarak gördü. Anlaşma dışına çıkarak askeri varlığını hemen her bölgeye yaymaya ve Suriye ordu güçleri ile açık açık çatışmaya başladı. Beraberinde ki cihatçı güçlerle birlikte ilk kez Suriye ordusu ile savaşa girdi.
Erdoğan ilerlediği bölgelerden geri çekilerek, Soçi görüşmeleri kapsamında ki sınırlara dönmesi için Suriye ordusuna Şubat ayının sonuna kadar süre verdiğini açıkladı. Suriye ordusu durmadı ve Maarat el Numan, Sarakib gibi kasabaları cihatçı güçlerden temizleyerek, Haleb ve Şam kentlerini birbirine bağlayan M5 Otoyolu'nun kontrolünü yeniden sağladı. Türkiye on binlerce askeri bölgeye sokarak açık savaşın ortasında yer almaya başladı.
Türkiye 27 Şubat tarihinde yaşanan şiddetli çatışmalar sonrasında ciddi kayıplar verdi. Rusya ilk kez bu kadar sert davranarak Türkiye’nin bölgeye askeri müdahalesine ve cihatçılarla birlikte Suriye ordu mevzilerine saldırmasına seyirci kalmadı. Özellikle hava gücünü etkin olarak kullanarak, bölgeye yönelen saldırıları püskürterek Suriye ordusunun ilerlemesinin önünü açtı.
Çatışmalar şiddetle ederken telefon görüşmesi yapan Putin ile Erdoğan 5 Mart tarihinde Moskova’da görüşme kararı aldıkları açıklandı. Görüşme tarihi açıklandıktan sonra bölgede kayda değer şiddetli çatışmalar yaşanmadı. Hemen herkes Moskova’da yapılan Türkiye Rusya görüşmelerini beklemeye koyuldu.
5 Mart 2020 tarihinde gerçekleşen görüşme sonrasında bir anlaşmaya varıldı. Anlaşmaya göre Suriye ordusu son operasyonlarda kontrolünü ele geçirdiği bölgelerden çekilmeyecek, aynı zamanda Lazkiye Halep Karayolu'nun da temizlenerek, ortak devriye kontrolünde ulaşıma açılacak anlaşmasına varıldı.
Ayrıca cihatçı terör örgütleri mücadeleye devam edileceğinin altı çizilerek Suriye Arap Cumhuriyetinin toprak bütünlüğü bir kez daha vurgulandı.
Türkiye ağır kayıplar sonrasında bu anlaşma ile Cısır El Şugul kasabasının içinden geçen M4 karayolunun etrafın cihatçı terör unsurlarından temizlenerek ulaşıma açılmasında da görev üstleniyordu. Bu kasaba Türk İslam Partisi isimli, Uygur Türkleri ve Kafkas kökenli radikal cihatçı bir örgütün kontrolünde. Sayıları sekiz ile on bin arası olarak tahmin edilen bu cihatçı terör örgütü, bölgedeki en tehlikeli oluşumlardan birisi olarak bilinmektedir.
Bölgede henüz anlaşmaya dönük adım atılmış değil. Ancak yakın zamanda Rus ve Türk heyetler yan yana gelerek sahaya dönük uygulama kararları alacaklar.
Taraflar Moskova görüşmesi sonrasında yan yana gelmeden önce sahadan ihlal sesleri gelmeye başladı. Her iki taraf da ateş kesin çok kez ihlal edildiğini duyurdu.
Ateşkes çok uzun sürmeyebilir ancak Suriye'de on yıla yakın bir süredir devam eden Suriye savaşı bitişe doğru hızla ilerliyor. Suriye devlet başkanı Beşar Esad, 2020 Nisan ayında parlamento seçimlerinin yapılacağını duyurdu. Suriye seçiler öncesinde cihatçı çetelerin elinde bulunan tek kent olan İdlib kentinin de kontrolünü alarak zafer ilan etmek istiyor. Ağır bedeller ödeyerek topraklarının her santiminde cihatçı katilleri temizlediğini ilan etmek istiyor. Normal hayata dönmek istiyor. Bunun için de bir biçimde İdlib kenti cihatçı terör gruplarından temizlenecektir.
Türkiye bölgedeki askeri varlığını bölgeden çekerek kontrolü Suriye ve Rus askerlerine devretmek durumunda kalacaktır. Kentte bulunan cihatçıların, Suriyeli olanlara bir şans verilerek teslim olmalarına olanak sağlanacak, yabancılar ise teslim olmaları durumunda, yargılanmaları için kendi ülkelerine gönderilecektir. Diğer durumda ise İdlib'de kapıda son bir savaş durmaktadır.