Reis’in şapkasındaki tavşanlar

Ömer ŞAHİN

Ömer ŞAHİN / Gazeteci

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir seçim kazanma uzmanı olduğu, kitleleri yönlendirmede olağanüstü başarılı olduğu inkar edilemez bir gerçek.
Şartlar ne olursa olsun seçmenin önemli bir bölümünü kendi kulvarına çekebiliyor. Politikasını yüzde yüz değiştirdiği konularda bile ikna etmeyi başardığı hatırı sayılır kitle var. Son 20 yılda yeni bir seçmen kitlesi oluşturdu. O yüzden dün “ak” dediğine bugün “kara” dese ya da tam tersini yapsa bunu sorun yapmayacak belki de yüzde 20’lik çelik çekirdeğe sahip.
Fakat daha önce hiç yaşamadığı kadar ciddi bir tehlike ile karşı karşıya.
Zamlar, yoksulluk, haksızlık derken seçmende oluşan müthiş bir tepki var.
“Cumhur İttifakı” artık yüzde 50’nin epey altında.
Cumhurbaşkanlığı da parlamentoda çoğunluk da iyice tehlikede.
Anketlerden çıkan sonuçlar, sokaklardan yükselen feryatlar bunu söylüyor.
Erdoğan aday olması halinde yüzde 51 alamıyor. MHP’nin desteğine rağmen yüzde 40 bandına sıkışmış görünüyor.

Öyle ki…
Muhalefetin adı geçen adaylarına karşı kaybediyor. Hatta AK Parti’nin kolay lokma görüp ısrarla aday olmasını istediği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Erdoğan’ın önüne geçtiği yansıyor anketlere.

Anketlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’dan fazla oy alacak görülüyor.

Söz konusu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş olunca makas iyice açılıyor. Yavaş’ın Erdoğan’a en az 10 puan fark attığını söylüyor anketçiler.

Siyasetin en sıcak konusu olan Cumhurbaşkanı adaylığı ve anket sonuçları her gün tartışıldığı için daha fazla yazmaya gerek yok.

Seçim yasası değişikliğinin muhalefeti demoralize ettiği ve Ukrayna krizi sonrası geliştirilen diplomatik atakların prestij sağladığını kabul etsek de bu gelişmeler tek başına seçim kazandırmaya yetmiyor.

Hal böyle ise Erdoğan pes mi edecek?
Aday olmayıp yerine birisini mi hazırlayacak?
Ben hiç böyle düşünmüyorum. Mutlaka yarışa girecektir ama bu şartlarda değil.

Erdoğan pes etmeyecek ise krizin ve huzursuzluğun zirve yaptığı bu iklimde şartları lehine çevirip seçmen desteğine kavuşabilir?

Muhalefet erken forma girip şimdiden rehavete kapılmasın.
Erdoğan şapkadan tavşan çıkarmaya hazırlanıyor.

“Reis’in şapkasında kaç tavşan var?” bunu henüz bilmiyoruz.
Konuşulanların bir kısmı siyasi fantezi olarak da görülebilir ama Külliye’nin mutfağında pişen mönüde neler olduğuna dair Ankara’nın siyasi kulislerine yansıyan bazı kırıntıları paylaşalım.

NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ ADAYLIĞI:

Rusya’nın Ukrayna işgali sonrasında izlenen proaktif politika Türkiye’yi Batı bloku ile yakınlaştırdı, denge unsuru yaptı. Afrika ülkesi Devlet Başkanı görmeye alışan Ankara’ya bir anda gelişmiş Batı ülke liderleri gelmeye başladı. Erdoğan, ABD, İsrail, Almanya, İngiltere dahil kritik ülke liderleriyle görüştü. Türkiye, Rusya ve Ukrayna ile aynı anda diyalogu sürdürebilme avantajını bir adım öteye taşıdı. Arabulucu olarak Putin ve Zelensky’yi Türkiye’de buluşturma çabası devam ediyor. Eğer bu başarılar hele de savaşı durduran gelişme yaşanırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Nobel Barış Ödülü’nü hak edeceği konuşuluyor. Bunun için Külliye’de çalışma yapıldığı, uluslararası lobilerle dirsek temasına geçildiği söyleniyor. İsrail ile başlayan yeni dönem Erdoğan’ın kurmaylarına manevra alanı da sağlamış durumda.

YARI BAŞKANLIK YA DA PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ:

2018 referandumu ile kabul edilen “Türk Tipi Başkanlık” sistemi her yönüyle döküldüğü gibi eskiden yüzde 34 ile tek başına iktidar olabilmiş AK Parti’yi yüzde 51’e mecbur ve diğer partilere muhtaç etti. Sistemde yapılacak değişiklik toplumun geniş kesiminden kabul görür. Sistemi yarı başkanlığa evirecek bir revizyon ya da parlamenter sisteme dönüş gibi radikal adımlar en azından siyasi fantezi olarak seslendiriliyor. Böyle bir düşüncenin bile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile köprüleri atma anlamına geleceğini söylemeye gerek yok.

100.YIL AFFI:

2023, Cumhuriyetimizin 100’ncü yılı. Seçimin de tarihi Haziran 2023.
Hükümetin bu anlamlı yılda ve seçim öncesi “af paketi” hazırlayacağı bundan PKK, FETÖ tutuklularının yararlanacağı epey bir zamandır fısıldanıyor. Şu aşamada yapılan somut bir çalışma olmasa da bu yönde bir beklenti mevcut. Siyasi sonuçlar doğuracak kritik bir konu. Hükümetin, Kürt seçmen ve KHK’lı kitleye dönük böyle bir adım atıp atmayacağını kestirmek şu aşamada güç görünüyor.

EYT, KHK, KDV:

Öğrencilerden, emeklilik bekleyenlere, adaletin gadrine uğrayanlardan geçim sıkıntısı çekenlere kadar toplumun çok geniş bir kesimini ilgilendiriyor bu “3 Harfliler” meselesi. KYK, EYT, KHK, ÖTV, KDV hatta meşhur zincir marketlerini de bu kapsama sokabiliriz. Detaya girmeden sadece bu başlıklarda yapılacak iyileştirmelerin sandığa pozitif yansıyacağını düşünebiliriz.

DOĞALGAZ MÜJDESİ:

Berat Albayrak’ın Enerji Bakanlığı döneminde “büyük keşif” olarak lanse edilen Karadeniz’deki doğalgaz yataklarına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük umut bağladığı söyleniyor. Muhalefetin ve sosyal medyanın espri unsuru olan doğalgaz konusundaki umudunu Erdoğan’ın görüştüğü isimlerle paylaştığı biliniyor. Nitekim Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi aktarırken bu konuya vurgu yapmıştı. Cepleri yakan doğalgaz faturalarını düşürecek bir ‘müjde’nin seçimlerden önce gündeme gelebileceği de konuşulmuyor değil.

MERKEZ SAĞ DESTEĞİ:

Öncelikle soyadlarından ve merhum olan Babalarının isminden güç alan bir kısmı siyasi parti lideri olan isimlerin seçim öncesi Cumhur İttifakı ve dolayısıyla Erdoğan’a destek açıklaması yapması, Erdoğan’ın “6’lı Masa”ya karşı daha kalabalık bir masa kurması sürpriz olmayacak. Bu çerçevede Fatih Erbakan’ın Yeniden Refah Partisi, Ahmet Özal’ın Tek Parti’si, Özal’ın kurduğu ve İbrahim Çebi’nin genel başkanlığını üstlendiği ANAP’ın Erdoğan’a destek vermesi bekleniyor.
Menderes, Özal, Demirel ve Erbakan’ın “siyasi mirası”na talip olan Erdoğan’ın seçim öncesi aile fertleriyle görüntü vermesini bekleyebiliriz. Şu sıralar parti kurmaktan vazgeçtiği söylense Erdoğan’a en büyük destek veren isimlerden birisi de Tansu Çiller. Türkiye’de yıllardır seçmenin yüzde 70 civarını ‘sağ’ seçmenin oluşturduğu kabul edilir. Erdoğan, “muhafazakar” “milliyetçi” ve “merkez sağ” seçmenin tek adresi olarak kendisi görülsün istiyor.

Türkiye’nin eskisi gibi olmadığı ve değişen sosyolojinin siyasete yansıyacağı, Z kuşağının da belirgin olacağını duyuyoruz her kesimden. Başta İstanbul, son yerel seçimleri saymazsak 20 yıldır uyguladığı planları ustaca hayata geçirip seçim kazanmış bir lider Erdoğan. Bakalım bu sefer ne olacak. Şapkadan tavşan çıkarabilecek mi?