Ömer ŞAHİN / Ankara
İYİ Parti, 24 Haziran’da yani bugün üçüncü yılını dolduran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin karnesini çıkardı. Referandumun yapıldığı 2018 yılından günümüze temel göstergeleri inceledi ve sonuçları rakamlara döktü. Çalışma sonucunda ortaya zayıf notlarla dolu kötü bir karne çıktı. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geniş yetkilerle partili Cumhurbaşkanı seçildiği günden bu yana ise iyiye giden hiçbir şeyin olmadığı görüldü.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Metin Ergun, “Türk Tipi Başkanlık” olarak lanse edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üç yıllık karnesini rakamlar üzerinden abcgazetesi.com’a açıkladı:
“Ne yazık ki son üç yılda Türkiye’de iyiye giden, doğru düzgün bir tane gösterge bulamadık.
Bütçe açığı 73 milyardan 193 milyara ulaştı.
Faiz ödemesi 71,72 milyardan 180 milyara çıktı.
Dolar 4.70’den 18 TL’ye dayandı, benzin 6.24 kuruştan 30 TL’ye yaklaştı.
Merkez Bankası rezervi eksiye düştü.
Enflasyon yüzde 15’ten TÜİK’e göre bile yüzde 70’i aştı.
İşsiz sayısı 5.8 milyondan 8.5 milyona ulaştı.
Her yıl 1 milyon işsiz üretmiş sistem. Sosyal yardım alan kişi sayısı (belediyeler hariç) 3.2 milyondan 6.6 milyona ulaşarak iki kat arttı...”
Prof. Dr. Metin Ergun sadece ekonomik ve sosyal verilerde değil uluslararası endekslerde de durumun vahim olduğu anlattı:
“Hukukun üstünlüğü endeksinde 101’nci sıradaymışız şimdi 137’ye inmişiz.
Bizden sonra Afrika ülkeleri, kabile devletleri ve Kuzey Kore var.
Hükümet yetkilerinin hukukla sınırlandırılmasında 111’nci sıradan 134’e düşmüşüz yine. Temel hakların korunması endeksi 107'den 133'üncü sıraya gerilemişiz.
Yolsuzluk algısı endeksinde 78 den 96 ncı sıraya inmişiz.
Basın özgürlüğü söylemeye gerek var mı?”
(Ömer Şahin - Prof. Dr. Metin Ergun / İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı)
Türkiye’de yürürlükte olan sistemin “anomali” olduğunu vurguluyor İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Metin Ergun. Bu sistemin kurumsuzluk ve kuralsızlık ürettiğini, kurumların yetkilerini kağıt üzerinde bıraktığını, Müsteşarlık gibi makamların kaldırılmasıyla da devletin hafızasının silindiğini söylüyor:
“Bu girdaptan bir an önce çıkmalı ve bir an önce bu ucube sistemi değiştirmeliyiz. Bu seçim köprüden önceki son çıkıştır. Türkiye’nin bu sistemi sürdürebilecek gücü kalmadı.”
2010 ve 2017 yıllarında yapılan referandumların hukuku siyasetin emrine verdiğini belirten Ergun’a göre Türkiye iktidarın politikaları sonucu bilinçli bir şekilde ikiye bölündü. Bir tarafta “AK Parti Oligarşisi” diğer tarafta ise “Halk” bulunuyor.
Oligarşi ve halk olarak ikiye bölündük
“Anayasal düzenin alameti farikası kurumsallaşmış vatandaşlık hukukudur. İktidarın politikaları sonucu vatandaşlık hukuku ağır yara aldı. İktidara bağlı seçkinler ve sermayedarlar oluştu. Ülke sosyolojisi “imtiyazlı çevreler/oligarşi” ve “halk” olarak ikiye bölündü. Bu iki kesim görünüşte aynı yasalara tabi olsalar da uygulama tamamen farklı. Bu imtiyazlı çevre kendini yasaların üzerinde komunlandırıyor. Mesela sıklıkla vergi borçları siliniyor. Kurumsuzluk ve kuralsızlık had safhada. Bunlar; yersiz, yurtsuz, kimliksiz, kamu nosyonundan uzaktır. Tüketme ve kendini var eden güce yaranma dışında gayeleri de yoktur. Günümüzde hukuk düzeni ve yargı erki işleyişi bu yandaş, imtiyazlı çevrenin keyfi yönetiminin siyasi meşruiyet aracı haline dönüştü. Bunlar devletin sırtına kene gibi yapıştılar."
Yürürlükteki sistemin dünyadaki en kötü örneklerden olduğunun altını çizen Metin Ergun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin mağdurları arasında AK Parti ve MHP’lilerin de bulunduğunu savundu:
“Başkanlık” AKP ve MHP’li vatandaşı da mağdur etti
“Bu oligarşi bir avuç insandır. AK Parti’nin geniş tabanı da, MHP’li de, İYİ Parti, CHP’li de, ülkenin büyük bölümü bunların mağdurudur. Mağduriyet içinde Harran ovasını sulayamayan AK Partili de , asgari ücretle çalışan, elektriği kesilen her partiden insanı da görmek mümkün. Bunlar topyekûn kalkınmayı değil vurgunculuğu benimseyen tekelci, rantçı insanlar. Onların varlığı otoriter rejimin yükselmesine sebep oluyor. Gelenekleri yozlaştırıyor, mafyavari oluşumların dal budak salmasına yol açıyorlar.”
İYİ Parti’nin akademisyen kökenli kurmaylarından Prof. Dr. Metin Ergun, daha önce MHP milletvekilliği yaptı. Ergun, İYİ Parti’nin siyasi duruşu, ideolojik çizgisine ilişkin de şunları söyledi:
Anayasal vatandaşlığı, mahallesizliği savunuyoruz
“İYİ Parti‘nin ne olduğunu bir cümle ile ifade edecek olsak; ‘İYİ Parti, milletin değerleri ile Cumhuriyet kazanımlarını buluşturan adres’ diyebiliriz. Biz maişet derdinde olan vatandaşımızın somut sorunlarını çözmeye talibiz, onlara iyi şeyler yapmayı vaat ediyoruz. Hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını, kamu kaynaklarını geniş kitlelere adil dağıtmayı, herkesin hakkını alacağı sistemi savunuyoruz.
Milletimizi kategorize etmeyeceğiz, mahallelere bölmeyeceğiz. Biz mahallesizliği savunuyoruz. İnsanımızı parti militanı, fanatiği yapmaya çalışmıyoruz.
Türkiye ne çektiyse bu fanatik anlayışlardan çekti. Hangi kesimden olursa olsun insanlarımızın dertleri çoğunlukla ortak ve biz hamaset yerine somut sorunları çözmeye odaklanıyoruz. Değerler üzerinden siyaset yapmıyoruz, yapmayacağız. Vatandaşın kabulü milletimizin kabulüdür. Kabulleri değiştirme, dönüştürme çabamız da yok. Anayasal vatandaşlığı esas alıyoruz. Haksızlık, hukuksuzluk yapan, devletin hazinesini yağmalayan, beş ,on maaş alan haramzadeler hesabını hukuk önünde verecektir. Alın teriyle rızkının peşinde olan düzgün iş yapan insanlarla bizim sorunumuz olmaz”